ZÜLFIKAR AKAR/ DERSİM MECLİSİ’ne ÖNERİ
“Dersim meclisinin temsiliyeti, meclisin üyeleri, kanımca en önemli konulardan biridir. Meclisin, üyelerin, delegasyonun kimlerden oluşacağı konusu, bu günden sağlam temellere oturtulamazsa ileride, büyük kavgaların, sürüşmelerin ve hatta çöküşün nedeni olabilir.
Meclis, her şeyden önce bir örgütlenme modelidir. Dersim’in en zengin olduğu konu örgütlerdir. “Dersim dışarıya örgüt ihraç etse, en zengin bölge olurdu” şeklinde bir espiriyi de yapmadan edemiyorum.
Dersim’de bu kadar çok örgütün olması, her şey bir yana gerçekten bir zenginliktir ve çağdaş yaşamda yer arayışının pozitif bir ürünüdür. Dersim’deki legal ve illegal her örgütlenme, Dersimin modern dünyayla, modern dünyanın dinamikleriyle, fikirleriyle bir köprü oluşturmuştur. Bu yanıyla bakmamız çok önemlidir. Dersimdeki bu örgütlenmeler geleneksel, kadim yapıya, kültürel dokuya zarar vermiştir tezi, tamamen yanış olmamakla birlikte, bu zararı da tamamen bu örgütlenmelerin sırtına yıkarak, onları mahkum etmek ve ötekileştirmek de yanlışların en büyüğüdür.
Dersim’in kadim yapısının yıkılmasının en büyük nedeni devletin asimilasyonu, baskısıdır. Belki de ikinci sırada gelen neden, Dersim’in kadim yapısını binlerce yıl sürdüren ve çağımızda temsil eden kurum ve insanlarının, kendilerini yenileyememeleri, örgütlülüklerinden, ifade biçimlerine kadar kendilerini üretememeleri ve kendilerini kuşatan dünyayla bir diplomasi geliştirememeleridir. Tüm bu nedenleri bir kenara bırakıp daha geniş bir çerçeveden bakacak olursak; dünya ve toplumlar sürekli gelişmek zorundadır. Gelişerek değişmek zorundadır. Gelişerek değişemeyen toplumlar, kendileri dışındaki dinamiklerle değiştirilirler ki bu da o toplumların yok edilmesi demektir.
Dersim Meclisi ile Dersim’deki özellikle ideolojik örgütler arasındaki bağa, ilişkiye gelince:
İdeolojisi olan her örgütün, toplumlara, geleceğe, örgütlenmeye dair bir modeli, bir önerisi zaten mevcuttur. Görebildiğimiz kadarı ile bu önermeler arasında Dersim’in tarihi, kültürel dokusu, inanç dokusu hakkında tatmin edici bir önermeye de sahip değiller. İdeolojileri ve hedefleri gereği, bu sorunu ötelemek durumdadırlar. Bir de bu örgütlülüklerin ve önermelerinin dışında, Dersim konusundaki bazı çözümleri geleceğe ötelemek yerine, bugünden bir şeyler yapılmasını isteyen büyük bir talep ve ihtiyaç vardır. Bu durum birinin yanlış, ötekinin doğru olduğu anlamına kesinlikle gelmiyor. Geleceğe ve gelişmeye yönelik farklı bakış açıları ve örgütlenme biçimleri birbirlerinin rakipleri veya birbirlerinin olumsuzlayıcıları değil, birbirinin tamamlayıcılarıdır ve böyle olması da geleceğe taşınabilme ve gelişebilme konusunda zorunludur.
Bütün bu perspektifle benim önerim, Dersim Meclisinde, zaten örgütlü olan insanların değil, mevcut örgütlenmelerde aradığını bulamayan, mevcut örgütlenmelerin boş bıraktıkları alanlarda üretim ve gelişim sağlayabilme arzusunda olan insanlar olmalıdırlar. Önerdiğim bu prensip Dersim Meclisini, kesinlikle diğer örgütlenmelerin muhalifi niteliğine büründürmemeli, diğer örgütlülükleri dışlamamalı ve karşılarında konumlandırmamalıdır. Her örgütlülüğün kendi özgün hedefi, kendi ideolojisi olduğu gibi, farklı sorunlar temelinde oluştuğu göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle, tüm diğer örgütlülüklerden bağımsız oluşacak olan Dersim Meclisi, diğer tüm örgütlülüklerle de dayanışma içinde olmalı, fikir alışverişinde olmalı, gerektiğinde ortak tavır ve perspektif geliştirebilecek yetenekte ve niyette olabilmelidir.
Sivil toplum örgütlerinden siyasi partilere kadar tüm örgütsel yapılarla bir diplomasi yürüteceği gibi devletle de uluslararası yapılarla da diplomasi yürütmek her meclis gibi bu meclisin de temel ve zorunlu görevlerinden biri olacaktır. Bu nedenle ve bu bilinçle daha işin başındayken titiz ve doğru adımlarla ilerlemelidir.
Meclisin, bir örgütlülükler konfederasyonuna dönüşmek yerine, daha özgün ve bağımsız olması gerektiğini düşünüyorum.”
Saygılarmla.
5 Nisan 2016
Zülfikâr Akar.