Sosyalist Meclisler Federasyonu’n (SMF)dan Aziz Kocaimamoğlu, “mikro milliyetçilik”, “mekân fetişizmi” ve “yerel şovenizm” tehlikesi’ne işaret etti. Bu büyük tehlike(!)nın merkezinde duran odak hangisidir? Dersimin o özgün konumu üzerinde çalışan oluşumlar!
31 Mart 2019 tarihinde yapılacak ‘Yerel Yönetimler’ seçimleri kampanyası ve kavgası Dersim’de normal olandan çok önce başladı. Kürdistan illerinde durum böyle değil. Dersim yerel seçimlerin nirengi noktası gibi.
HDP seçmeni ile Fatih Mehmet Maçoğlu seçmeni arasında demokratik düşünme sınırlarını çoktan aşan bu kavga, yeni ilavelerle devam ediyor. Tüm Dersimlilerin vekili olarak Alican Önlü ilk negatif çıkış yapanlardan. Maçoğlu kayyum saldırlarına karşı mücadele etmedi, seyirci kaldı sözleriyle ağız kavgasının startını da vermiş oluyordu. Halbuki Alican Önlü tüm Dersimlilerin vekiliydi. Büyle bir hakkı kendisinde görmemeliydi. Kürd hareketinin yayın organlarında bir çok köşe yazarı “eleştiri”(!)nin dozunu artıran yazılar yazdılar. Bunların dökümünü yapmak mümkün.
Söz konusu açıklama ve yorumlar, sosyal medyaya değişik kişilerce aynı içerik ve kalıplar olarak yansıyamazdı. Bu yazı ve açıklamalardan sonra, Maçoğlu’nun bir “devlet projesi” olduğu argümanı aralıksız işlenmeye devam ediyor. Kürd hareketinin yöneticileri ve HDP yönetici ve Dersim Belediye Başkan adayları, bu ağır ve haksız suçlamaları durdurun diye bir çağrı da yapmadılar bugüne kadar. Benim derdim Maçoğlu’nu savunmak, onun propagandasını yapmak değli. Ben Dersim’de yaşamıyorum. Sadece gelişmeleri izliyor ve derin kaygılar yaşıyorum. Burada haksız ve hiç bir demokratik normla bağdaşmayan karalama dalgasına işaret etmeye çalışıyorum.
Önceleri bir yana, son yirmi yıldır devlet bürokratlarıyla fotoğraflar veriliyor. Bu sistem içinde bir nokta tutanlar, bu tür ritüeleri vermek zorunda oldukalarını biliyor. Ne var ki, son aylarda karşılıklı bu ‘kötümcül’ fotoğraflar servis ediliyor. Bunlar etrafında önü arkası olmayan spekülasyonlar dur durak bilmiyor. Bilmiyorlar ki, onlar, bizler ve herkes bu Türkiye Cuhuriyeti sınırları ve yasaları içinde yaşıyoruz. O fotoğraflar, bayram günlerinde de, felaket günlerinde de verilebiliyor. Bayramda olur, kayyumda olmaz demenin hiç bir mantığı ve haklı yanı yok. Mesela milletvekili yemini, ya parlamentoya gitmeyeceksiniz, oraya gittiğinizde de, o “koca yemin”i bağırmak zorundasınız. Bu zeminlerdeki karalamalar Dersimliler arasında kalıcı bir ‘düşmanlık’ yaratmaktan başka hiç bir işlev görmez. Görmüyor. Bu karanlık tünelden çıkmalıyız.
Kara propaganda neden Dersim Meclisi’ne kadar uzatıldı?
20 Ocak 2019 tarihi Gazete Duvar’da Tunca Özlem adında biri, “Ovacık Modeli ve ‘Tek İlçede’ Sosyaliz” başlıklı bir yazı yayımladı. O makalede “Ovacık Modeli”ne dair bir hayli olumlu değerlendirme ve övgü var. Haklı eleştirileri de var. Sosyalist Meclisler Federasyonu’nun temsilcilerinden Aziz Kocaimamoğlu adında bir arkadaş dayanamamış, 21 Ocak 2019 sayılı Gazete Duvar’da, “Sosyal Belediyecilik nedir? Sosyalist Belediyecilik nedir?” başlıklıklı bir uzun yazı yazmış. Bir dizi gereksiz izahat. Nereye gidersen git geleceğin yer, bugünkü sistem içerisinde “belediye sosyalizmi”dir. Sosyal belediyecilikle sosyalist belediyecilik arasındaki temel ayırım ona göre görünür olan sosyalist perspektif oluyor. Neticede o da “toplumcu” belediyecilikten bahsediyor. Benim konum bu değil.
Aziz Kocaimamoğlu; şunları da söylüyor.
“Yerel siyaset; ulusal, bölgesel ve küresel siyasetle iç içe geçmiş durumdadır. Dolayısıyla; mikro milliyetçilik, mekân fetişizmi ve yerel şovenizm tehlikesine karşı, sosyalist modeli yaymak ve diğer toplumcu yerel yönetimlerle ortak platformlarda birleştirmek sosyalist belediyeciliğin temel görevidir.” Peki konu , sosyal belediyecilikle sosyalist belediyecilik arasındaki o kapsamlı farklılıklar olduğuna göre, “mikro milliyetçilik”, “mekan fetişizmi”, “yerel şovenizm” ve bunların “tehlikesi”nin böyle bir makalede yeri ne oluyor? Kendi konu ve çerçevesi ile alakası nedir? O büyük “tehlike” ne oluyor ki? Bu uçsuz bucaksız “yerel şovenizm” bağlamının muhatapları kimlerdir? Gönderme nereyedir? Bunlar belirsiz.
Ama son yıllardaki Dersim’e dair gelişmeleri takip edenler bu göderdemenin adresini anlamakta zorlanmaz. Dil bilinç altınadi o gereksiz korkuya uzanıyor.
Üç yıl önce bir grup Dersimli arkadaş, Dersim Meclisi başlığı altında bir çalışma başlattık. 2018 Kasım ayı ortasında Dersim Kongresi toplandı. Bir yıl önce herkese açık olarak tartışmaya açılan “Kongre Sözleşme Taslağı”, kongrde “Dersim Kongresi Sözleşmesi” olarak onaylandı ve resmileşti.
Kongre Sözleşmesi’nin çerçevesi, yönelimi ve amacı; doksan yaşındaki bir insanın durumuna benzeyen Dersimin ömrünü biraz daha uzatabilir miyiz sorusuna cevap arıyor. Dersim’in kendi tarihi boyunca “kendini yönettirmeme” çırpınışlarına ateş tutmaya çalışıyor. Bunun dışında Dersim üzerine çalışma yapan bütün oluşumların genel programları içinde Dersim tek bir madde, yalnız küçük bir ayrıntı, ama Dersim Kongresi’inin tüm ekseni Dersimdir. Kaybolmak üzere olan bütün varoluşsal bağlamlarıdır. Buradan “multi milliyetçilik” çıkar mı? Bütün gücünüz ve yeteneklerinizle yüklenirseniz belki derim.
Ya “mekan fetişizmi”? Peki SMF paralelinde çalışma yürüten DEDEF gibi oluşumlar da Dersim eksenli çalışma yürüttükleri iddiasındalar. Onlar da “mekan fetişizmi” kapsamındalar mı? Programınız “sosyalizm perspektifli” olduğu iddiası bir yana, 45 yıl boyunca Dersimde olmanız da “mekan fetişizmi” olmuyor mu? “Ovacık Modeli”ni bu denli işlemek de “mekan fetişizmi”ne girer mi? Sorular çoğaltılabilir.
Heyhat “yerel şovenizm”! Türk dil kurumu şovenizm,”Kendi ulusunu öne çıkararak değişik ırk ve uluslar arasında düşmanlık yaratmayı amaçlayan ve bu yolda kışkırtmada bulunan aşırı akım” diyor. Lenin sosyal şovenizmi (yani şovenizmi); “Sözde sosyalist, pratikte şovenist olan… kendi devletlerinin çıkarlarına alçakça ayak uydurma…” olarak tanımlar. Uzatmadan, bütün ekseni Dersim olan, Dersim Kongresi’nin “yerel şovenizm”i, bu şovenizm türlerinden hangisine giriyor sayın Aziz Kocaimamoğlu ve SMF. Şovenizm başkalarına hayat hakkı tanımaz. Tek tip bir varoluş ister. Hoşgörüsüzlük ve saldırganlıktır şovenizm. Irkçılık ve şovenizm sömürgrcilik ve faşizmin ideolojik bağlamlarıdır.
Son olarak, Dersim Kongresi Sözleşmesi ve bu üç yıl boyunca Dersim Meclisi adına yayımlanan hiç bir yazı ve açıklamada, her hangi bir gruba yönelik bırakın kışkırtma içeren cümleleri, makul sınırlarda kapsamlı ve bir haklı eleştiri bile bulamazsınız. Bilakis bütün politik çevrelerden bu çalışmaya besleyici destekler talep edilmiştir. Bunun için bir dizi görüşme yapılmıştır. Dersim üzerine çalışma yapan hiç bir oluşuma ve gruba rakip olmadığını her vesileyle açıklamıştır. Dersimin özgün tarihsel ve etno-kültürel bağlamını ısrarla dile getirmek mi “yerel şovenizm” oluyor. Yapmayın Xızır aşkına. Kendinize yazık ediyorsunuz. Bu balcığı kime atmış olursanız olun, ağır bir vebal altınasınız.
Dersim Kongresi ekseni, fikir olarak doğru ve haklılığı ile önemli ölçüde Dersimlilerin gündemine oturmuş bulunuyor. Bahse konu ettiğim tanımlamalar da buna referansdır. Ne yazık ki, kendi toprağına oturan bu haklı, doğru ve ‘an’ın ruhu, henüz “kolsuz ve bacaksız”dır. O nedenle halihazırda ‘hayalet’tir. Olaki toplumsal hayat onun hedeflediği temsiliyet konumunu kazanmasına fırsat verir, o düzey, gerçek bir organizasyon olarak toplumsal hayatta yerini almış olacak.
SMF ve Aziz Kocaimamoğlu Dersim’in özgün bir tarihi, dili, inancı, gelenek görenekleri ve kültürü olduğunu söyleyenleri, böyle ağır ve menetsiz argümanlarla suçluyor. HDP Milletvekili ve grup sözcüsü ve Kars Belediye Başkan adayı Ayhan Bildgen de, 25 Şubat günü bir televziyon programında Fatih Mehmet Maçoğlu’nun Dersim belediye başkanlığı adaylığı için; “başkalarını işine geldiğini”, “kimin projesi olduğunu biliyoruz” yollu açıklamalarla Kars’tan Dersim’e parmak salıyor. Bırakın demokratik yarış zemininin ortadan kaldırılmış olması, Dersim iradesi bir hakimyet ve tahakküm kavgası alanına çevrilmiş bulunuyor.
Her Dersimli gibi benim de şu hakkım var. Dersimliler arasında kalıcı bir düşmanlık yerleştirme modundan çıkılmalıdır. Dersim’in bunu uzun zaman taşıyacak mecali yoktur.
28 Şubat 2019