“Dersim Meclis Girişimi” adı altında kamuoyuna, Ocak 2016 tarhinde 5 kişinin imzasıyla ilk çağrı bildirisi yayınlanmıştı. Bu bildirinin ana teması Dersimliler arasında var olan ve uzun bir zamana yayılan bir ayrışma ve kamplaşmanın yol açtığı parçalanmaya ve dağılmaya bir son vermek, sorunlarımızı birlikte, bir “cemat” edebiyle konuşmak ve çözüm yolları bulma amaçlıydı.
Bu dostların sesine kulak veren, hedefledikleri amaçları arzulayan Dersimli duyarlı bir kesim, çağrıya cevap verdi ve meclisin oluşturulmasının ilk adımı Şubat 2016’da yapılan Zwingenberg toplantısıyla karara bağlandı. O çağrı başlangıç itibarıyla bir girişim niteliğindeydi. Sonun ne olacağı, nereye varacağı hiç kimse tarafından tam olarak bilinmiyordu. Meclis oluşumunun tartışıldığı ilk günden itibaren karşı çıkanlar olduğu gibi, tereddüt edenler, çekimser davrananlar, bekleyip görmek isteyenler de vardı. Ama bunların yanı sıra, o atılan ilk adımdan itibaren tereddütsüz destekleyen ve sahiplenenlerin sayısı da az değildi. Desteğini veren tek tek bireyler, aydınlar, tanınmış şahsiyetler olduğu gibi, Meclis girişimini ve çalışmalarını açıktan destekleyen Dersimli kurumlarımız da oldu elbett. Eğer Dersim Meclisi bugüne geldiyse ve bundan sonra da varlığını güçlenerek sürdürecekse, bunu en başta o kurum ve bileşenlerine borçlu olduğunu açıkca ilan etmekten bir sakınca görmememiz gerekiyor.
Meclis’in oluşturulmasında kamuoyunda belli siyasi kimlik ve fikirleriyle bilinen (Dersimci, Zazacı, Alevici, Solcu, Sosyalist veya Kürtcü, Ermenici vs.), bu yönde düşünce ve anlayış sahibi kişilerin bulunması gayet doğaldır. Nihayetinde Meclis’in amacı da siyasi farklılıklarına rağmen Dersimlileri buluşturmaktır. Fakat Dersim Meclisi hiç bir siyasi partinin, akımın, örgütün, kurumun veya çevrenin güdümünde, ya da onların yönlendirdiği bir yapı değildir ve olmayacaktır. Aynı zamanda onlara alternatif bir yapı da değildir ve öyle de olmayacaktır. Dersim Meclisi tüm kurumlara eşit mesefade duran, Dersim’e dair en küçük olumlu çabayı ve emeği önemseyen, değer veren, sahiplenen bir duruş sergileyecek, olumlu çabaları teşvik edecek, olanakları dahilinde destek olacak ve tüm bu emeklerin toplumsal değer olarak ortaklaştırılması için çaba harcıyacaktır. Dersimli kurumlar ve Dersimi çalışmalar açısından taraf tutan, kayırmacı davranan bir tutum içine girmeyecek; Dersim’e dair olumlu tüm çabaları Dersim toplumuna katkı sunduğu müddetçe tüm mecralarda ortaklaştırmayı hedefleyecektir.
Ayrıca şunu da vurgulayalım; Dersim Meclisi bu oluşmların bileşenlerinden oluşacak bir çatı örgütü veya siyasi bir parti işlevi görecek bir yapı da değildir.
O halde Dersim Meclisi nedir?
Cumhuriyet’in ilk kuruluş yıllarında, Dersim’in önde gelen bazı aşiret önder ve liderlerinin oluşturmaya çalıştığı bir takım girişimleri saymazsak. Dersim toplumu son yüz yıldır hiç bir zaman, kendi adına hareket edecek ve kendi toplumsal çıkarlarını önde tutacak, söz, yetki ve karar sahibi olan bir temsiliyet gücüne sahip olmadı veya olamadı. O günden bugüne, Dersimliler hep başkaları için var olan, ama kendileri için bir varlık gösteremeyen bir toplum oldu. Bunun bir çok sebebi vardır. Ama en büyük sebebi Dersimlilerin aşiretcilik, ezbetcilik, kabilecilik, örgütcülük, particilik vs. adına birbirlerine düşman bir hale getirilmiş ve birbirleriyle sürekli didişen, kavga eden bir topluma dönüştürülmüş olmalarıdır. Dersim Meclisi, en başta buna bir son vermeyi amaçlamaktadır. Peki bunu nasıl başaracak, yüz yıldır birbiriyle didişen ve birbiriyle kavgalı olan bir toplum, tekrar yeniden nasıl barışık bir hale getirilecek? Dersim Meclisi’nin belkide en büyük sorunu budur.
İhtiyaç, amaç ve araç:
Yeryüzünde insanlık var olalı beri, insanoğlu sahip olduğu bütün araçları yaşadığı kişisel, toplumsal ve yaşamsal ihitiyaçlarından hareketle var edip sahiplenmiştir. Elinde kullandığı taştan tutun da, ayağına taktığı çarığa kadar; başını soktuğu kulübeden tutun da, içinde yaşadığı saraya kadar; ormanda avlanmak için oluşturduğu küçük avcı çetelerden tutun da, modern dünyada yüzbinleri bulan ordu gücüne kadar; küçük bir köy meclisinden tutun da, uluslarası yetkiye sahip kurumlara, örgütlere, devletlere kadar…
Bütün bu araçları var eden insanoğlu, araçtan önce ihityacını tespit etmiş, sonra ihitiyacına denk düşecek amacını belirlemiş, ardısıra da onu gerçekleştirecek aracını oluşturmuştur.
Bugünkü Dersim toplumunun ihitiyacı, talepleri ve amacı nedir ?
- Dersim toplumunun bir kimlik talebi vardır, bu talebin komşu halklar ve topluluklarca kabule ihtiyacı vardır. Ortalama son 500 yıldır Dersimliler bu kimliğinden dolayı etraf topluluklar ve halklar tarafından eziyet görmüş, canlarından olmuş, yok edilmişlerdir. Onların kimlikleriyle yaşama ihitiyacı ve sorunu vardır.
- Dersim toplumunun kendi arasında iletişimini sağladığı, acısını, derdini, sevgisini, öfkesini her türlü duygu ve düşüncesini ifade ettiği bir dili vardır. Bu dilin yine komşu halklar ve topluluklar tarafından kabullenilmemesi, yok sayılması, inkar edilmesi sorunu vardır. Dersim halkının her halk gibi kendi dilini konuşma, öğrenme ve öğretme hakkı vardır.
- Dersim toplumunun asırlardır yaşadığı ve yaşatmaya çalıştığı bir inanç biçimi vardır. Bu inancın yine komşu halklar ve inanç toplulukları tarafından baskıya uğraması, hor görülmesi ve tanınmaması sorunu vardır. Dersim toplumu ve halkı kendi inandığı biçimiyle, inancıyla birlikte yaşama talebi ve hakkı vardır.
- Dersim toplumu binlerce yıldır üzerinde yaşadığı topraklara el konulması, doğduğu ve var olduğu mekandan koparılması, yaşam alanının daraltılması, yerinden yurdundan edilmesi, başka diyarlara göç ettrilmesi, sürülmesi, kaybedilmesi sorunu vardır. Dersim halkının her halk gibi doğduğu toprağına, suyuna, ağacına, dağına, yurduna sahip çıkma hakkı vardır. Tehdit edilmeden, can güvenliği tehlikeye girmeden, vatanında özgürce yaşama hakkı vardır.
Dersim halkının kutsal gördüğü mekanlarının, değer verdiği Munzur Suyu’nun barajlar ile boğulması, doğasının ekolojik dengesinin bozulması, barajlar ve HES’lerle kuraklık tehlikesi ile baş başa bırakılma sorunu vardır. Dersim halkının Dersim’in insansızlaştırılmasına, baraj ve HES”lere karşı durma, doğasını koruma hakkı vardır. - Dersim toplumunun sorunlarını, taleplerini, amaçlarını dile getirecek, onları günümüz dünyasında, diğer halkların nezdinde temsil edecek, onların varlığını kabul ettirecek politik ve örgütsel temsiliyet sorunu vardır. Dersim halkının da her halk gibi bağamsız ve özgürce kendi temsiliyetine kavuşma hakkı vardır.
Bunlar Dersim toplumunun en acil ve en önemli sorunları ve talepleridir. Dersim Meclisi, bu ihitiyaç ve talepler etrafında örgütlenen, bu ihitiyaç ve talepleri dile getirmek için oluşturulan, bütün kurum, kuruluş, örgüt, yapı ve şahsiyetlerle birlikte çalışmayı amaç edinmiştir. Bu amaçlar doğrultusunda yürütlen çalışmaları koordine etmeyi, birleştirmeyi, bir merkezde toplamayı, Dersim’in çıkarlarını temel alacak ortak bir akıl yaratıp, toplumsal bir konsensüs oluşturarak, onunla hareket etmeyi amaçlayan bir araca ihtiyaç vardır.
Dersim Meclisi bu aracın ta kendisi olacaktır.
8 Mart 2017
Dersim Meclisi-Avrupa – Yürütme Kurulu
Sevgili arkadaşlar, bu güne kadar yola çıkanlardan bir adım önde yola çıkıyorsunuz. Bu güne kadar kurulmuş olan derneklerden, vakıflardan, federasyonlardan bir adım önde başlıyorsunuz. Çıtanız onların çıtalarının üstünde duruyor. Onlardan bir adım önde olmanız, çıtanızın, onların çıtalarından yukarıda olması da onlar sayesindedir. Yanlışlarıyla, doğrularıyla on yıllardır onların ortaya koydukları pratiklerin oluşturduğu eleştirel bilinci sayesindedir.
Ortak bilinç oluşturmaya çalıştığınız bu süreçte, doğal ortak bilince zaten sahip olduğunuzu görmek durumundasınız. Sizler, bu güne kadar oluşan yapılanmaların el uzatamadığı, giremediği bir alana girdiniz. Onların bu alanı boş bırakmaları sayesinde buradasınız. Sahip oldukları kurumlar ve tüzükleri gereği bu alana giremediler. Bu alanı sizlere bıraktılar. Bu nedenle onlar, bu alanda sizleri desteklemek, sizler de onların olduğu alanlarda onları beslemek zorundasınız. Sizleri var eden ortak bilincin zorunlu gerekliliğidir bu.
Sizler, yönetici bir meclis değilsiniz. Bu nedenle, adına hareket ettiğiniz toplumun tüm sorunlarına çözüm üretmek gibi bir sorumluluğunuz yoktur. Önünüze böyle bir hedef koymanızın gereği de yoktur. Çalışma alanınıza giren veya ilgilendiren konuları, o alanda faaliyet gösteren yapılara bırakmanız ve hatta bu konuda onları desteklemeniz gerekmektedir. Aynı şekilde o yapılar da sizin çalışma alanınıza giren konularda sizlere desteklerini sunmalıdır.
Beraber hareket etmenin, bu hareket içinde birbirine olan saygıyı korumanın ve geliştirmenin en önemli yolu; her kesin birbirinin çalışma alanına müdahale etmesi değil, destek olmasıdır.
Sizler, yönetici bir meclis değilsiniz ancak, var olan ortak bilinci üst bilince dönüştürmekle yükümlü teknokrat bir meclissiniz. Temsiliyetiniz yönetsel değil, tanımlamaya yöneliktir. Diğer bir ifade ile hitap ettiğiniz toplumun bireylerini değil, o bireyleri var eden tarihsel ortak bilinci temsil ediyorsunuz. Bu günkü ortak bilinç değil, tarihsel ortak bilinç… Bu günkü ekonomik, sosyal, siyasal, ideolojik, etnik dayatmaların şekillendirdiği bir ortak bilinç değil; bin yıllar boyu zihinlerde taşınmış, günlük yaşamlarına yön vermiş, kendi kültürünü oluşturabilmiş olan ortak bilinçten söz ediyorum.
Meclisinizin, yönetici bir meclis olup olmamasının doğuracağı farklar çok büyüktür. Örneğin, yönetici meclis gibi hareket ederseniz, kongreniz öncesinde nüfus tespiti yapmanız, nüfus dağılımına göre delegasyon belirlemeniz ve bu ölçüde sandıklar kurmanız gerekir. Buna ne insan kaynaklarınız ne de finansal gücünüz el vermez. Zaten gereği de yoktur.
Ya da bir çağrıda bulunup, katılmak isteyen her kesi kongreye davet ettiniz ve seçiminizi öyle yapacaksınız ki bu da temsiliyetiniz açısından çok büyük ve haklı eleştirilerin doğmasına neden olacaktır. Kongrenizi yurt dışında yaptığınız takdirde oraya gelmek isteyip de gelemeyenlere ne açıklama yapacaksınız. Ayrıca bu meclisi, varlık amacının dışına sürükleyecek en önemli hatanıza dönüşebilir. Düşünün ki böyle bir kongrede Düşünün ki faaliyetlerinizi engellemek isteyen bir yapı, sizden üç kişi fazla geldi ve seçimde üç el fazla kalktı. Bütün yönetiminiz sil baştan değişir.
Bunlar illa olabilecek şeyler olmasa da meclisin sorumlulukları ve çalışma konuları ele alındığında, sahip olduğu ciddiyetin büyüklüğüne paralel olarak gelişebilecek büyük risklerdir.
Yönetici bir meclis olmadığınız için, teknik olarak bu yöntemlerle seçim yapma zorunluluğunuz da yoktur. Sizler, amacınıza uygun olarak emek ve zamanlarını sunacak, buna uygun birikime, yeteneğe sahip insanlarla yürümek zorunda olduğunuz için, seçimlerinizi de bu insanlar arasından yapmak durumundasınız.
Diğer hassas bir konu da çalışma organizasyonunuzdur. Doğal olarak komisyonlarınızı oluşturma sürecindesiniz. Olması gereken de budur. Komisyonlardaki sorumluluk ve yapılacak işlere bakıldığında insan kaynaklarındaki yetersizlik de kendini gösterecektir. Komisyon sorumlularının, yöneticilerinin yalnız başlarına halledemeyeceği işler için alt komisyonların oluşturulması gerekmektedir ki bunun ilkelerini çok hassas belirlemek gerekir. Naçizane önderim, alt komisyonların proje bazlı olmasıdır. Alt komisyonun ömrü, meclis komisyonunun öngördüğü projenin ömrü kadar olmalıdır. Komisyonun belirlediği projelerin yürütülmesi için atanan alt komisyon, projenin bitiminden sonra fesih olmalıdır. Bu idari organizasyonda kolaylık sağlayacağı gibi, yürütülen projelerin de uygun insanlarla ve uygun nitelikte yürütülmesini sağlayacaktır.
Web sayfanızın yayın ilkelerini de yeniden gözden geçirmenizi tavsiye ederim. İnsancıl yönden, duygusal açıdan oldukça güzel bir metin oluşturmuşsunuz. Bunun yanı sıra çekingenlik ve endişe de had safhada. Kısır tartışmalardan, sizleri çalışmalardan alıkoyan tartışmalardan, moralinizi, motivasyonunuzu kıran süreçlerden uzak durmaya çalışmanız anlaşılır ve haklı bir tutumdur. Ancak, bu tutumdan ötürü, sizleri doğrudan ilgilendiren konuların dışında kalmanız, bazı çalışmaları sadece arkadaşların bireysel çalışmaları olarak kalmasını önermeniz, kanımca doğru bir yaklaşım değildir.
Özellikle inanç konusunda ve Aleviliğin tarihçesi konusunda bu hassasiyeti gösterdiğinizin farkındayım. Gösterdiğiniz hassasiyete de katılıyorum. Ancak bu konu, sizin dışında kalamayacağınız bir konudur. Çünkü değerleriyle ilgilendiğiniz toplumun üst kimliği inancıdır. Bir toplumun ürettiklerinin, değerlerinin toplamı kültürüdür. Kültürün üst ifadesi ise inancıdır. Semavi dinlerde göremediğimiz bu özellik, pagan inançların neredeyse varlık nedenidir. Bir toplum, ürettiklerini, kimliğini ortak bilince inanç ile taşır. Bu nedenle sizlerin yapması gereken, bu alanın dışında kalmak değil, tam içinde olmaktır.
Anadolu uygarlık birikiminin ürünü olan bir kültürü ve onun ürünü-üst yapısı olan inancı, faaliyet konusunun dışında bırakmak yerine bu kültür ve inancın, bir uygarlık ürünü olarak bu günlere nasıl geldiğini, hangi dönemlerde İslamiyet’in içine taşındığını ve hangi dönemlerde hangi asimilasyonlara maruz kaldığını incelemek, bilimsel yöntem verilerle ortaya koymak gerekir. Bunun dışındaki her tutum Meclis’in, mevcut yapı içerisinde kendisine egemen olmuş inanç ve sistemlerle bir uzlaşı arayışı içerisinde olduğu kanısını uyandıracaktır.
Hemen belirtmem gerekir ki, nitelikli ve bilimsel temellerde yaşanacak bir tartışma er veya geç kaçınılmaz olacaktır. Çünkü karşınızda inancınızı kendi içinde tanımlayan dinler, kültürünüzü kendi tarihine mal etmeye çalışan ideolojiler yüzyıllardır başınızda duruyor ve bugün, her zamankinden fazla araçla kültürünüzü, inancınızı, tarihinizi yok etmeye, asimile etmeye çalışıyor. Bunların karşısında kararsız her duruş, çekingen her söylem, tüm bunlara razı olduğunuzu ve yaptıklarına rağmen onlarla bir uzlaşı hevesi taşıdığınız kanaatini doğurur.
Kahin değilim fakat bu güne kadar öngörülerimde yanılmamış olmama güvenerek, henüz ele avuca gelmemiş bir konu hakkında da uyarıda bulunmak istiyorum. Her oluşumun kendi içinde kanatlara ayrılması, farklı eğilimleri oluşturması kaçınılmazdır. Bu eğilimler, bireysel çekişmeleri aşıp, aynı hedefe yönelme konusunda farklı anlayış ve önerilere dayanıyorsa olumludur ancak, bu kadar olumlu bir çekişmeyi mümkün görecek kadar iyimser değilim.
Kısa dönemde ortaya çıkacak olan oluşacak eğilimlerden birinin argümanının “ortaya ürün koymuş olmak” üzerinden gelişeceğini seziyorum. Bu söylemlere cılız seslerle de olsa başlanmış olması acı vericidir. Bir kültürün, tarihin bilincine erişmeden, dönemsel eğilimleri değerlendirerek, bir bütünün içinden öne çıkmış acılar veya yaşanmış olayları kaleme alarak kendini otorite gibi görme eğiliminde olan bu arkadaşlar umarım ki bu eğilimlerini daha fazla ileriye götürmezler. Araştırmacılığın, romancılığın ne olduğunu bütün dünya görüyor. Cılız çalışmalar da olsa, damlaya damlaya göl olur, zaman içinde hak ettiği kaliteye ulaşır diye kendilerine gösterilen hoşgörünün değerini fark edip daha mütevazı davranacaklarını umut ediyorum. Aksi halde söylemleri, siyasilerin “yol yaptık, köprü yaptık, çok büyük işlerdir bunlar” söyleminden öteye gidemeyecek, siyasilerin bu söyleminden daha değerli olamayacaktır.
Meclisin, yaptığı işin büyüklüğünün ve öneminin farkında olmaması durumunda, büyük vaatler ve büyük söylemlerle yola çıkan ancak, süreç içerisinde kendi alanını daraltan, kendi dışındaki ve karşısındakilerle uzlaşı zeminlerinde durulan diğer kurumların kaderini paylaşmaktan öteye gidemez. Meclis bünyesindeki insanların, meclisi tanımlarken veya ifade ederken sergiledikleri farklılık, bu endişeyi taşımama neden oluyor. Kafa karışıklığı demek istemiyorum ama tam bir netlik olmadığı da su götürmez bir gerçektir.
Her zaman söylediğim bir şeyi tekrar söylemek istiyorum. Geçmişe özlem duymak ve geçmişi yeniden yaşamayı hayal etmek, tükenmişliğin, umutsuzluğun, geleceğe yürüyememenin göstergesidir, ifadesidir. Bunun yerine geçmişi tüm gerçekliği ile bilmek ve anlamak gerekir. Geçmişi bu güne çağırmak, onun tekrarına düşmeden güncelleyerek yarına taşımak gerekir. Bunun bilincini ve yöntemlerini geliştirmeden bunu yapmak mümkün değildir. Diliyorum ki bu meclis, bu bilinci oluşturan, bu yöntemleri geliştiren bir kurum olsun.
Meclise emeği geçen her kese istisnasız olarak her kese teşekkürlerimi ve saygılarımı özellikle sunuyor, başarılı olmalarını diliyorum.
DERSİM MECLİSİ
KÜLTÜR-EDEBİYAT-SANAT-FELSEFE AVRUPA KOMİSYONU
Rae Xaq-Raâ Xızıri ya da Kızılbaş Yol felsefesini özellikle son bin yıl içinde (son yüzyıl en önemli dönemdir) ciddi şekilde erozyona uğrattık. Yine bu felsefe, çağının kamilini (Haq dilini-kelamını) Hakk sözcüsü olarak kabul eder ve bu sözcü çağın diliyle konuşur. Tıpkı çam ağacı gibidir, kendini budayıp kendine yem ettikçe yeni dalların filizlenmesini sağlar, zamana ayak uydurur. Bu uyumun tek kuralı, “Bilime yani çerağ (ışık) olarak kabul edilen bilime sırtını dönmemekten” oluşur. Bu nedenle, Kızılbaşlar asıllarını kaybetmeden, bulundukları koşullara saygı duyarlar. Bu saygı duruş, biat-teslimiyet-itaat şeklinde olmayıp, aslını koruyarak saygı duyuş prensibiyle varoluşunu sürer. Kısacası, harf, yazı, işaret gibi maddesel görüntüler kaptan ibaret olup, aslolan mana dediğimiz iç duygudur. Yani; sözün tınısı,
rengi, duygusu, niyeti, batın içeriğidir. Bu nedenle, yazılı anlatıma pek güvenmemiştir, insan sıfatını yazılı tek kaynak olarak kabul etmiştir. (Duygu, düşünce, içsel dışavurum-tanrı sıfatı) Aynı zamanda yazılı anlatım, gelişme önünde engeldir, dogmacı ve Ortodoks bir yapıya sahiptir. Muhafazakar ve itaatci düşünceyle kazık çakar zamana. Yani, Kızılbaşlık ile diğer inançlar arasında en büyük fark burada yatar. Biri, inanç için aklını rehin verirken, diğeri inançtan akla sıçrarken, inancı ipotek olarak vererek bilimi ve felsefeyi, evrensel bütünlük ve barışı önceler.
Soru şu; Yazılı kaynak olmadığına göre, katmanlaşmış sel altındaki öze nasıl ulaşacağız. Bunun için yapılacak tek şey, yine Kızılbaş felsefesine sarılarak, zamanın esnekliği ile oynamaktır. Yani zamanı ileri ve geriye doğru sarma metotlarını yeniden tanımaktır. Bizde, zamanın verilerinden hareketle geçmişe doğru giderek, özü yeniden bulmaya çalışacağız, bunu yaparken ise evrensel yasalara ve gerçekliklere sırt dönmeyeceğiz, zamanın Hakk sesi olacağız.
Biat etmekten kaçınan, kırklar meclisinde Peygamberliği, kitabı, çokluğu, ırkçılığı, ümmetçiliği, evrensel çokluğu ret eden yapı, sistem tarafından birkaç şekilde yok edilmeye çalışıldı. İçteki kurtçuklar ve dışarıdaki balta darbeleri ile zedelenen bu yapı, hastalanmıştır. Entelektüel birikimi olan, aydın-sanatçı-kültür ve düşünsel insanlar bir araya gelerek bu hastaya şifa vermek zorundadır. Bunu, ne benim için, ne de şu anki insanlar için değil, gelecek nesiller ve evrensel barış için yapmak zorundadır. Aşağıda maddeler halinde ifade edilen konularda acilen çalışmalara başlamak zorunda olan aydınlar;
1-Edebi eserler,
2-Tarihsel eserler, verilen, bilimsel incelemelerin tasnifi, ayıklanması, gün yüzüne gerçeğin çıkarılması,
3-Folklorik yapılar. ( Bir coğrafyada yaşayan halkın kültür ürünlerini, sözlü edebiyatını, geleneklerini, törelerini, inançlarını, mutfağını, müziğini, oyunlarını, halk hekimliğini inceleyerek; bunların birbirleriyle ilişkilerini belirten, kaynak, evrim, yayılım, değişim, etkileşim vb. sorunlarını çözmeye, sonuç, kural, kuram ve yasaları bulmaya çalışan bilim dalı, folklor, halkiyat.)
4-Kilim, halı, taş oymacılığı, ahşap işçiliği gibi el sanatlarının, sembollerini, renklerini, renklerin bağıntılarını ve duygusal anlatımını, batın içeriğini inceleyen kişiler…
5-Klamlar, duazimamlar, deyişler, ağıtlar, türküler, masallar, ninniler, tekerlemeler vs incelenmesi, ayıklanması, eksikliklerin tamamlanması ve geçmişe yolculuk.
6-Müzik aletleri, yapımı, icrası, sözler ile ritim arasındaki duygusal, renksel, titreşimsel bağ…
7-Geçmişten günümüze gelen sözsel ve yazımsal (az da olsa) mitoloji, felsefe, toplumsal örgüler üzerinde yapılacak çalışmalar…
8-Yerel kıyafetler, kıyafet renkleri, kesimi, motifleri ile yaşam arasındaki, kültürel bağları irdeleme, örneklendirme, yapılandırma, ayıklama..
9-Şifalı bitkiler, hastalıklar hakkında yapılan çalışmalar, coğrafyada yetişen endemik bitkilerin sağlık üzerindeki etkileşimi, tarımsal ürünler ve orjin tohumlama çalışmaları..
10-Ay takviminin kullanımı, insanlar ve coğrafya üzerindeki etkisi, bu etki sonucu üretim-hasat-tüketim kültürünü inceleme..
11-Ruhsal tedavilerde uygulanan, enerji-sağılım-maddeler ilişkisi (tase neweşiye gibi) iksirler, doğal madenlerin kullanımı ve etkilerini araştırma…
12-Felsefi olarak ritüellerin ruhani ve maddesel nedenleri, etkileri, sonuçları, toplumsal bağ üzerindeki iz düşümü…
13-Yemek kültürü, sofra paylaşımı, öncelikler ve bunların altında yatan neden-sonuç ve yapılanma üzerindeki etkileri…
14-Coğrafik yapı, yerleşimler, mezar türevleri, semboller, topografik çalışmalar, iklim ve insan ilişkisi, iklimsel ve coğrafyasal şekillenme, göç var ise göç yolları, sınırlar vs
15-Jar u Diyar coğrafyasında, Jiarların gerçek hikayesi, hikaye içine gizlenen bilgiler, ocakların özellikleri ve birbirleri ile olan ilişkileri, ruhani derinlikleri, ezoterik bilgileri…
Yukarıda yazılan maddeler dışında elbette eklenecek maddeler vardır. Ehli ve araştırmacısı elinde yeniden şekillenecek kültürel-sanat-edebiyat-folklorik birikimler, bilimsel kurullar tarafından masaya yatırılacak ve titizlikle incelenerek zaman-yapılanma-oluşum üzerinde bilimsel gerçekliğe uygun yapılanmalara doğru yol alacaktır.
Bu anlamda, Avrupa Dersim Meclisi Kültür-Edebiyat-Sanat komisyonu içinde duyarlı olan her Dersimli’nin yer almasını bekliyoruz. Kural şu; Dersimin sofrasından yemek yerken, başkasının adına kılıç sallamamak! Kaybolan bu kültürün Endemik yapısına sahip çıkarken, bu felsefeyi geleceğe taşımak için mücadele vermek. Evrensel bütünlüğe, barışa, sevgiye, hümanist ve doğacı yapısına katkı sağlamak, evrensel güzelliğe bir katkıdır aynı zamanda.
Uluslar arası örgütler, parlamentolar, sanat çevreleri ile iletişim içinde olup, çalışmaları Uluslar arası arenaya taşıyacak kolektif çalışma-akıl ile bütünleşecek; Ressam, Şair, Fotoğrafçı, Araştırmacı, Yazar, Görsel ve işitsel sanat insanları, Müzisyenler, el sanatları sanatçıları vs tüm aydın-akademisyen-entelektüel birikimi olan sanatçılara çağrıdır
Bu yapılanmada yetkin ve sorumluluklarını kolektif ruh ile birleştirecek aydınları aramızda görmek hepimize Dersime güç verirken -kendisiyle yeniden tanışmasını sağlayacak, savruluşu engelleyecektir.
DERSİM MECLİSİ OLUŞUM SÜRECİ ÜZERİNE SİYASİ VE ÖRGÜTSEL ÖNERİLER ( ASLAN SERTİF )
Koordinasyon yürütmesinde bulunan arkadaşlara başarılar diliyorum. Dersim Meclisine doğru Logo için yapılan çalışmalar sevindirici.
Tarihte bir cümle bile telafuz edilmemiş etnik kimlikleri bugün Dersime dayatmak infazdir. İsmi Munzurlu, Jel, Duzgıni, Kureyşi, Mansuri … Zazaca konuşanlar da denilmiştir. Kürt’te dedirtmişler Türk’te dedirtmişler.
Dersim meselesi evrensel hukukun BM ve Avrupa Konseyi, Afrika Halkların var olma hakkı sözleşmeleri, Uluslararası anlaşmalardaki onlarca kriterden dolayı mülki coğrafyasın da soykırımlara mahruz kalmış kendince azınlık bir halk topluluğunun varlık sorunudur.
(…)
Dersim ulussuz ‘’Demokratik ulus ideolojisi’’dahil, linç edilmenin hışmına uğradı. Sırf yorgun düşen ruh halleri ‘’Tertele Verinin’’ küllerinden yeşerip ille de ‘’Be gunayme ‘’paradigması pes etmedi.
Son 30 yıla yakın ille de dönmemekle direnen ve Dersim gerçeğini itikatını hakkı divanını arayan yaşatmak isteyen onurlu tanınmış, ya da kendini tanıtamamış Dersim sevdalısı bileşen ruhlar şimdi yeniden umut için yol aşkına Dersim Meclisine doğru yola düşen işik oldular.
İnandırılacak yanı olabilir mi ?
Komplo ütopyalarla Dersimli bir bütün ‚‘Dindarlar Cemmati‘‘ tabutunda infaz ettirilemez, sıfat dayattırılamaz. Stratejik hedefimizde ezberi bozmak, başkalarin tarihini ve okutturmalarını red etmek, ilkelerimizi, haklılığımızı kamuoyuna duyurmak destek aramak olmalıdır. Halk hafızasına yüklenmiş sahte format ve ideolojik virusu kendini arındırmasına ihtiyaç var. Çözüm formülü evrensel hukuk süzgecinden geçirerek halk ,millet ,etniside, ulus ,cemaat, topluluk, azınık halk, ezen ulus,
Bir de teorilerilerin araç ve amaçları kimlerin çıkarları gereği için yazdığını halkımıza anlatabilirsek, Dersim’in kendi ayakları üzerine oturmasını sağlıyacağımızdan şüphe yoktur.
Kim ne demişse varsın desin, biz Dersimliler son terteleyi mahşeri yaşamadan ganimetin son harmanı olmadan, yarından tez birlikte hareket etmek “Hakkın Divanı Mıslete Desimi” kurmak zorundayız,
Dersim için zengin famın (akil-fikir) aydınlar öncülüğün de, Meclise doğru ortak akıl nasıl oluşabilir ?
Tartışmaları bir süreç ile kısıtlayıp eylem ve pratik adımlara hazırlanmak için Koordinasyon da görev almış arkadaşların fikir toplama önerileri ile başlatılması doğru bir atılımdır.
Dersim Meclisi’nin kuruluşuna doğru yapılan birinci girişim çağrısı ve toplantısı kısmi olsa da kamuoyuna duyuruldu. Özellikle Dersimlinin ilgisi olduğu ve çağrının destek bulduğundan kimsenin kuşkusu olmamalı.
Bu süreç de medya yı kullanma olanakları her zamankinden daha uygun. İlk izlenimler büyük bir topluluk olan Diaspora’daki örgütsüz Dersimliler ve ideolojikleşmemiş Alevi toplumu camiası, kısmen Zaza dili aktivist çevreleri bu fikriyata sahip çıkma katkı sunma niteliğinde oldukları açıktır.
DERSİM MECLİSİ’NE DOĞRU YOL HARİTASI ÖNERİLERİ
1-Güvenlik zaviyatı açısından Diaspora Koordinasyon’da görev almış arkadaşlar fikirlerini beyan ettikten sonra, en kısa sürde “Birinci Girişim Komitesi” benzeri bir toplantı organize etmelidir.
2-Dersim Meclisi Koordinasyon Yürütmesi ikinci toplantıdan sonra “ortak akıl” oluşturmak için talebin olduğu her yerde; yerel bölgesel toplantılar yapılması için bir zaman süreci belirlemeli ve görev dağılımı yapmalıdır.
3-Toplantıların yapılacağı bölgelerden özellikle Yerel Koordinasyon’da görev almanın önü açık tutulmalıdır.
4-Merkezi Koordinatörler kendi yürütmelerinin çoğunluk kararı ile danışman ve akademisyenlerle çalışma olanakları açık tutulmalıdır.
5-Sonrasında Dersim için ortak akıl toplantılardan öne çıkacak talepler doğrultusunda öncelikle Diaspora ve Türkiye olmak üzere; iki ayrı genişletilmiş Meclis Koordinasyon toplantısı/toplantıları yapılmalıdır.
6-Sonrasın da “Dersim Fikriyatı”nın ilk asgari çerçevesini çizmesi için Türkiye ve Diaspora Koordinasyon Yürütmesi öncülüğünde, Meclise doğru karma ve genişletilmiş Dersim Meclisine doğru merkezi toplantısı yapılmalıdır.
7-Ortak Dersim aklı için Türkiye Koordinasyonu kendi alanı için karar mercihi olması ilke olmalı.
8-Avrupa Koordinasyon, Merkezi Diaspora Meclis aydınlanma toplantılarına konuşmacı temsilci tayin etme hakkınına sahip olmalıdır.
9-Asgari müşterekte başta Dersim de sürekli barış, Halkların kardeşliği, zorunlu din dersine karşı, Dinayetin yaptırımlarını red, barajların engellenmesi, doğanın korunması ve tüm geleneksel kutlamaların hayata geçirilmesi, çok dillilik dahil Zone Me eğitim dili (Zazaca ) Ana dil okulları, tv, radyo, e-gazete, e-dergi kurulması taleplerini kapsıyabilir olmalıdır.
10-Dersim Meclisi (DSTP ) Dersim sözlü tarih projesine sahip çıktığını kamuoyuna paylaşmalıdır.
10-Dersim Meclisi fikriyatı, Tertele mear yerleri, şehitliklerini, ziyaretlerini, 4 Mayıs Roja Sea, 15 Kasım Dersim büyüklerinin idamını Elezıg Buğday Meydanı, Dersim festivalleri, 37/38 teretlesi ve 1921 Koçgiri tertelesi dahil kendi sorumluluk üstlenmeli, eylemler ve brokratik atılımlar, politik ve siyasi tavır koyabilmelidir.
11-Dersim Meclisi’ne doğru süreçte Kürt/Zaza/Kırmancki Halkın ve Dersim Kızılbaşları toplumun inkarına karşı olmalı, Alevi Halk inançlarının varlık hakkına sahip çıkabilmelidir.
12-Bilinç bulandırmaya karsı Dersim arşivlerinini açılması için Dıaspora lobi destekli kamuoyu oluşturulmalıdır. .
DERSİMİN ORTAK AKILDA BİRLİĞİ SAĞLANMALIDIR
1-Dersim ortak aklı barışı esas almalı, çok dilli zor ve şiddetin önünde ciddi ilkeli olmalıdır.
2-Dersimin kendi kaderini kendi tayin etme hakkını Dersim Meclisi üstlenmelidir.
3-Yanlış siyaset ve ideolojik kargaşıklar tartışılabilinmeli,Dersim için aydınlanma (ele ele, el hakka felsefesi ile) için Genel Koordinasyonlar öncülüğünde dışımızdan bilim adamları , akademisyenlerin ve siyasilerin davet edilebilineceği Dersim fikri (ortk akıl) Konferansları /Paneleleri yapılmalıdır.
4-Siyasilerin dahil edilebileceği akademik destekli bir komisiyon öncülüğünde Dersim kimliği konusu, tarihini, felsefesini, sosyal örgütlenmesini gibi konular araştırımalı tartışma ortamı yaratmalıdır.
5-Meclis Yürütme Koordinatörleri ortak akıl konferans ve Panellerini Akademisyenlere, siyasi oluşumlara, meslek örgütlerine, kanaat önderlerine, gençlik ve kadınlara açık davetiye çıkarabilmelidir.
6-Ortak akıl konferans ve panelleri Dersimli köy, kasaba ve şehir yöresel derneklere açık tutulmasına için özen göstermelidir.
7-Ortak akıl için halkla buluşma toplantı ve gece ve festivalleri düzenliyerek öne çıkmış Dersimli kişi, sanatçı, edebiyatçı, yazar ve siyasilerin halkla buluşmalarına olanak sağlanmalıdır
8-Ortak Dersim aklı için halkla buluşma tüm alevi toplumu camiasına açık tutulması özgenliğini gösterebilmelidir.
9-Ortak Dersim aklında kim kendini nasıl görürse tolerans ve hoşgörü ile kabul etmeliyiz.
Örnek olarak Alevi akademileri ,Sol demokratlara, Haziran hareketine, Aydınlanma hareketine, Demokratik Haklar Federasyonu gibi kuruluşlara, Dersim Vakıflarını, Dersim dernekleri, Tunceli yerel dernekleri, Bektaşii vakıflarını, Alevi konfederasyonları, Pir Sultan Vakfı, Emek, Partızan, Zaza dil dernekleri, Bektaşii, Ocakzade çevreleri, Cem evleri, Alevi veya Pır Sultan dernekleri, İtikat Ocak kurumları, siyasi olsun olmasın Dersimli olup kendilerini Zaza, Kürt, Alevi, Kırmancki, Türkmeni, Türk, Ermeni görmek engel olmamalıdır.
10-Şartlar ve zaman uygun ise; ilkelerde birlik, demokratık itiffak ve birleşmeye açık örgütsel yapılara Meclisin kapısı açık tutulmalıdır.
KURUM İÇİN ÖNERİLER
1-Derim Meclisi kuruluşu ile birlikte Dersim için yeni bir bayrak kabul edilmelidir.
2-Meclis kuruluşundan sonra farklı taleplerin ve faliyetlerin hayata geçirilmesi için komisyonlar kurma toplantıları yapımalıdır.
3-Dersim Fikriyatı’nın halka mal etmek için komisyonlara katılımların önü belirli süreçte açık tutulmalıdır.
4-Meclis faliyetlerinin mali işlevlerini kolaylaştırmak için yürütme tarafından Banka Hesap numarası açılmlıdır
5-Meclis ve komisyonların faliyetlerini ve sorumluluk kurallarını denetliyecek bir disiplin kurulu vede maddi raporlar verecek bir denetleme olması oluşturulmalıdır.
6-Dersim Meclisi yasal çerçevede Diaspora alanında kurumlaşma formülleri tartışmaya sunulmalıdır.
7-Dersim Meclis ilerde Dersim kimliği çıkarma yetkisi doğrultusunda ciddi çalışma yürütmeli, tüm Diasporaya Dersimlilere kimlik dağıtabilmelidir.
Dersime yakışır olan barıştır. Başka Dersimimiz yok ki Munzur özgür aksın….
Kordinasyon yürütmesinde Dersim için mücadele azmi ile yola ışık veren canlara saygılar..
Aslan SERTIF
Münih / Almanya 13.03.2016[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]
“Koordinasyon Yürütme Kurulu” olarak bizlerden,yani “Désim Meclisi” birinci hazırlık toplantısına katılanlar ile katılamayanların “Désim Meclisi ” hakkında ne düşündüğümüzü öğrenmek için üç şık altında yazı yazıp düşüncelerimizi öğrenmek istiyorsunuz.O halde 1.ci şıktan başlayarak düşüncelerimi sizlerle paylaşayım.
1.) Désim Meclisinde ne anladığım:
Ben şahsen böyle bir çağrışım duyduğumda çok duygulanmışdım,bu girişiminde bulunan arkadaşları da en içten kutlamak oldu.Ortada resmi anlamda kurulmuş bir meclis olmamasına rağmen,sembolik de olsa , Désim’e sahiplenme anlamını çağrıştığı için,dili,inancı,kimliği,c
2. Meclis Çalışmaların Nasıl Örgütlenmesi Gerektiği.
Bana göre sağlıklı bir Temsiliyeti Désim Mecli”sinin olabilmesi için şöyle bir yol haritasının izlenmesi lazım:.
1.) Diaspor Désimliler;Avrupa’nın veya Türkiye’nin değişik illerinde yaşayanlarla,Désim’dekiler sık,sık aylık,haftalık,yerel ve bölgesel toplantılar,paneller,konferanslar ,geceler düzenlemeliler.Ki geniş halk katmanlarının haberi olsun.Gazete,tv.lere ilanlar verilmeli,tv kanallarında ,panellerde Désim Meclisi niye gereklidir,neler yapacak , nasıl oluşacak diye çalışmalar yapmalıdır.
2.)Bu etkinlikler yapılırken,katılımcılara yasak getirilmemeli,esnafı,resamı, işçisi,akademisyen,memur,demokrat kurumlar,siyasi partilerden ,devrimci demokrat gruplardan katılımlar ollmalıdır.
3.) Merkezi toplantılara herkes maddi imkanlardan ,olanakların olmamasından dolayı gitmeyebilirler,bütün bunları da gözönüne alarak,bölgesel toplantılara da önem vermek lazım.Çinkü kimi işden dolayı izin alamaz,yakınında olunca iş paydosundan sonra da olsa gider katılır tekrar işine gider.Vardiyeli çalışanlar var,rahatsızlıktan dolayı rapurlu olanlar olur,uzak yerlerde gecelemek için yeteri harçlıkarın olmadığını hesaba katarak bu tür bölgesel çalışmalar ,toplantılar da yapılmalıdır.
4.)Bireysel olarak da her kim ki” Désim Meclisi” fikriyatını savunuyorsa ,kahvelerde,pazarda,iş yerlerinde değişik halklardan arkadaşlarına bu fikirlerini açmalı,haberdar etmeli,kamuoyu oluşturmalı.
5.)Areye Kayi vb etkinliklerle turneler oluşturulmalı.Örnek: Heyder ile Cemal’in yaptığı skeçler gibi skeçli sohbet toplantılar yapılmalı,
6.) Désimlilerin dügünlerinde anonslar yapılmalı,halk haberdar edilmeli,etkinliklerin tarihleri,kimlerin hazırladığı,kimler ne konuşacak kısaca anons edilmelidir.
7.) En önemlisi de propagandalar, etkinlikler yapılırken,”Désim Meclisi”:
a) Désimin Heterojen kimliğinin yok oluşunu önlemek için,
b)Yok olmakla yüzyüze olan kırmançki (zazaca- dımılki) dilini yaşatmak ,okullara eğitim dili olarak girmesi için,
c) Désim coğrafyasının tahribini engellemek,önlemek,Muzır Çayına yapılan irili ufaklı barajların yapılmasına karşı çıkmak,maden,taş ocaklarının işletmelerinin çalışmalarına katşı çıkmak,iptal ettirmek,yasaklamak.Yaban Hayvanların avlanmasını,bitki türlerinin hoyratça ortadan kaldırılmasına karşı çıkmak, mezarlıkların, köprü vb arkeolojik eserletin define arama bahanesiyle kazı yapan kazıcıları cezalandırmak,tarihi eserleri koruma altına almak ,
8.) Alevi Kızılbaş inanç kültürümüzün üstündeki baskıları bertaraf edip, iqrar-iman kültürümüzü serbestçe yaşamamız için,kutsal günlerimizin de tatil günü olarak kabul edilmesi için,
9.)Ne Türk,ne Kürt olmadığımızı,Ayrı bir kimlik (Zaza,Dımılı,Kırmanc) olduğumuzu vurgulamak için,
10.)Désim halkı hala hazırda yeni bir soykırımla karşı katşıyafır,böyle bir olasılığın önüne geçip engellemek,gerek devlet güçlerinin,gerekse Türk solu,Kürt Milliyetçilerin Désim’de savaşı tırmandıran şiddet eylemlerini terk etmelerini sağlamak için ,11.)Uluslarası alanda Désim’i temsil edip davasına sahip çıkıp savunmak için “Désim Meclisi”ne ihtiyaç vardır.Yeteri kadar sosyal maddi taban oluşturduktan donra ikinci bir aşama olan “Désim Ulusal Kongresi “yapılmalıdır.
Şimdiye kadar sembolik bir anlam taşıyan yeteri kadar propagandası yapıldıktan sonra gerçek anlamda vucut bulacak olan “Désim Meclisi “oluşmadan önce,üyelrini seçebilmek için büyük bir “Ulusal Désim Kongresi” hazırlanmalıdır. “Désim Ulusal Kongre”sine somut projeler sunulmalıdır,bu projeler onaya sunulup “Ulusal Kongre” tarafında karara bağlanmalıdır.Bu projeler kongrede seçilecek olan “Asıl Désim Meclisi”üyeleri tarafından yerine getirilmeli,icra edilmelidir.Şimdi gelelim üçüncü şıka.
3.) Nasıl Bir Désim Meclisi Arzuladığımız.
Yukarıda belirttiğim gibi bu ” Désim Mecli”si üyeleri, Ulusal Kongreye katılanlar tarafından seçilmelidir.Seçilmiş Meclis üyeleri kongrenin karara bağladığı projeleri yerine getirmekle yükümlü olmalılar.
Örneğin bu projeler:
1) Kirmançki ( zazaki-dımılki) dilinin geliştirilmesi,yaşatılması,
2) Désim Tarihi,
3)Désim sosyal- toplumsal kültürü ile inanç kültürünün,adet-törelerinin araştırılması,yaşatılması,geliştirilmesi,
4)Désim’de tarımın,hayvancılığın,elsanatlarının tekrar canlanması için küçük çapta da olsa Munzur Suyu işletmesine benzer projelerin hayata geçirilmesi,nüfus göçünün önlenmesi,
5)Dilimizde yayın yapan bir tv.kanalının , dilimizde yazılan bir gazetenin basımı ,yayını vb.projeler olabilir.Projelerin sayısı az veya çok olabilir.
Ulusal Kongre tarafından seçilen” Désim Meclisi ” üyelerin her biri kendi yetenek,becerisine uygun birer alt komiteler kurarak ,birlikte hareket edebileceği kişi ,kurumlarla da çalışabilmeli, kurumlar oluşturabilmeli.Yapılacak tüm örgütlenmeler yasal,legal olmalı,denetlenir olmalıdır.
Tabiri caizse bu “Désim Meclisi” hem yasama hem de yürütme organı olup bu görevi,Désim halkıyla,birlikte çalışabildiği kurum,kuruluş,kişilerle yerine getirmelidir.
Aynı zamanda yanlışlar,hataları olmuşsa kendilerini aklamaları lazım. Hesap vermeliler.
Tüm bu çalışmalara bir ömür biçilmeli.Kurumlaşmaya gidilmeli.Meclis üyeleri kendi içlerinde ,Désim’i uluslararsı diplomatik konularda temsil edecek olan birini seçip görevlendirebilirler.
Not:Çalışma merkezi Désim olmalı,kongreler de Désim’de olmalıdır diye düşünüyorum.
Sevgi ve selamlatımla.
Celâl Taş.