DERSİM MECLİSİ
KÜLTÜR-EDEBİYAT-SANAT-FELSEFE AVRUPA KOMİSYONU
Rae Xaq-Raâ Xızıri ya da Kızılbaş Yol felsefesini özellikle son bin yıl içinde (son yüzyıl en önemli dönemdir) ciddi şekilde erozyona uğrattık. Yine bu felsefe, çağının kamilini (Haq dilini-kelamını) Hakk sözcüsü olarak kabul eder ve bu sözcü çağın diliyle konuşur. Tıpkı çam ağacı gibidir, kendini budayıp kendine yem ettikçe yeni dalların filizlenmesini sağlar, zamana ayak uydurur. Bu uyumun tek kuralı, “Bilime yani çerağ (ışık) olarak kabul edilen bilime sırtını dönmemekten” oluşur. Bu nedenle, Kızılbaşlar asıllarını kaybetmeden, bulundukları koşullara saygı duyarlar. Bu saygı duruş, biat-teslimiyet-itaat şeklinde olmayıp, aslını koruyarak saygı duyuş prensibiyle varoluşunu sürer. Kısacası, harf, yazı, işaret gibi maddesel görüntüler kaptan ibaret olup, aslolan mana dediğimiz iç duygudur. Yani; sözün tınısı, rengi, duygusu, niyeti, batın içeriğidir. Bu nedenle, yazılı anlatıma pek güvenmemiştir, insan sıfatını yazılı tek kaynak olarak kabul etmiştir. (Duygu, düşünce, içsel dışavurum-tanrı sıfatı) Aynı zamanda yazılı anlatım, gelişme önünde engeldir, dogmacı ve Ortodoks bir yapıya sahiptir. Muhafazakar ve itaatci düşünceyle kazık çakar zamana. Yani, Kızılbaşlık ile diğer inançlar arasında en büyük fark burada yatar. Biri, inanç için aklını rehin verirken, diğeri inançtan akla sıçrarken, inancı ipotek olarak vererek bilimi ve felsefeyi, evrensel bütünlük ve barışı önceler.
Soru şu; Yazılı kaynak olmadığına göre, katmanlaşmış sel altındaki öze nasıl ulaşacağız. Bunun için yapılacak tek şey, yine Kızılbaş felsefesine sarılarak, zamanın esnekliği ile oynamaktır. Yani zamanı ileri ve geriye doğru sarma metotlarını yeniden tanımaktır. Bizde, zamanın verilerinden hareketle geçmişe doğru giderek, özü yeniden bulmaya çalışacağız, bunu yaparken ise evrensel yasalara ve gerçekliklere sırt dönmeyeceğiz, zamanın Hakk sesi olacağız.
Biat etmekten kaçınan, kırklar meclisinde Peygamberliği, kitabı, çokluğu, ırkçılığı, ümmetçiliği, evrensel çokluğu ret eden yapı, sistem tarafından birkaç şekilde yok edilmeye çalışıldı. İçteki kurtçuklar ve dışarıdaki balta darbeleri ile zedelenen bu yapı, hastalanmıştır. Entelektüel birikimi olan, aydın-sanatçı-kültür ve düşünsel insanlar bir araya gelerek bu hastaya şifa vermek zorundadır. Bunu, ne benim için, ne de şu anki insanlar için değil, gelecek nesiller ve evrensel barış için yapmak zorundadır. Aşağıda maddeler halinde ifade edilen konularda acilen çalışmalara başlamak zorunda olan aydınlar;
1-Edebi eserler,
2-Tarihsel eserler, verilen, bilimsel incelemelerin tasnifi, ayıklanması, gün yüzüne gerçeğin çıkarılması,
3-Folklorik yapılar. ( Bir coğrafyada yaşayan halkın kültür ürünlerini, sözlü edebiyatını, geleneklerini, törelerini, inançlarını, mutfağını, müziğini, oyunlarını, halk hekimliğini inceleyerek; bunların birbirleriyle ilişkilerini belirten, kaynak, evrim, yayılım, değişim, etkileşim vb. sorunlarını çözmeye, sonuç, kural, kuram ve yasaları bulmaya çalışan bilim dalı, folklor, halkiyat.)
4-Kilim, halı, taş oymacılığı, ahşap işçiliği gibi el sanatlarının, sembollerini, renklerini, renklerin bağıntılarını ve duygusal anlatımını, batın içeriğini inceleyen kişiler…
5-Klamlar, duazimamlar, deyişler, ağıtlar, türküler, masallar, ninniler, tekerlemeler vs incelenmesi, ayıklanması, eksikliklerin tamamlanması ve geçmişe yolculuk.
6-Müzik aletleri, yapımı, icrası, sözler ile ritim arasındaki duygusal, renksel, titreşimsel bağ…
7-Geçmişten günümüze gelen sözsel ve yazımsal (az da olsa) mitoloji, felsefe, toplumsal örgüler üzerinde yapılacak çalışmalar…
8-Yerel kıyafetler, kıyafet renkleri, kesimi, motifleri ile yaşam arasındaki, kültürel bağları irdeleme, örneklendirme, yapılandırma, ayıklama..
9-Şifalı bitkiler, hastalıklar hakkında yapılan çalışmalar, coğrafyada yetişen endemik bitkilerin sağlık üzerindeki etkileşimi, tarımsal ürünler ve orjin tohumlama çalışmaları..
10-Ay takviminin kullanımı, insanlar ve coğrafya üzerindeki etkisi, bu etki sonucu üretim-hasat-tüketim kültürünü inceleme..
11-Ruhsal tedavilerde uygulanan, enerji-sağılım-maddeler ilişkisi (tase neweşiye gibi) iksirler, doğal madenlerin kullanımı ve etkilerini araştırma…
12-Felsefi olarak ritüellerin ruhani ve maddesel nedenleri, etkileri, sonuçları, toplumsal bağ üzerindeki iz düşümü…
13-Yemek kültürü, sofra paylaşımı, öncelikler ve bunların altında yatan neden-sonuç ve yapılanma üzerindeki etkileri…
14-Coğrafik yapı, yerleşimler, mezar türevleri, semboller, topografik çalışmalar, iklim ve insan ilişkisi, iklimsel ve coğrafyasal şekillenme, göç var ise göç yolları, sınırlar vs
15-Jar u Diyar coğrafyasında, Jiarların gerçek hikayesi, hikaye içine gizlenen bilgiler, ocakların özellikleri ve birbirleri ile olan ilişkileri, ruhani derinlikleri, ezoterik bilgileri…
Yukarıda yazılan maddeler dışında elbette eklenecek maddeler vardır. Ehli ve araştırmacısı elinde yeniden şekillenecek kültürel-sanat-edebiyat-folklorik birikimler, bilimsel kurullar tarafından masaya yatırılacak ve titizlikle incelenerek zaman-yapılanma-oluşum üzerinde bilimsel gerçekliğe uygun yapılanmalara doğru yol alacaktır.
Bu anlamda, Avrupa Dersim Meclisi Kültür-Edebiyat-Sanat komisyonu içinde duyarlı olan her Dersimli’nin yer almasını bekliyoruz. Kural şu; Dersimin sofrasından yemek yerken, başkasının adına kılıç sallamamak! Kaybolan bu kültürün Endemik yapısına sahip çıkarken, bu felsefeyi geleceğe taşımak için mücadele vermek. Evrensel bütünlüğe, barışa, sevgiye, hümanist ve doğacı yapısına katkı sağlamak, evrensel güzelliğe bir katkıdır aynı zamanda.
Uluslar arası örgütler, parlamentolar, sanat çevreleri ile iletişim içinde olup, çalışmaları Uluslar arası arenaya taşıyacak kolektif çalışma-akıl ile bütünleşecek; Ressam, Şair, Fotoğrafçı, Araştırmacı, Yazar, Görsel ve işitsel sanat insanları, Müzisyenler, el sanatları sanatçıları vs tüm aydın-akademisyen-entelektüel birikimi olan sanatçılara çağrıdır
Bu yapılanmada yetkin ve sorumluluklarını kolektif ruh ile birleştirecek aydınları aramızda görmek hepimize Dersime güç verirken -kendisiyle yeniden tanışmasını sağlayacak, savruluşu engelleyecektir.
Meclis Girişimi 2. Toplantısına Giderken Dersimlilere Çağrımızdır!
Dêsim/Dersim Meclis Girişimi gibi bir çalışmaya ilişkin başlangıçtan bugüne kadar bir hayli şey söylendi ve yazıldı. Önemli görüşler ve öneriler dile getirildi. Yazılan ve söylenenlerde birbirleriyle çakışan ya da örtüşen önemli noktalar açığa çıktı. Yanı sıra önemli düşünce farklılıklarının olduğu da bir gerçek.
Önümüzdeki Kasım ayında Almanya’da yapılacak ikinci toplantıda bu oluşumun hedefleri, amaçları ve örgütlenme şekilleri vs. hakkında daha bir netleşmeye doğru ilerleme sağlanacağına inanıyoruz.
Dersim toplumunun kimlik tanımlanmasında önemli düşünce farklılıklarının olmasına karşın; geniş bir kara parçasına yayılmış bir toplumun, kendisini çevreleyen komşulardan farklı bir etnik-kültürel özellik gösterdiği genel kabul gören bir çerçeve oluyor. Dersim, tarihi, yaşam felsefesi, dili, inancı, kutsiyetleriyle ve bunların toplamı olan kültürü ile kendisi olan bir toplum.
Bütün bu özellikleriyle, tarih boyunca egemenlerin yüksek ilgisine mazhar olmuştur. Ama bu toplum, devasa asimetrik dengelere ve kendisinin kıt imkânlarına karşın, küçülerek ya da azalarak da olsa kendi varoluşsal orijinini korumayı ve sürdürmeyi mucizevi bir tarzda başarabilmiştir. Temel dert bunun korunması, geliştirilmesi ve yaşatılmasıdır.
Meclis Girişimi çalışmasının bir “ulus yaratma” amaç ve hedefleri yoktur. Bir soyutlama ile ‘Dersim’in özgürleşmesi’ni istemek ve bunun için çalışmak ‘yeni bir ulus yaratma’ olarak algılanmamalıdır.
Mevcut haliyle Dersim toplumunu nasıl tanımlarsak tanımlayalım bütün tanımlamaların buluştuğu/buluşacağı kavşak, onun ‘kendine özgü’ bir etno-kültürel kimliğe sahip olduğudur. Bu kimliğin korunması, yaşatılması ve geliştirilmesi bu çalışmanın temel amaç ve hedefidir.
Bu ana ekseni; son yarım asırda uygulanan yol, yöntem ve araçlarla korumak artık mümkün görünmüyor. Bunların önemli bir bölümü oynaması gereken tarihsel rolünü oynamış ve mutlaka geri çekilmeyi bekliyor. Miladını çoktan doldurmuş ve devamını Dêsım’in varoluşsal bağlamından tüketen yöntemler, artık onu yok etmeyi temel amaç edinen sömürgecilerin elindeki imkanlara dönüşme tehlikeleri göstermeye başlamış bulunmaktadır.
Dersim Meclis Girişimi, hayatın her günkü akışında, devlet ve egemenler ile Dêsım toplumu arasındaki ilişkilerde, en geniş Dersim insanı tarafından sözü muhatap alınan ve dinlenen bir konumu hedeflemektedir. Böyle derin ve kapsamlı bir düzeyin yakalanması, bu güne kadar yaşanan deneylerin sentezinden geçmektedir. Dersimli’nin değişik politik akımlar arasında bölünmüş olma gerçekliği, çok özel ve hassas araç ve yöntemleri dayatıyor. Dersim’in bugünü ve geleceği üzerinde bunlarla yapılan tartışma, en güçlü ve bilimsel inandırma argümanlarına dayanmak zorundadır. Bu, en başta en geniş Dersimli kesimleri inandırma açısından gereklidir.
Dersim Meclis Girişimi, geçmişten günümüze Dersim konusunda yapılan tüm çalışmaların mirası üzerinde yükselecektir. Ve ayrıca bu çalışmaların olumlu ve olumsuz boyutlarını irdeleyerek onlarla günümüz ihtiyaçlarının bir sentezini kurmayı hedeflemektedir.
Dersim’e ilişkin oluşturulan kurum ve bu kurumların yaptığı çalışmaların belli bir noktadan sonra iç çekişmelerden ötürü bir tıkanma ve dejenerasyon yaşadığı gerçeği önemle değerlendirilerek, iç sistemde ya da ilişkilerde yeni yollar ve yöntemler geliştirmek, bu çalışmanın selameti için yaşamsal bir önem göstermektedir.
Görüş farklılıklarının tartışılmasında, itham ve tanımlamalardan, ya da görüş ifade etme adına hakaret (bu kim olursa olsun) ve karalamalardan kaçınmayı temel bir prensip katına yükseltmeye çalışılacak. Bunların yerine, sorun neyse onun özü ve sınırları yapılan araştırmalar neticesinde elde edilen bilgiler ışığında ortaya konulacak. Karşı görüşü mahküm etme, çürütme değil, ikna çalışması esas alınacak. Dolayısıyla ispatlama ve inandırma temel metod olacak. Kısaca Dersimliler arası ilişkilerde ve yaşamda bir ‘yaratıcı yıkım’ gerçekleştirmek bu oluşumun uzun erimli muradı olacak.
Dersim Meclis Girişimi son tahlilde siyasal bir oluşumdur. Tarih boyunca bu toplumun kendi kimliği için atmaya çalıştığı her adım devletçe acımasız bir şiddetle bastırılmıştır. Bugün de bu temelde atılacak her adım, Dersim toplumunun etnik-kültürel kimliği bağlamındaki her istemin muhatabı doğrudan Türkiye Cumhuriyeti devleti olacaktır. Dolayısıyla örgütlenmenin kapsamı bu zeminde yükselmek durumundadır.
Bu oluşum, Dersim – Türkiye’nin batısı – Avrupa olarak üç saç ayağı üzerinde gelişmeyi hedeflemelidir. Bu üç alandaki her kol ya da şubenin örgütlenme biçimleri, çalışma tarzları ve hedeflerinin kendine özgü farklılıkları olacaktır. Bu üç alan arasındaki akış-geçiş ve çalışmaların toplamının hedefi, Dersim toplumu nazarında saygın bir yer tutmak olacaktır. Sözüne başvurulmadan edilemeyecek bir oluşum düzeyine çıkmak güncel çalışmaların temel sorunu olmalı.
Buradan baktığımızda, bu oluşumun Dersim ve batı metropollerindeki örgütlenme ve çalışma tarzı ve hedefleri gibi boyutların daha bir hayli tartışmaya ihtiyaç duyduğu bir gerçektir.
Avrupa’da ikinci toplantısını gerçekleştireceğimiz oluşum, bir tür Dersim diasporasıdır. Temel hedefi, Avrupa’ya dağılmış Dersimliler’in en geniş kesimlerini kapsamak ve onlar nezdinde sözü önemsenen bir kimliğe kavuşmak olacaktır. Bir diğer temel eksen, insan hakları vb. sorunları dert edinmiş uluslararası kurumlarca tanınma çalışması çerçevesinde kalacak. Uluslararası hukuk kapsamında, uluslararası kurumlarda temsil hakkı kazanmak önemli bir mevzi olacak. Dil, tarih, sanat vb. kültürel çalışma görevlerini de vurgulamak gerekiyor.
Dêsım/Dersim Meclis Girişimi, söz konusu yaptığımız üç alandaki çalışma ve örgütlenmesi arzulanan hedeflere yaklaşsa bile, yakın ve orta vadede klasik bir parlamento olmayacaktır. Yani yasalar çıkarma, uygulama gibi ‘yasama görevleri’ olmayacak. Bunlar çok uzun erimli bir geleceğin sorunları olacak. Türkiye rejimi ve sömürgeci sistemdeki genel gidişat ve değişim durumuna göre değişiklikler gösterebilir.
Biz, Dersim Meclis Girişimi’nin bu ikinci toplantısını organize etmeye çalışırken, ancak Dersimliler’in çok sınırlı bir kesimine ulaşma imkanı bulabildik. Oysa temel kaygımız, Dersimliler’in en geniş kesimlerine ulaşmak ve onlarla birlikte bu çalışmayı ilerletmektir. Bu nedenle Dersim davasına ilgi duyan ve bu çalışmanın ilerletilmesine katkıda bulunmak isteyen dostların bizimle ilişkiye geçmelerini özellikle istiyor ve arzuluyoruz.
İletişim:
http://dersimmeclisi.com/iletisim/ Eposta: desimmeclisi2016@gmail.com
Dersim Meclis Girişimi Yürütme Komitesi
26 Eylül 2016
DERSİM MECLİSİ OLUŞUM SÜRECİ ÜZERİNE SİYASİ VE ÖRGÜTSEL ÖNERİLER ( ASLAN SERTİF )
Koordinasyon yürütmesinde bulunan arkadaşlara başarılar diliyorum. Dersim Meclisine doğru Logo için yapılan çalışmalar sevindirici.
Tarihte bir cümle bile telafuz edilmemiş etnik kimlikleri bugün Dersime dayatmak infazdir. İsmi Munzurlu, Jel, Duzgıni, Kureyşi, Mansuri … Zazaca konuşanlar da denilmiştir. Kürt’te dedirtmişler Türk’te dedirtmişler.
Dersim meselesi evrensel hukukun BM ve Avrupa Konseyi, Afrika Halkların var olma hakkı sözleşmeleri, Uluslararası anlaşmalardaki onlarca kriterden dolayı mülki coğrafyasın da soykırımlara mahruz kalmış kendince azınlık bir halk topluluğunun varlık sorunudur.
(…)
Dersim ulussuz ‘’Demokratik ulus ideolojisi’’dahil, linç edilmenin hışmına uğradı. Sırf yorgun düşen ruh halleri ‘’Tertele Verinin’’ küllerinden yeşerip ille de ‘’Be gunayme ‘’paradigması pes etmedi.
Son 30 yıla yakın ille de dönmemekle direnen ve Dersim gerçeğini itikatını hakkı divanını arayan yaşatmak isteyen onurlu tanınmış, ya da kendini tanıtamamış Dersim sevdalısı bileşen ruhlar şimdi yeniden umut için yol aşkına Dersim Meclisine doğru yola düşen işik oldular.
İnandırılacak yanı olabilir mi ?
Komplo ütopyalarla Dersimli bir bütün ‚‘Dindarlar Cemmati‘‘ tabutunda infaz ettirilemez, sıfat dayattırılamaz. Stratejik hedefimizde ezberi bozmak, başkalarin tarihini ve okutturmalarını red etmek, ilkelerimizi, haklılığımızı kamuoyuna duyurmak destek aramak olmalıdır. Halk hafızasına yüklenmiş sahte format ve ideolojik virusu kendini arındırmasına ihtiyaç var. Çözüm formülü evrensel hukuk süzgecinden geçirerek halk ,millet ,etniside, ulus ,cemaat, topluluk, azınık halk, ezen ulus,
Bir de teorilerilerin araç ve amaçları kimlerin çıkarları gereği için yazdığını halkımıza anlatabilirsek, Dersim’in kendi ayakları üzerine oturmasını sağlıyacağımızdan şüphe yoktur.
Kim ne demişse varsın desin, biz Dersimliler son terteleyi mahşeri yaşamadan ganimetin son harmanı olmadan, yarından tez birlikte hareket etmek “Hakkın Divanı Mıslete Desimi” kurmak zorundayız,
Dersim için zengin famın (akil-fikir) aydınlar öncülüğün de, Meclise doğru ortak akıl nasıl oluşabilir ?
Tartışmaları bir süreç ile kısıtlayıp eylem ve pratik adımlara hazırlanmak için Koordinasyon da görev almış arkadaşların fikir toplama önerileri ile başlatılması doğru bir atılımdır.
Dersim Meclisi’nin kuruluşuna doğru yapılan birinci girişim çağrısı ve toplantısı kısmi olsa da kamuoyuna duyuruldu. Özellikle Dersimlinin ilgisi olduğu ve çağrının destek bulduğundan kimsenin kuşkusu olmamalı.
Bu süreç de medya yı kullanma olanakları her zamankinden daha uygun. İlk izlenimler büyük bir topluluk olan Diaspora’daki örgütsüz Dersimliler ve ideolojikleşmemiş Alevi toplumu camiası, kısmen Zaza dili aktivist çevreleri bu fikriyata sahip çıkma katkı sunma niteliğinde oldukları açıktır.
DERSİM MECLİSİ’NE DOĞRU YOL HARİTASI ÖNERİLERİ
1-Güvenlik zaviyatı açısından Diaspora Koordinasyon’da görev almış arkadaşlar fikirlerini beyan ettikten sonra, en kısa sürde “Birinci Girişim Komitesi” benzeri bir toplantı organize etmelidir.
2-Dersim Meclisi Koordinasyon Yürütmesi ikinci toplantıdan sonra “ortak akıl” oluşturmak için talebin olduğu her yerde; yerel bölgesel toplantılar yapılması için bir zaman süreci belirlemeli ve görev dağılımı yapmalıdır.
3-Toplantıların yapılacağı bölgelerden özellikle Yerel Koordinasyon’da görev almanın önü açık tutulmalıdır.
4-Merkezi Koordinatörler kendi yürütmelerinin çoğunluk kararı ile danışman ve akademisyenlerle çalışma olanakları açık tutulmalıdır.
5-Sonrasında Dersim için ortak akıl toplantılardan öne çıkacak talepler doğrultusunda öncelikle Diaspora ve Türkiye olmak üzere; iki ayrı genişletilmiş Meclis Koordinasyon toplantısı/toplantıları yapılmalıdır.
6-Sonrasın da “Dersim Fikriyatı”nın ilk asgari çerçevesini çizmesi için Türkiye ve Diaspora Koordinasyon Yürütmesi öncülüğünde, Meclise doğru karma ve genişletilmiş Dersim Meclisine doğru merkezi toplantısı yapılmalıdır.
7-Ortak Dersim aklı için Türkiye Koordinasyonu kendi alanı için karar mercihi olması ilke olmalı.
8-Avrupa Koordinasyon, Merkezi Diaspora Meclis aydınlanma toplantılarına konuşmacı temsilci tayin etme hakkınına sahip olmalıdır.
9-Asgari müşterekte başta Dersim de sürekli barış, Halkların kardeşliği, zorunlu din dersine karşı, Dinayetin yaptırımlarını red, barajların engellenmesi, doğanın korunması ve tüm geleneksel kutlamaların hayata geçirilmesi, çok dillilik dahil Zone Me eğitim dili (Zazaca ) Ana dil okulları, tv, radyo, e-gazete, e-dergi kurulması taleplerini kapsıyabilir olmalıdır.
10-Dersim Meclisi (DSTP ) Dersim sözlü tarih projesine sahip çıktığını kamuoyuna paylaşmalıdır.
10-Dersim Meclisi fikriyatı, Tertele mear yerleri, şehitliklerini, ziyaretlerini, 4 Mayıs Roja Sea, 15 Kasım Dersim büyüklerinin idamını Elezıg Buğday Meydanı, Dersim festivalleri, 37/38 teretlesi ve 1921 Koçgiri tertelesi dahil kendi sorumluluk üstlenmeli, eylemler ve brokratik atılımlar, politik ve siyasi tavır koyabilmelidir.
11-Dersim Meclisi’ne doğru süreçte Kürt/Zaza/Kırmancki Halkın ve Dersim Kızılbaşları toplumun inkarına karşı olmalı, Alevi Halk inançlarının varlık hakkına sahip çıkabilmelidir.
12-Bilinç bulandırmaya karsı Dersim arşivlerinini açılması için Dıaspora lobi destekli kamuoyu oluşturulmalıdır. .
DERSİMİN ORTAK AKILDA BİRLİĞİ SAĞLANMALIDIR
1-Dersim ortak aklı barışı esas almalı, çok dilli zor ve şiddetin önünde ciddi ilkeli olmalıdır.
2-Dersimin kendi kaderini kendi tayin etme hakkını Dersim Meclisi üstlenmelidir.
3-Yanlış siyaset ve ideolojik kargaşıklar tartışılabilinmeli,Dersim için aydınlanma (ele ele, el hakka felsefesi ile) için Genel Koordinasyonlar öncülüğünde dışımızdan bilim adamları , akademisyenlerin ve siyasilerin davet edilebilineceği Dersim fikri (ortk akıl) Konferansları /Paneleleri yapılmalıdır.
4-Siyasilerin dahil edilebileceği akademik destekli bir komisiyon öncülüğünde Dersim kimliği konusu, tarihini, felsefesini, sosyal örgütlenmesini gibi konular araştırımalı tartışma ortamı yaratmalıdır.
5-Meclis Yürütme Koordinatörleri ortak akıl konferans ve Panellerini Akademisyenlere, siyasi oluşumlara, meslek örgütlerine, kanaat önderlerine, gençlik ve kadınlara açık davetiye çıkarabilmelidir.
6-Ortak akıl konferans ve panelleri Dersimli köy, kasaba ve şehir yöresel derneklere açık tutulmasına için özen göstermelidir.
7-Ortak akıl için halkla buluşma toplantı ve gece ve festivalleri düzenliyerek öne çıkmış Dersimli kişi, sanatçı, edebiyatçı, yazar ve siyasilerin halkla buluşmalarına olanak sağlanmalıdır
8-Ortak Dersim aklı için halkla buluşma tüm alevi toplumu camiasına açık tutulması özgenliğini gösterebilmelidir.
9-Ortak Dersim aklında kim kendini nasıl görürse tolerans ve hoşgörü ile kabul etmeliyiz.
Örnek olarak Alevi akademileri ,Sol demokratlara, Haziran hareketine, Aydınlanma hareketine, Demokratik Haklar Federasyonu gibi kuruluşlara, Dersim Vakıflarını, Dersim dernekleri, Tunceli yerel dernekleri, Bektaşii vakıflarını, Alevi konfederasyonları, Pir Sultan Vakfı, Emek, Partızan, Zaza dil dernekleri, Bektaşii, Ocakzade çevreleri, Cem evleri, Alevi veya Pır Sultan dernekleri, İtikat Ocak kurumları, siyasi olsun olmasın Dersimli olup kendilerini Zaza, Kürt, Alevi, Kırmancki, Türkmeni, Türk, Ermeni görmek engel olmamalıdır.
10-Şartlar ve zaman uygun ise; ilkelerde birlik, demokratık itiffak ve birleşmeye açık örgütsel yapılara Meclisin kapısı açık tutulmalıdır.
KURUM İÇİN ÖNERİLER
1-Derim Meclisi kuruluşu ile birlikte Dersim için yeni bir bayrak kabul edilmelidir.
2-Meclis kuruluşundan sonra farklı taleplerin ve faliyetlerin hayata geçirilmesi için komisyonlar kurma toplantıları yapımalıdır.
3-Dersim Fikriyatı’nın halka mal etmek için komisyonlara katılımların önü belirli süreçte açık tutulmalıdır.
4-Meclis faliyetlerinin mali işlevlerini kolaylaştırmak için yürütme tarafından Banka Hesap numarası açılmlıdır
5-Meclis ve komisyonların faliyetlerini ve sorumluluk kurallarını denetliyecek bir disiplin kurulu vede maddi raporlar verecek bir denetleme olması oluşturulmalıdır.
6-Dersim Meclisi yasal çerçevede Diaspora alanında kurumlaşma formülleri tartışmaya sunulmalıdır.
7-Dersim Meclis ilerde Dersim kimliği çıkarma yetkisi doğrultusunda ciddi çalışma yürütmeli, tüm Diasporaya Dersimlilere kimlik dağıtabilmelidir.
Dersime yakışır olan barıştır. Başka Dersimimiz yok ki Munzur özgür aksın….
Kordinasyon yürütmesinde Dersim için mücadele azmi ile yola ışık veren canlara saygılar..
Aslan SERTIF
Münih / Almanya 13.03.2016[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]
“Koordinasyon Yürütme Kurulu” olarak bizlerden,yani “Désim Meclisi” birinci hazırlık toplantısına katılanlar ile katılamayanların “Désim Meclisi ” hakkında ne düşündüğümüzü öğrenmek için üç şık altında yazı yazıp düşüncelerimizi öğrenmek istiyorsunuz.O halde 1.ci şıktan başlayarak düşüncelerimi sizlerle paylaşayım.
1.) Désim Meclisinde ne anladığım:
Ben şahsen böyle bir çağrışım duyduğumda çok duygulanmışdım,bu girişiminde bulunan arkadaşları da en içten kutlamak oldu.Ortada resmi anlamda kurulmuş bir meclis olmamasına rağmen,sembolik de olsa , Désim’e sahiplenme anlamını çağrıştığı için,dili,inancı,kimliği,c
2. Meclis Çalışmaların Nasıl Örgütlenmesi Gerektiği.
Bana göre sağlıklı bir Temsiliyeti Désim Mecli”sinin olabilmesi için şöyle bir yol haritasının izlenmesi lazım:.
1.) Diaspor Désimliler;Avrupa’nın veya Türkiye’nin değişik illerinde yaşayanlarla,Désim’dekiler sık,sık aylık,haftalık,yerel ve bölgesel toplantılar,paneller,konferanslar ,geceler düzenlemeliler.Ki geniş halk katmanlarının haberi olsun.Gazete,tv.lere ilanlar verilmeli,tv kanallarında ,panellerde Désim Meclisi niye gereklidir,neler yapacak , nasıl oluşacak diye çalışmalar yapmalıdır.
2.)Bu etkinlikler yapılırken,katılımcılara yasak getirilmemeli,esnafı,resamı, işçisi,akademisyen,memur,demokrat kurumlar,siyasi partilerden ,devrimci demokrat gruplardan katılımlar ollmalıdır.
3.) Merkezi toplantılara herkes maddi imkanlardan ,olanakların olmamasından dolayı gitmeyebilirler,bütün bunları da gözönüne alarak,bölgesel toplantılara da önem vermek lazım.Çinkü kimi işden dolayı izin alamaz,yakınında olunca iş paydosundan sonra da olsa gider katılır tekrar işine gider.Vardiyeli çalışanlar var,rahatsızlıktan dolayı rapurlu olanlar olur,uzak yerlerde gecelemek için yeteri harçlıkarın olmadığını hesaba katarak bu tür bölgesel çalışmalar ,toplantılar da yapılmalıdır.
4.)Bireysel olarak da her kim ki” Désim Meclisi” fikriyatını savunuyorsa ,kahvelerde,pazarda,iş yerlerinde değişik halklardan arkadaşlarına bu fikirlerini açmalı,haberdar etmeli,kamuoyu oluşturmalı.
5.)Areye Kayi vb etkinliklerle turneler oluşturulmalı.Örnek: Heyder ile Cemal’in yaptığı skeçler gibi skeçli sohbet toplantılar yapılmalı,
6.) Désimlilerin dügünlerinde anonslar yapılmalı,halk haberdar edilmeli,etkinliklerin tarihleri,kimlerin hazırladığı,kimler ne konuşacak kısaca anons edilmelidir.
7.) En önemlisi de propagandalar, etkinlikler yapılırken,”Désim Meclisi”:
a) Désimin Heterojen kimliğinin yok oluşunu önlemek için,
b)Yok olmakla yüzyüze olan kırmançki (zazaca- dımılki) dilini yaşatmak ,okullara eğitim dili olarak girmesi için,
c) Désim coğrafyasının tahribini engellemek,önlemek,Muzır Çayına yapılan irili ufaklı barajların yapılmasına karşı çıkmak,maden,taş ocaklarının işletmelerinin çalışmalarına katşı çıkmak,iptal ettirmek,yasaklamak.Yaban Hayvanların avlanmasını,bitki türlerinin hoyratça ortadan kaldırılmasına karşı çıkmak, mezarlıkların, köprü vb arkeolojik eserletin define arama bahanesiyle kazı yapan kazıcıları cezalandırmak,tarihi eserleri koruma altına almak ,
8.) Alevi Kızılbaş inanç kültürümüzün üstündeki baskıları bertaraf edip, iqrar-iman kültürümüzü serbestçe yaşamamız için,kutsal günlerimizin de tatil günü olarak kabul edilmesi için,
9.)Ne Türk,ne Kürt olmadığımızı,Ayrı bir kimlik (Zaza,Dımılı,Kırmanc) olduğumuzu vurgulamak için,
10.)Désim halkı hala hazırda yeni bir soykırımla karşı katşıyafır,böyle bir olasılığın önüne geçip engellemek,gerek devlet güçlerinin,gerekse Türk solu,Kürt Milliyetçilerin Désim’de savaşı tırmandıran şiddet eylemlerini terk etmelerini sağlamak için ,11.)Uluslarası alanda Désim’i temsil edip davasına sahip çıkıp savunmak için “Désim Meclisi”ne ihtiyaç vardır.Yeteri kadar sosyal maddi taban oluşturduktan donra ikinci bir aşama olan “Désim Ulusal Kongresi “yapılmalıdır.
Şimdiye kadar sembolik bir anlam taşıyan yeteri kadar propagandası yapıldıktan sonra gerçek anlamda vucut bulacak olan “Désim Meclisi “oluşmadan önce,üyelrini seçebilmek için büyük bir “Ulusal Désim Kongresi” hazırlanmalıdır. “Désim Ulusal Kongre”sine somut projeler sunulmalıdır,bu projeler onaya sunulup “Ulusal Kongre” tarafında karara bağlanmalıdır.Bu projeler kongrede seçilecek olan “Asıl Désim Meclisi”üyeleri tarafından yerine getirilmeli,icra edilmelidir.Şimdi gelelim üçüncü şıka.
3.) Nasıl Bir Désim Meclisi Arzuladığımız.
Yukarıda belirttiğim gibi bu ” Désim Mecli”si üyeleri, Ulusal Kongreye katılanlar tarafından seçilmelidir.Seçilmiş Meclis üyeleri kongrenin karara bağladığı projeleri yerine getirmekle yükümlü olmalılar.
Örneğin bu projeler:
1) Kirmançki ( zazaki-dımılki) dilinin geliştirilmesi,yaşatılması,
2) Désim Tarihi,
3)Désim sosyal- toplumsal kültürü ile inanç kültürünün,adet-törelerinin araştırılması,yaşatılması,geliştirilmesi,
4)Désim’de tarımın,hayvancılığın,elsanatlarının tekrar canlanması için küçük çapta da olsa Munzur Suyu işletmesine benzer projelerin hayata geçirilmesi,nüfus göçünün önlenmesi,
5)Dilimizde yayın yapan bir tv.kanalının , dilimizde yazılan bir gazetenin basımı ,yayını vb.projeler olabilir.Projelerin sayısı az veya çok olabilir.
Ulusal Kongre tarafından seçilen” Désim Meclisi ” üyelerin her biri kendi yetenek,becerisine uygun birer alt komiteler kurarak ,birlikte hareket edebileceği kişi ,kurumlarla da çalışabilmeli, kurumlar oluşturabilmeli.Yapılacak tüm örgütlenmeler yasal,legal olmalı,denetlenir olmalıdır.
Tabiri caizse bu “Désim Meclisi” hem yasama hem de yürütme organı olup bu görevi,Désim halkıyla,birlikte çalışabildiği kurum,kuruluş,kişilerle yerine getirmelidir.
Aynı zamanda yanlışlar,hataları olmuşsa kendilerini aklamaları lazım. Hesap vermeliler.
Tüm bu çalışmalara bir ömür biçilmeli.Kurumlaşmaya gidilmeli.Meclis üyeleri kendi içlerinde ,Désim’i uluslararsı diplomatik konularda temsil edecek olan birini seçip görevlendirebilirler.
Not:Çalışma merkezi Désim olmalı,kongreler de Désim’de olmalıdır diye düşünüyorum.
Sevgi ve selamlatımla.
Celâl Taş.
1) Dersimin tarihsel, toplumsal, kültürel, inançsal , siyasal sorunlarının demokratik bir zeminde tartışıldığı, düşünsel sentezlerin oluşturulduğu , ortak sorunların ortak bir dile dönüştürülmesinde kalıcı rol oynayan bir platform,
2) Etnik bakımdan Kürtlerin, Kırmançların/Zazaların, Ermenilerin, inanç bakımından Kızılbaşların, Hıristiyanların, Atesitlerin, Müslümanların ortak yurdu olan Dersimin tüm bu renklerini bir arada açtığı, tartıştığı birbirini zenginleştirdiği yeni bir kültür ve düşünce üretim platformu,
3) Çok dilli, çok inançlı, çok kültürlü Dersimi tekleştiren zihniyete karşı Türkiye de ve Avrupa da ortak bir mücadele zemini,
4) Kurumlar üstü bir düşün kurumu. Türkiye de ve Avrupa da belirlenecek temel konularda Dersim toplumunu temsil edecek saygın bir kurum
5) Olası Dersim Kantonu Halk Meclisi olmaya aday bir meclis…
Nasıl Örgütlenebilir?
1) Öncelikle Türkçü, Kürtçü, Zazacı , Ermenici vb tüm tekçi düşün dünyamızı bir yana bırakarak Dersim’i Dersim yapan tüm renlerle zenginleşebileceğimizi ilkesel bir yaklaşım olarak sunabilirsek bu örgütlenmede kapsayıcılığımızın, hakikatlerle ilişkimizin göstergesi olacaktır.
Darlaştıran, didişen ve enerjimizi bu tür kavramlar etrafında harcayan bir tarzdan kopup arındığımız oranda örgütlenme alanımızda ufkumuzda, olanaklarımızda zenginleşir.
2) Meclis fikrini sözünü ettiğim bu toplumsal kesimlere anlatmak, tartışmak ve onların ve bizim önyargılarımızı kıracak toplantılar, etkinlikler yapmak yararlı olabilir.
3) Meclis fikri Avrupa da ve Türkiye de en geniş kesimlerle tartışılarak fikri bir olgunluğa kavuşturulduğu oranda sağlam temeller üzerinden kurumsallaşabilir.
4) Örgütlenme sürecinde geçmişte didişmeci, ötekileştirici tartışmalarda yer almış ve deyim yerindeyse “şucu “veya” bucu” kişilerin Meclis adına ön planda olması oluşmuş olan ön yargılar nedeniyle Meclis fikrini bunun gölgesinde bırakabileceği için ön plana çıkarılmamasında yarar var. Daha kapsayıcı ve iletişimi güçlü arkadaşlar ön planda olmalı
5) Meclis tartışmalarını iki biçimde sürdürmekte fayda var:
a) Kişilerle,
b) Kurumlarla.
Şimdilik bunları paylaşayım.
Sevgi ve saygılarımla.
21.03.2016
Kazım Gündoğan
Giriş:
Dersimliler, belki de en son olarak 37-38 Tertelesi öncesi ve mecalleri el verdiği ölçüde esnasında toplum olarak kendileri için konuştular. Odur budur, Kırmanciye’nin ve Raa Haq’ın ruhuyla şekillenen son kuşak Dersimliler, kendilerinin ya da kendileri olanın, aynı zamanda katliamlarına ferman sebebi olduğunun bilinci ve korkusuyla sustular. Çocukları, ATA’larının telkiniyle de, jar u diyarlarıyla birlikte hard u dewresi ateşe verenlerin diliyle konuşmanın kurtuluşları olacağını sandılar. Torunları ise “kendi evleri yanarken, başkalarının haline ağlama” metaforuna bağlı kalarak ifade edecek olursak, yananın kendi evleri olduğunun farkında bile olmadılar. Onlar, atalarının başına “bela” olmuş ve halenyanmakta olan “evlerini” görünmez kılmayı, Yavuz ve İdris’i Bitlisli kıyımından sonra Anadolu topraklarında Alevi toplumunun yüz yüze kaldığı en vahşi kırım olan 37-38 Tertelesini anlaşılması güç bir şekilde kanıksamayı yeğlediler.Yürekleri pür u paktı, kefenleri boynundaydı. Lakin, bir karış mezar toprağı bile kendilerine nasip olmamış ceset yığınları altında şans eseri kurtulmuş ve süngü izlerini bedenlerinde bir sır gibi taşıyan nenelerinin ve dedelerinin, tekrar yaşıyacaklarmış korkusuyla uyarı amaçlı kendilerine anlattıkları vahşete kurban gidenlerin kemik yığınları halen kendilerinin bu vahşeti dinledikleri mekanlarda gözlerinin önündeyken, zulmü tasvir edip görünür hale getirmeyi binlerce kilometre uzaklardaki dramları konu alan romanlarda arama paradoksunu düşmelerini anlamak pek kolay değil. “Dırvet”li nenelerinin anlattıkları yoksa kendi hikayeleri değil miydi?
Dolayısıyla, tertele artıklarının torunları diyebileceğimiz kuşak Dersimlilerin, kendi evlerinin derdine, ya da “kendi evleri”nin de derdine düşmeleri yenidir. 90’ların ortasında başlayan ve günümüze kadar süren kısa sayılabilecek bu sürede atılan bazı mütevazi adımların önemini küçümsemeden söyleyebiliriz ki, Meclis girişimi bu çabanın en kapsamlısı olmaya adaydır. Belki de ilk defa, Dersimliler, kendileri olmaya, kendi kaderini tayin etme uğraşına kendi pencerelerinden ve kendi diliyle bakıyor, bunun için gerekli olacak öz teşkilatlanma uğraşı içine, FDG girişiminden daha üst bir boyutta bakabiliyorlar. Bu sevindirici ve umut verici bir gelişme.
Diğer tarafta sevincimizi kursağımızda bırakabilecek, iradi müdahalelerimizle yönünü değiştirmeye muktedir olmadığımız objektif gerçeklikler ve gelişmelerle yüz yüzeyiz.
Malumumuz sebeplerle erozyona uğrayan, kaybolan, giderek flulaşan etno-kültürel bir kimlikle karşı karşıyayız. Toplumuzun gövdesi bilmem kaçıncı kuşaktır göçer durumda. Türkiye ve diğer ülkelerde hayatlarını idame eden Dersimi nüfus mensuplarının bulundukları toplumların hakim kültürlerine karşı tekil köken kültürlerini muhafaza etmelerişansı sıfır denecek noktadır. Göçer toplum unsurlarının tekil kimlik/identide kurgularının, bunların konuştukları dillerle birlikte giderek muğlaklaştığı/melezleştiği, hatta parçalandığı Avrupa ülkelerinde kendi iradeleri dışında köken kültür kimliklerine bir yabancılaşma sürecini yaşayan çocuklarımız ve onlardan sonraki kuşakların Dersim’le ve Dersimi kimlik kültürü ile ne bağı olabilir? Farklı kültürel kimliklerin üst üste bindiği, içice geçtiği bu ülkelerde Dersimi kültürel kimliğinesas akım kültürlere karşı ne kadar yaşamı şansı var? Aynı soruyu Türkiye’nin metropollerine savrulmuş Dersimliler için de başka bir boyutta sorabiliriz.
Bunun yanında hepimizin hissedilir bir tedirginlikle iç içe vurgu yaptığı bölgedeki konjonktürel gelişmelerin yarattığı ciddi yıkım tehlikesi, tüm iyimserliğimize rağmen ayaklarımızın yerden kesilmemesi gerektiğini bize hatırlatıyor.Biz de dahil toplumumuz, bu durum karşısında esas itibarıyla bi çare durumda diyebiliriz. Dersim’i, nerede olursa olsun Dersimli bireyi çevreleyen koşullar aslında pek iyimser olmamızı mümkün kılmıyor. Dersimi toplum etno-kültürel ve inanç kimliğini savunabilecek, koruma altına alabilecek ve temsilini sağlayabilecek öz teşkilatlanma mekanizmalarını oluşturmaya pek istekli görünmüyor, ya da bunun için hali hazırda esas itibarıyla harekete geçirilmiş durumda değil.Dersim toplumu neredeyse göçer/sürgün bir topluluk durumuna gelmiş. Dersimi topluma ilişkin pozitif referanslarımızın hemen hemen hepsi, objektif tarihsel gelişmeleri yontup idealize etmekten muzdarip, sözlü aktarımlardan ibaret. İradi müdahaleyle Dersimi etno-kültürel ve inançsal kimliği ne ölçüde tekrar ayakları üzerine doğrultabiliriz? Çerçevesi Kendi dönemlerinin objektif toplumsal koşulları tarafından belirlenen atalarımızın raa Haq inanç kültürüne dayalı doğal hukuk sistemine avdet ederek devası toplumsal sorunlarımızı çözmenin reel bir zemini var mı? Bu doğal toplumsal hukuk sistemini diriltme arzumuzun dayandığı sosyal dinamikler var mı? Ya da Raa Hag felsefesini günümüz şartlarına uyarlanmış transformasyonu söz konusu olabilir mi? Kolaylıkla anlaşılacağı gibi şartlar pek lehimize görünmüyor. Bazen çabamızı “göle maya atmak” olarak da görmüyor değilim. Lakin başka şansımızın olmadığı da bir gerçek. Ola ki, “Xızır” yüzünü bize döner, gölün maya tutması kudretini gösterir
Toplumumuzun gerçekliği bizi işe başlarken aynayı kendimize tutma zorunluluğuyla karşı karşıya bırakıyor. Her ögesiyle tarihimizle ve toplumumuzun bugünkü durumuyla eleştirel bir yüzleşme ve bu yüzleşme ve tahlil sürecinde ortaya çıkabilecek sonuçlar ışığında asgari müştereklerimiz üzerinde şekillenen bir Toplumsal Sözleşme (buna Dersim Toplumunun Anayasası da diyebiliriz) Meclis Girişimi sürecinin öncelikleri arasında olmalı. Süreç içerisinde temsiliyet sorunu halledilerek oluşturulacak bir Dersim Meclisi öyle görünüyor ki, hem yasama hem de yürütme fonksiyonlarını üstlenecek bir çatı organı durumunda olacak. Söz konusu Dersim Toplum Sözleşmesi, sınırları belirlenmiş bir zaman dilimi içinde koordine edilerek yürütülen bir tartışma sürecinde şekillenir, bir konferans ya da kongrede tartışılarak karar altına alınabilir. Buna paralel olarak, oluşacak meclisin teşkilatlanma ve temsiliyet gibi kurallarını belirleyen bir iç tüzük/charta belgesi hazırlığı da ele alınmalı. Bu çalışmalar için gerekli komisyonlar en geç Meclis Girişimi 2. Toplantısında oluşturulmalıdır.
Konjonktürel gelişmeler ve mutat meselelere ilişkin tavır alma dışında kalan diğer konular (kendi kaderini tayin hakkı, özerklik vb.) Dersim Toplumsal sözleşmesinin konuları olarak ele alınmalı. Bu süreçte, bu tartışmaya katılması muhtemel olan FDG, DEDEF, Çevre ve Köy dernekleri gibi kurum, siyasi örgütler, dergi ve başka sosyal çevrelerin içişleyişine hiç bir şekilde müdahale edilmemeli,bunlarla ilişki sadece karşılıklı saygı ve gönüllülük ilkesine dayanmalıdır. Tartışma süreci mümkün oldukça toplumun bütün kesimlerini kapsamalı, hatta meclis girişimi sürecine eleştirel bakan kesimleri de içermelidir. İleriki bir dönemde, Dersim Toplumsal Sözleşmesi’ne onay verme koşuluyla, farklı siyasi yapılanmalar Dersim Meclisinde temsil edilebilinmelidir.
Meclis Girişimi 2. Toplantısı için çok acele etmenin yararlı olacağını düşünmüyorum. İlk etapta Koordinasyon Komitesinin toplanıp, kendi içinde yapması gerekli olan daha somut bir görev bölümüyle 2. Toplantının hazırlığı startınıvermeli. Koordinasyon Komitesinin toplantısı Haziran ayında yapılabilir. Meclis Girişimi 2. Toplantısı için Eylül, Ekim ayları uygun olabilir.
Tahsin Tekin