Taha Baran, İletişim Yayınları tarafından yayımlanan ‘1937-1938 Yılları Arasında Basında Dersim’ kitabında dönemin medyasını inceliyor. Agos gazetesi kendisiyle 21.11.2014 tarihinde yaptığı röportaj’dan bir bölüm:
-
Devletin tüm şiddetiyle Dersim’e saldırdığını biliyoruz, fakat dönemin basını devlet şefkatinden bahsediyor. İnsanların öldürülmesinden bahsederken, şefkatten söz etmek gerçekten inandırıcı mı?
İnandırıcı olup olmadığını ölçmek güç, fakat inandırmak istedikleri açık. Bu sorunun yanıtını dönem medyasının söylemsel yapılarının nasıl işlediğini bilirsek anlayacağımızı düşünüyorum. Basın pratikleri, Dersim olaylarını sunarken yapısal olarak şu dörtlüyü kullanıyor: Siyasal otorite hakkında olumlu şeyleri vurgula, Dersim hakkında olumlu şeyleri vurgulama, siyasal otorite hakkında olumsuz şeyleri vurgulama ve Dersim hakkında olumlu şeyleri vurgulama. Bu çerçeveden bakıldığında, medya, Dersimlilerin ölümlerini sunarken, ölü sayısını azaltma, ölümlerde siyasal otoritenin sorumluluğunu gizleme, ölümlerin nedenini Dersimlilerin karakterinde bulma ve ölümünün şiddetini çeşitli söylemlerle yumuşatma yollarını seçiyor. Dolayısıyla medyanın Dersim Katliamı gerçeğini kurguladığını görüyoruz. Şefkat içinse basın pratiklerinde durum, siyasal otoritenin pozisyonunu vurgulamaktan başka bir şey değil. Şefkat öğesi olarak mesela iş vermek, öldürmemek, ekmek vermek gibi eylemler kullanılıyor. Şefkat ve ölüm ikilemi, bu yapısal kurguyla sunulduğunda tutarsızlığın böyle uzlaştırılmaya çalışıldığını söyleyebiliriz.
Yazının tümü: http://www.agos.com.tr/tr/yazi/8499/dersim-katliamini-medya-kurguladi