Bunu ilk olarak kim söyledi, bilmiyorum. Hatırladığım kadarıyla şiddetin yoğunlaştığı yıllarda sivillerin ölümüne gelen itiraza karşı söylendiğidir.
Gerçekten de kurşun adres sormaz.
Silah patladı mı sonunun nereye gideceği, kimin kurban-kimin katil olacağı kestirilemez. İplerin kimin eline geçeceğini, savaşın, şiddetin ne zaman biteceğini, şiddete başvuranlar da bilemez.
Tecrübeyle sabittir.
Şimdiye kadar olanlar yeterli değilse, gelecek daha da kötüdür.
Bılgeş´de iki çocuğun mayın patlaması sonucu ölmesi-katledilmesi bir kez daha gösterdi ki „mayınlar da adres sormaz“.
Her canlı mayının hedefidir.
Yaban hayvanları, çobanlar, arıcılar, köylüler, gezmeye çıkanlar, ev hayvanları, her kes, hey şey mayın patlaması sonucu ölebilir, yaralanabilir.
Bir bölgeyi mayınlamak, orayı yaşanmaz hale getirmektir.
Tıpkı altın çıkaran tekellerin siyanürle toprağı zehirlemesi gibidir.
Mayını kim döşüyorsa, fark etmez devlet veya örgütler olsun insana, canlılara düşmandır.
Mayın döşemenin sosyalizmle, ulusal kurtuluşla, hak mücadelesiyle olumlu anlamda bir ilişkisi yoktur.
Bılgeş de katledilen çocuklarımıza üzüntülerini bildiren, protesto edenlerin içinde şiddetin, savaşın taraflarına destek sunanlar, sempati duyanlar da var.
Bu en azından tutarsızlıktır.
Katilleri gizlemektir.
Hatta suç ortaklığıdır.
Eşyayı adıyla, faili sıfatıyla anmak gerekiyor.
Mayın ölüm demektir.
Mayın döşeyenler katildirler.
Dersim´de devlet, PKK, MLKP, TKP/ML, MKP mayınlardan, şiddetten sorumludurlar.
Silahlarınızı toprağa gömmüyorsanız, Dersim´den çıkın!
Savaşa, şiddete hayır!
Sait Çiya