HİÇ BİR HİKAYE ÖTEKİNDEN DAHA ÇOK YADA DAHA AZ TRAJİK DEGİLDİR.
Aytekin Yılmaz‘ın „ onlar daha cocuktu“ kitabını okudum.Kitabı okumadan psikolojik dünyamda sarsıntılara yolaçacağını biliyordum.Anlatılan hikayeler hiç duymadığımız şeyler degildi şüphesiz.
Herkesin bildigi sır derler ya öylesinden öyküler.Sorunda burda başlar zaten.Herkesin bildigi „sır“,birileri tarafından dillendirildiginde ,belgelendirildiginde çeşitli mekanizmalar sözbirligi etmişçesine devreye girer,Örgütlü dayanışma,ötekileştirme başlar.
Vuku bulmuş olaylara itiraz edilemez,böyle bir şey olmadı denemez.“ şimdi bunları dile getirmenin sırası mı“, „devletin bunca zülmüne söz etmezsiniz,sol degerlere,ulusal degerlere saldırılıyor“, „ istenmeyen olaylar olmuş olabilir“,kavlinden yasanmişliklar tabiricaizse vakai adliyeden sayılır.
Kıtabı okuduğunuzda,nefes alamazsınız.Kalbiniz sıkışır.Hapishanelerde vahşice katledielen çocuklaramı,dağlarda katledilen çocuklaramı,savaşa sürülüp öldürülen cocuklaramı yanasınız bilemezsiniz ve en kötüsü sivil toplum örgütlerinin üç maymunu oynaması,riyakarlığı sizi kahreder.
Aytekin son derece duru bir dille körleştirilmiş vicdanlara sesleniyor öteden beri.Bu vicdan çığlığı duyulmamazlıktan geliniyor.Niye bunları yazıyorsun deniliyor adeta.Aytekin kitabında Sadece yaşanmişlıkları belgelemekle yetinmiyor,insanın kanını donduran bu vahşete neden olan zemini irdeliyor haklı olarak.Sorular soruyor,İdeolojilerin modern dinlere nasıl dönüştügünü,cemaat kültürü ve dilinin bireylerin dünyasını nasıl kuşattığını,ayrıntılara boğulmadan dünyadaki 1900‘ların ilk yarısında cereyan eden toplumsal devrim deneyimlerinin şiddet kutsayıcılığına nasıl kapı araladığını örnekliyerek ve bilgi,iletişim çağının yolaçtığı evrensel degerlere vurgu yaparak,daha iyi,daha yasanılır bir dünyanın , eski dünyanın dili ve paradigmasıyla kurulamıyacağını,dünyanın gidişatını,yönünü anlayan bir dilin,tutumun ve paradigmanın kurulması gerektigine de işaret ediyor.
Kitabın içerigine yönelik söz söylemeyi zul sayarım.Bu kitap herkes tarafından okunmalı,okutulmalıdır.Toplumsal ve bireysel vicdan muhasebesi sadece sistemin hanesine havele edilecek bir şey degildir çünkü.Sisstem karşıtı toplumsal odakların sicili neyazıkki öteden beri temiz degidir.Karşi oldğunuz şeye benzemeye başlamişsanız,yüzleşme yapamıyorsanız inandırıcılığınız olmaz.
Çocukların savaştırılması insanlık suçudur,hiç bir mazaret bunu haklı göstermez.Vicdan sahibi entellektüeller,aydınlar, sivil toplum kurumları,amasız tutum almalıdır.Çifte standarta sahip birey ve kurumlar teşhir edilmelidir.
Tüm hak ihlalleri kimden gelirse gelsin ikirciksiz karşi çıkılmalıdır.Bizim mahalle,karşı mahalle ikileminden kurtulunmalıdır.Bir vicdan cephesi oluşturarak,Mağdurların sesi olunmalı,siddetin tahakküm alanları kırılmalıdır.
Aytekinin kitabında alıntıladığı, „ sevgi nefrete ve savaşa bir başkaldırıdır,bu nedenle iktidarlar için tehlikelidir“ sözü işin özetidir.Egemen aklın „ düşman“paranoyasıyla yatıp kalktığı biliniyor,istisnasız tüm devletlerin adı ve biçimi ne olursa olsun sürekli güncelleştirdikleri „ düşman“,“iç tehlike,dış tehlike“ algıları yaratarak kitleleri manipule ettikleride sır degil.Düşük yogunluklu çatışma stratejileri şiddet tekelini devletlerin elinde tutmasını sağlıyor.Kontra terör,terörün varlıgını gerekli kılar.Biri olmadan öteki olmaz,
Aytekin,kitabına yine bir tanığın „ çocuklarını öldürmüş bir devrimin çocuklarıyız“ sözüyle bir başka gerçeklige projektör tutuyor.
Vicdan cephesinin büyümesi dilegiyle.