• Site Yönetimi
  • İletişim
  • Kütüphane / Shop
  • Video Galeri
  • Kırmancki/Zazaki
  • Kırdaski/Kurmanci
  • Deutsch
  • Français
  • Englisch
  • Üyelik Formu
  • Site Yönetimi
  • İletişim
  • Kütüphane / Shop
  • Video Galeri
  • Kırmancki/Zazaki
  • Kırdaski/Kurmanci
  • Deutsch
  • Français
  • Englisch
  • Üyelik Formu
TR TR
  • Anasayfa
  • Gündem
  • Dersim Meclisi
    • Program Tartışmaları
  • Dersim
    • Basında Dersim
      • Dış basında Dersim
      • İç basında Dersim
    • Dersim Tarihi
    • Dil/Kültür
    • Inanç
  • Röportaj
  • Bildirge
  • Yayın İlkelerimiz
  • Bağış
  • Zazaca Dil Dersleri
Menü
  • Anasayfa
  • Gündem
  • Dersim Meclisi
    • Program Tartışmaları
  • Dersim
    • Basında Dersim
      • Dış basında Dersim
      • İç basında Dersim
    • Dersim Tarihi
    • Dil/Kültür
    • Inanç
  • Röportaj
  • Bildirge
  • Yayın İlkelerimiz
  • Bağış
  • Zazaca Dil Dersleri
loading...
SON HABERLER
  • Sürü Psikolojisi ve İnsanın Yaşam Hakkı’na dair
  • Kamuoyuna
  • Zaman Tünelinde Hayat Tüketmek
  • DERSİMLİ GENÇ YAZARLARA VASİYETİM – Celal Yıldız
  • MAZLUM DÊSİM HALKININ VİCDANI VE ADALET DUYGUSUNA!
  • Dersim Halkına ve Dünya Kamuoyuna
  • Peki Biz Ne Yaptık? – Nurcan Duman
  • AABF’nun NRW Eyaletinde „Kamu Tüzel Kişiliğe Sahip Kurum“ Olarak Kabul Edilmesini Selamlıyoruz!
  • Kızılbaş-Alevilerde ‘Rıza Şehri’ ve Hakikatçılar – İlyas Yer
  • 15 KASIM 1937 – SIMA MA VİRİ DERÊ!

Sözcüklerdeki tarihsel hafıza

Yazar: Hüseyin SevinçTarih: Mayıs 26, 2019Kategori: YazarlarYorum YokOkunma: 896 Views
Sözcüklerdeki tarihsel hafıza

Sözcüklerdeki tarihsel hafıza

Sözcük veya kavramların her birinin büyüsü var. Algısında bir tarih, sır ve hafıza var. Dersim sözcüğü de bu kapsamdadır. Irkçı, milliyetçi ve militarist çevrelerin DERSİM ismine karşı huzursuzlukları, bu hafızanın gerçekliğinden kaynaklanan korkunun ürünüdür.

Tarihsel hafızada Dersim, Alevi-Kızılbaş camianın ana merkezidir. Osmanlıya kafa tutmuş, katliamlara uğramış; seferler üstüne seferlere maruz kalmış bir bölgedir Dersim.

Siz bakmayın “modernlilik” numaralarına. Bir bölgenin savunmasız sivil halkı, kadın ve çocuk katlediliyorsa, diri diri yakılıyorsa bunun adına ne derseniz deyin, bu bir felakettir. İnsanlık ayıbıdır. Üstelik modern dünyanın kabul edemeyeceği bir zulümdür.

Modernite arkasına saklanarak tarihsel hafıza silinemez. Tarihsel hafıza kaynağından yani geçmişten günümüze gelen açık ve bozulmamış yaşanmışlıkları ifade eder. Resmi tarih ise tersine bugünden geçmişe gider ve istediği gibi tarihi kendisine uydurur. Yani resmi tarih, yalanlar üzerine kurulur haliyle. Bu yeni tarih yazılımda tahrifat varken, sözlü hafızada gerçeklik vardır.

Şayet modernlikten dem vurup bu katliamı savunuyorsanız, Osmanlı monarşisini de “modern” göstererek, savunmak durumundasınız sevgili ilerici Kemalist aydınlarımız.

Zira Osmanlı Devleti ile Kemalist Cumhuriyet’in Dersim politikası arasında herhangi bir farklılık yoktur. Osmanlıdan devralınan Dersim politikası Cumhuriyet döneminde kanlı bir soykırım ile son bulmuştur. Belki bir tek fark buradadır.

Dersim havadan bombalanmış, ekinler ve ormanlar hatta hayvanlar yakılmıştır. Köyler yakılmış, insanlar sığındıkları mağara ve benzeri barınaklarda zehirli gazlarla boğdurulmuştur. Bu durumu savunmak için insanın vicdanını yitirmesi ve hatta insanlığını kaybetmesi demektir. İdeolojik geri dünyalarınıza helal gelmemesi adına bu insanlık ayıbını örtemezsiniz.

1937 yılının sonlarına kadar süren ve yedi Dersimli ileri geleninin idam edildiği, yüzlercesinin hapsedildiği o Dersim seferi sonrasında Meclis kürsüsünde Dersim hadisesinin halledildiğini, Cumhuriyet hükümetinin Dersim’de istikrar sağladığını söylemenin ardından gelen yılın (1938) Mart ayında başlayan ve aynı yılın Eylül-Ekim ayına kadar süren o tertele döneminde on binlerce sivilin katledilmesi ne ile açıklanır.

Görülüyor ki, isyan bahane ve tam bir uydurma. Öldürülen kadın ve çoluk-çocuk, hatta bebek mi isyan etti. Bu yüzden mi kırda, yabanda toplu olarak öldürüldüler. Kurşuna dizildiler. Süngülenip dipçiklenerek ölü cesetleri vahşi hayvanlara yem olarak bırakıverildi!

Türk toplumunun, devletinin bu katliamla yüzleşmesi gerek. Bundan kaçınmanın, bahaneler üretmenin bir faydası yok. Demokratikleşmeden, Laiklik ve Cumhuriyetten bahsediyorsanız bu kara kutuyu samimiyetle açmak zorundasınız. Toplumun, ülkenin barışa evrilmesi için cesaret göstererek tarihsel haksızlıkların kabul edilmesi ve gereken sonuçlara uygun, adımların atılması gerekir.

Osmanlı devrinden beri Dersim hep öteki görülmüş, ora halkı Kızılbaş olarak adlandırılıp Osmanlı kayıtlarında “ahali-i gayr-i mutia” (uyumsuz, itaat etmeyen halk) şeklinde tanımlanmıştır). (BOA. İ.MMS. 68/3183. Lef.1, 3;  İ.DH. 26/19.R./1324;  Y.A.RES. 51/9; Y.A.RES. 60/27; Y. PRK. BŞK.19/27; Y.PRK. KOM. 7/59 vb.) Aktaran: Abdulkadir Gül.

Bu uyumsuz ve itaat etmeyen Dersim halkı hem Osmanlı döneminde hem de 37-38 öncesi Cumhuriyet dönemi raporlarında ameliyat edilmesi gereken bir “çıban” olarak raporlara geçmiştir.

Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey 1926 yılında hükümete sunduğu bir raporda şöyle diyordu: “Dersim Cumhuriyet hükümeti için bir çıbandır. Bu çıban üzerinde kesin işlem yapmak ve üzücü ihtimalleri önlemek, memleketin selameti için mutlaka lazımdır.”

 

Hamdi Bey’in 1926 yılında hükümete sunduğu Dersim raporundaki bu görüşü aslında ona ait olmayıp, daha önceden Osmanlı dönemi raporlarında geçen bir başka rapordan alınmış bir kopyedir. Özcesi, bu görüş Osmanlıdan ödünç alınmıştır.

Dersim’in durumuna ilişkin bu görüş, Mamuretül-Aziz eski Valisi Hasan Hilmi 1890 tarihli raporunda savunuluyor. Hasan Hilmi o raporunun bir yerine şunları söyler: “Anadolu havâlisi bir vücûd gibi farz olunsa Dersim kıtʻası da o vücudun ciğerlerinde eski bir çıban gibidir… Anadolu’nın kalbgâhında dimek olan bu sivilcenin külliyen sızıldısını mahv etmek hikmeten ve siyâseten vecâib-i umûrdan olub..”(Akt. Candan Badem, Mehmet Yıldırım – Osmanlı Arşiv Belgelerinde “Dersim Islahatı” 1870-1913)

Görüldüğü gibi Osmanlı ve Kemalist iktidarın Dersim politikasında bir farklılık yoktur. Osmanlı döneminde Kızılbaş inancına karşı sürdürülen katliamcı politikalar, uluslaşma sürecindeki Kemalist iktidarın tek dil, tek bayrak söylemine Dersim’in fiili durumu uymuyordu. O nedenle başından itibaren adım adım soykırıma doğru giden ve bilinçli bir süreç planlandı..

Kendisini yönettirmek istemeyen, itaatı red eden; kendine özgü toplumsal-sosyal örgütlenme yapısı ve hukukuna sahip bölgenin Alevi-Kızılbaş halkı, tek lider ve onun yönetimindeki tekçi yönetime rıza göstermiyordu. Dersim’in bu farklı yarı-özerk yapısı “modern” Kemalistlerce tehlikeli görüldü. Çünkü orada hapishane, polis, hakim, savcı yoktu. İdam cezası oranın hukukunda yer almıyordu. İnsanlığın model arayışındaki insani değerlere, orada fiiliyatta hayat veren bu kadim halk yeni hükümet için bir “öteki kimlik” sayıldı.

Bugün Dersim sözcüğüne karşı ilericilik ve modernite adına verilen tepkinin, bağırma ve tehdit vari alerjinin arkasında, Dersimlilerin hafızasında yer edinen o yüklü algının yeniden günyüzüne çıkmanın yarattığı korkunun kendisi yatıyor. Bu korku onları huzursuz ediyor. Şu Dersimliler de olmasaydı ne iyi olurdu kabilinden bir ruh hali yaşanıyor.  

26.05.2019

[simple-author-box]

Paylaş
Tweetle
Paylaş
Paylaş

Dünden bugüne sayıların diliyle Dersim – Hüseyin Sevinç

Yazar: Hüseyin SevinçTarih: Ekim 02, 2018Kategori: Dersim, GündemYorum YokOkunma: 1.608 Views
Dünden bugüne sayıların diliyle Dersim - Hüseyin Sevinç

Dünden bugüne sayıların diliyle Dersim

Sayılar, rakam ve istatistikler, Dersim’in geçmişi ve bugününü gözler önüne seriyor. İnsanın “nereden nereye”, “neydik, ne olduk!” diye sorması gerekiyor. Hazin bir tablo velhasıl!

Tabi rakamlar veya istatistiklerle durum analizi bize bazı veriler sunsa da, bunlar kendi başına yetmiyor. Bu verileri değerlendirecek, sebep ve sonuçları üzerinde akıl yürüten bir fikriyatın ya da fikir yürütücülerin de olması gerekiyor.

Yazının devamı için tıkla!

 
Paylaş
Tweetle
Paylaş
Paylaş

Referandum ve Hayırına, #Hayır! – Hüseyin Sevinç

Yazar: Hüseyin SevinçTarih: Şubat 16, 2017Kategori: GündemYorum YokOkunma: 1.505 Views
Referandum ve Hayırına, #Hayır! - Hüseyin Sevinç

Referandum ve Hayırına, #Hayır!

Hayır diyebilmek, zor bir tavırdır genellikle günlük yaşantımızda. İstemediğimiz bir şeyi komşumuz veya bir arkadaşımız istediğinde, “hayır” deme cesaretini göstermekten alıkoyuyoruz kendimizi çoğu kez. Sonra kendi kendimizi sessizce sorgular ve neden “hayır” demediğimizin stresini ve mutsuzluğunu yaşarız. Oysa hayır diyebilseydik, bu olumsuzlukları yaşamayı en başından geri tepmiş olacaktık.

Peki, “hayır” demediğimizin altında yatan sebepleri hiç sorguladığınız oldu mu? Bunu mutlaka yapmakta fayda var. Değilse her yakınmadan sonra yeni yakınmalar, mutsuzluklar ve can sıkıntılarını yaşamaya devam eder dururuz.

Bunun altında acaba fark etmediğimiz korkularmız mı var? Komşum veya arkadaşım kırılır, benden küser; korkumuz olmasın mı bizi “hayır” demekten alıkoyan. Ya da bunun altında bir gün red edilme korkusu mu yatıyor? Farkında olmadığımız bir korkunun büyüsü mü, bizi yönlendiriyor?  Yoksa övgüye veya övülmeye ihtiyaç duymayı çok istediğimizden ya da yalnız ve korumasız kalacağız korkusundan mı “hayır” demekten çekiniyoruz.

Sanırım korkularımız, üzerimizde bir nevi hükümdarlık kurmuş durumda ve dahası biz bunun farkında değiliz. Yani aslında özgür değiliz ve kendimizi aldatıyoruz hergün.

Oysa “hayır” demek o kadar da zor değil aslında. Kuşkusuz hayır diyebilmek bir gelişme ve özgüven göstergesi. Ve biz mutsuzluklardan, tehlikelerden kurtulmak istiyorsak, nerede ve ne zaman “hayır” dememiz gerektiğini bilmek zorundayız. Gerekli koşullarda “hayır” diyebilmeyi öğrenmek durumundayız.

Gelişmiş batı toplumlarında ‘hayır’ diyebilen kişi, kendine güvenen veya özgür olarak algılanıp değer görürken; bizde genellikle ‘bencil’, ‘anlayışsız’, “yardım duygusundan yoksun”, “insanlık bilmez” vs. gibi değer yargılarıyla suçlanmakta.

Bakın Türkiye’nin Cumhuru veya Cumhurbaşbakanı ve Başbakanı hazırladıklar anayasa teklifine  “HAYIR” diyenleri ta baştan terörist ilan ediverdiler. Yaratacakları korku imparatorluğunu, korku yayarak; korku vererek kabullenileceğini düşünüyorlar. Yarattıkları korku havasına, toplumun teslim olmasını isteyerek;  korkunun yaptırım gücünü devreye sokuyorlar.

O halde “HAYIR” demenin altında korkulara karşı boyun eğmemezlik, teslim olmama, cesaret, karşı duruş, mutlak egemenliğe hayır demek ve özgür olmak yatıyor. Bazı masum sözcüklerin pratik hayatta sihirli bir büyüye sahip olabileceğini sosyal yaşamda çok defa deneyimledik. Tıpkı bugün, şeriat ve İslam Saltanatını kurmaya yönelik girişimleri, bertaraf edebilecek “Hayır” sözcüğü gibi.

Cılız da olsa ortalıkta dolaşan “boykot” sözcüğünün pek de kıymet-i harbiyesi yok. Kayıtsızlık, vurdumduymazlık; nemelazımcılık gibi olumsuz imgeleri bağrında taşıyan “ruhsuz” bir sözcük konumunda. “Ne yaparsan yap, beni ilgilendirmez” anlamına gelen “boykot” tutumununda, aslında gizli bir teslimiyet var. Bu “cansız”, “ruhsuz” ve “teslimiyetçi” sözcükten şeriat özlemcilerinin kesinlikle korkmadıklarını, tersine bundan alttan alta sırıtarak memnunluk duyduklarını, hoşlandıklarını düşünüyorum.

“Boykot” ve “Evet” sözcükleri her ne kadar da farklı anlamlar ifade etse de, yaşanan reel durumda biribirini tamamlayan madolyonun adeta iki yüzünü arz ediyor. Her ikisi de değişik kanal veya harklardan gelen sular gibi gözükse de, sonuçta birleşerek; aynı değirmen taşının dönmesine hizmet eden bir rol oynuyorlar.

Ne denilirse denilsin, “Boykotçuluk,  “Hayır” diyenlerin yakınında olmasını bırak; tamamen öte saftadır. Burası “Evet”çilerin toprağıdır. Ve maalesef bu topraklarda ekilen her ürün, dikilen her fide  “Evet”çiler”i besler ve güçlendirir. “Evet”çilerin bundan memnun olmamaları mümkün mü?..

Hüseyin Sevinç

15.02.2017

Paylaş
Tweetle
Paylaş
Paylaş

Welat ra

Ça „mayin“i en zêde Gola Dêsımi de estê?

Son Yazılar

Sürü Psikolojisi ve İnsanın Yaşam Hakkı’na dair
Sürü Psikolojisi ve İnsanın Yaşam Hakkı’na dair

Sürü Psikolojisi ve İnsanın Yaşam Hakkı’na dair

Kasım 14, 2022
Kamuoyuna
Kamuoyuna

Kamuoyuna

Haziran 22, 2022
Zaman Tünelinde Hayat Tüketmek
Zaman Tünelinde Hayat Tüketmek

Zaman Tünelinde Hayat Tüketmek

Mart 30, 2022
DERSİMLİ GENÇ YAZARLARA VASİYETİM – Celal Yıldız
DERSİMLİ GENÇ YAZARLARA VASİYETİM – Celal Yıldız

DERSİMLİ GENÇ YAZARLARA VASİYETİM – Celal Yıldız

Kasım 22, 2021
MAZLUM DÊSİM HALKININ VİCDANI VE ADALET DUYGUSUNA!
MAZLUM DÊSİM HALKININ VİCDANI VE ADALET DUYGUSUNA!

MAZLUM DÊSİM HALKININ VİCDANI VE ADALET DUYGUSUNA!

Ağustos 25, 2021

Yazarlar

Arşiv