8 Nisan 2018 tarihinde Mala Gelê Kurd Mannheim’ın düzenlediği, DİDİF ve bizim de Dêsım Gemeinde Bonê Ma Rhein-Neckar e.V. olarak desteklediğimiz “Türkiye ve Kürdistandaki Son Gelişmeler ve Dersim Katliamı’nın 80. Yıldönümü” (81. yıldönümü olmalıydı) konulu konferans Mannheim’da yapıldı.
Konuşmacı sosyolog ve yazar sayın İsmail Beşikçi idi.
Moderatörlüğünü Diyarbakır’dan Ahmet Kani’nin yaptığı konferansın ilk konuşmacısı Beşikçi Vakfı’ndan yazar Cemal Temel,
“Beşikçi Hoca’mızın Kürtlerle nasıl tanıştığı, onlar üzerine bugüne kadar neler yaptığı hakkında bir konuşma yapacağım. Hocamız Ankara Siyasal Bilgiler Üniversitesini bitirmek üzereyken Keban ilçesine stajerliğini yapmaya geliyor. Orda kaymakamın köylülerle tercüman aracılığıyla görüştüğünü gözlemliyor ve soruyor, madem ki bunlar da Türktür niye görüşmelerde tercüman gerekiyor? Aldığı bilinen uyduruk cevaplarla ikna olmuyor ve bu işin peşini bırakmıyor. Bu olaydan hareketle bilimsel çalışmalara giriyor. (…)”, dedi.
Sayın Beşikçi ise özet olarak şu belirlemelerde bulundu:
“Ermeni ve Süryani kırımlarından sonra hal edilmesi gereken iki sorun vardı, Kürt sorunu, Alevi sorunu. (…) Cumhuriyet, 1923’de Kürtlerin yokluğu üzerine kuruldu. Sadece Kürtlerin değil, Rumların, Ermenilerin, Yahudilerin, Süryanilerin ve nihayetinde Alevilerin yokluğu üzerine kurulmuştur. (…)”
Karşılaştırmalı olarak Alevilik ile Müslümanlığı işlerken “Kürtler Türklüğe, Aleviler ise Müslümanlığa asimile edileceklerdi”, dedi.
Alevilikteki insan, doğa tanrı üçlemesi, semah ve cem üzerine fikirlerini belirti. Kadın-erkek eşitliğine değindi ve Aleviliğin Müslümanlıktan ve Zerdüştlükten daha eski ve köklü bir inanç olduğunu belirtti.
Dersim 38’in bir isyan değil, soykırım olduğunu vurguladı.
Konferansın soru-cevap bölümünde kısmi açıklamalarla birlikte sayın İsmail Beşikçi’ye bir kaç soru yönelttim:
Sayın Beşikçi, sizin tane tane, vurgulu konuşmanızdan büyük bir keyif aldım. Verdiğiniz örnekler çok isabetliydi. Alevilik Zerdüştlük’tür söyleminden Alevilik Müslümanlık’tan ve de Zerdüştlük’ten daha eski ve köklü bir inançtıra; Dersim ’38 isyandırdan Dersim ’38 bir soykırımdıra gelmiş olmanız taktire değerdir. Bunlar güzel gelişmeler.
Sayın Beşikçi siz emektar bir sosyologsunuz. Dersimlilerin de sizden beklentileri var. Fakat hala çok dilli ve orjinli tarihi Dersim coğrafyasını özerk görmeme gibi bir tutum sergilemektesiniz. Dersimlileri bir bütün olarak Kürt görmektesiniz. Oysa Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu’nun yürüttüğü Dersim Sözlü Tarih Projesi ekseninde, Dersim’in kamilleriyle, tertele tanıklarıyla 400’e yakın reportaj yapılmış bulunmakta. Onlar kendilerini farklı görüp adlandırıyorlar. Kendilerine Kırmanc diyor ve kendilerini Kürt görmüyorlar.
Dersimliler kendilerini adlandırma hakkına sahip olamazlar mı?
Sözlü aktarımların sizce hiç bir değeri yok mu?
Veya Dersimlileri bir bütün olarak Kürt görmenizin bilimsel açılımı nedir?
Yönelttiğim bu soruya cevaben sayın İsmail Beşikçi, “Benim Zazaca ile ilgili bilgilerim bu konuda çalışan arkadaşlarımın bilgileridir. Munzur Çem gibi, Malmisanıj gibi, Roşan Lezgin gibi, yani Zazaki üzerine çalışan arkadaşlarımın bilgileridir. Ben o bilgileri tekrarlayabilirim. Onlar Zazaki’nin Kürtçe olduğunu, Kürtçe’nin bir lehçesi olduğunu söylüyorlar.”
Sorumun doğru anlaşılmadığı, saddece soruyu tekrar yöneltmem gerektiği belirtilince, soruyu tekrarladım. Ben Dersimlileri bir bütün olarak Kürt görmesinin bilimsel izahını beklerken, Hoca tekrar dil mi, şive mi, “arkadaşlarım güvenilir kişiler, söz sahibi kişiler ve böyle söylüyorlar” gibi bir cevap verdi…
İkinci sorum ise şuydu:
Sayın Beşikçi, kendi yaşantınız, özellikle staj dönemindeki tecrübeniz, yani Kürtler ve Türklerin birbirlerini anlamaması, tercüman kullanmaları sizin açınızdan belirleyici olmuş. Zazaca konuşanlarla Kürtçe (Khurmanci) konuşanların bin yıllarca yanyana yaşıyor olmalarına rağmen birbirlerini anlamamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sorum cevapsız kaldı…
UNESCO dahi Zazaca’nın yok olmakla karşıkarşıya olduğunu saptarken, bizim lehçecilerin çalışması hep bize karşı gelişti. Yani bizi engellemek için ne kadar gerekiyorsa o kadar çalışma prensibi ile yola koyuldular.
İster kendi başına bir dil veya lehçe olsun, “bu dil veya lehçenin yaşatılması için ne yapılıyor?” sorusu sorulduğunda, soruya cevaben ortaya çıkan tablo içler acısı.
Bakın,
- Kürtçe yayın yapan televizyon kanalları sayısı 91. 11’i devlet tarafından kapatılmış olduğundan şu an 80 kanal var.[i] Sadece Zazaca yayın yapan televizyon kanalı var mı? Yok. Arada bir bir veya iki saat yayın yapan televizyon sayısı ise 3-5’i geçmez. Bunu ne tür bir kardeşliğe saymalı?
- Kürtlerden Zazaca bilenlerin veya öğrenenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Fakat Zazaca konuşup da Kürtçe bilenlerin sayısı oldukça fazladır.
- Kürdistan’da çoğunluk Khurmanci konuşuyor, siz de öğrenin sorun çözülsün diyen Dersimli bir Kürtçümüzün fikri bir dönem Avrupa’da kurulmaya çalışılan Sürgünde Kürt Parlementosu’nda, bir ulusun bir dili olur kararına dönüşebilmişti.
- Hangi parti kendi tüzüğünde Kırmanc/Zazalara veya Kırmancki/Zazaca’ya yer vermiştir? Var mı bildiğiniz böyle bir parti tüzüğü?
Sayın Beşikçi dil bilimci değil, Kırmancki/Zazaca’yı konuşamıyor, bu dil üzerine herhangi bir araştırması da yok. Fakat bilimsel çalışmaları baz alacağına “söz sahibi kişiler” diye adlandırdığı yukarıda adı geçen arkadaşlarını baz alarak “Zazaca Kürtçe`nin lehçesidir” diyor. Kendisinden ricamız bilimsel davranmasıdır.
Oysa dilbilimci Oskar Mann ve Karl Hadank, Terry Lynn Todd, C. M. Jacobson ve M. Sandanato, Almanya Hamburg Üniversitesi´nden İranolog Prof. Dr. Ludwig Paul, Frankfurt Göthe Üniversitesinden dilbilimci ve kafkasolog Prof. Dr. Gippert gibi bu işin uzmanları Zaza dili ve grameri üzerine ayrıntılı çalışmalar yapmışlar ve Kırmancki/Zazaca’nin Kürtçe’nin bir lehçesi olmayıp, kendi başına müstakil bir dil olduğunu savunuyorlar.
Hatta Dr. Ludwig Paul, davet ettiğimiz “Veyvê Kutavu” şenliklerinden birinde, mizahi bir tarzla “Zazaca’nın Kürtçe’nin bir lehçesi olduğunu söyleyenler var. Bakın elimdeki kıtabım Zazaca üzerine bilimsel bir çalışma. Dilbilimsel çalışmalarım Zazaca’nın ayrı bir dil olduğunu ortaya koyuyor. Fakat buna rağmen lehçecilik yapanlar var. Bu kitabım bilimsel çalışmaları muteber almayanların kafasına indirilecek kalınlıkta olduğu için ikili bir işlevi de var”, demişti.
Paris Üniversitesi Doğu Dilleri ve Uygarlıkları Ulusal Enstitüsü akademisyenlerinden dil bilimci Prof. Dr. Joyce BLAU, Seyidxan Kurıj’ın “Gorani ve Kirdki (Zazaki) hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyiz? Bu iki diyalekt arasında ne gibi ortaklık ve farklılıklar mevcuttur?” sorusuna şu cevabı vermiştir:
“Gorani ve Zazaca‘nın aynı kökenden geldiklerini biliyoruz. Muhtemelen bu diller Kürtçe‘den önce bu bölgede konuşuyordular. Bu bölge bir çok İran ve Türk saldırısına uğradı. İran‘lılar bu bölgeye dalga dalga geldiler. Muhtemelen Gorani ve Zazaca‘nın mazisi Kürtçe‘ninkinden daha eskidir. Kürtler; Zazaların ve Goranların çoğunu asimile ettiler fakat hepsini edemediler.
Bugün Gorani‘nin fazlasıyla Sorani‘nin etkisinde olduğunu biliyoruz ve Goranların çoğu Sorani konuşuyor. Gorani İran‘ın Güney kesiminde, Kermanşah‘ın Kuzeyinde konuşuluyor. Zazalar göç ettirildiler ve şimdi Anadolu’nun ortasında bir üçgende yaşıyorlar.”
Bu işin kökeninde veteriner ve subay olan Nuri Dersimi gibilerinin asılsız beyanatları vardır. “Kürdistan Tarihinde Dersim” adlı eserinde Seyd Rıza’nın idama giderken “Yazıktır, günahtır, zulümdür, beni suçsuz yere idam ediyorsunuz, Kürdistan şehitlerine katılıyorum, yaşasın hür ve müstakil Kürdistan, dedi” gibi tahrifatları vardır.
Oysa Hoca’nın da konuşmasında belirttiği gibi İdamlara tanıklık eden Çağlayangildir. Nuri Dersimi, Dersim illerigelenlerinin idamına tanıklık etmemiştir. İdamlara tanıklık eden Çağlayangil ise şöyle demektedir: “Son sözünü sorduk, ‘kırk liram ve saatim var, oğluma verirsiniz’ dedi. Oğlunun asılacağını bilmiyordu. Hava soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Rıza meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti. ‘Evladı Kerbelayıh. Bihatayıh. Ayıptır. Zulümdur. Cinayettir’ dedi.”
İsmail Beşikçi Hoca, “1993’de bağımsız Eritre mücadelesini veren Eritreli gerillalar İstanbul’a gelirler. Bir arkadaşımızla reportaj yapıp sohbet ediyorlar. Arkadaşımız halkların kardeşliğinden söz ediyor. Eritreli gerillalar bu kavrama şiddetle karşı çıkıyorlar. ‘Halkların kardeşliği safsatadır; bize dayatmacadır, bizi aldatmacadır. Biz bunu kabul etmiyoruz. Biz haklarımızı istiyoruz’, derler. Ben de bu kavramı kullanmıyorum. Halkların kardeşliğinden ziyade Kürtlerin kendi kardeşliklerini pekiştirmesi gerekiyor. (…) Kürtler, düşmanı ile din kardeşi olabilirken, kendi kardeşi ile barışık olmuyor, düşman oluyor”, dedi.
Doğru ve yerinde bir belirleme. Kürtler, Kırmanc-Zazalar veya Kırmancki-Zazaca’nın inkarı üzerine çalışacaklarına “emperyalist devletler Anadolu’yu işgal edince, Kürtler ve Türkler yedi düvele karşı omuz omuza tüm cephelerde beraber çarpışarak Anadolu’yu düşman işgalinden kurtarıp Türklerin ve Kürtlerin beraber yaşayacağı ortak vatanın temelini attılar” söylemi üzerinde yoğunlaşıp attıkları temelin neye mal olduğu realitesini görsünler. O zaman çok orjinli, çok dilli, hatta çok inançlı Dersim’e Müslüman din kerdeşliğinin ne zararlar verdiğini ve de Dersim’in neden farklı olduğunu anlayabilirler.
İsmail Beşikçi saygın ve muteber alınan bir sosyolog. Uzmanı olmadığı konularda görüş belirttiğinde dahi insanlar ona inanırlar. Bu da bilimselliğe vurulabilecek en ağır darbe olur. Örneğin, bu konferansta Dersim Raa Heq İnancı’nın Zerdüştlük’ten daha eski bir inanç olduğunu belirtti. Açıklamaları doğru, fakat kendileri 20-30 yıl boyunca Raa Heq İnancı Zerdüştlük’tür propağandası yaptılar. Onların bu propağanda eksenli çalışmaları telafisi güç, Aleviliğe çokca zarar verdi.
Ayrıca İsmail Hoca, “Bengallilerin din kardeşliği ekseninde verdikleri mücadele Bengali özgürlüğe götürdü”, belirlemesinde bulundu. Raa Heq İnancı Dersim’in mayasıdır dediğimizde gösterilen tepkilere atf olunur.
Ama İsmail Hoca’nın hakkını yememek lazım. Konferansın sonlarına doğru, “son zamanlarda farkına vardığım aslında çok şey bilmediğimiz oldu”, söylemiydi.
20.05.2018
[i] https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%BCrt%C3%A7e_televizyon_kanallar%C4%B1_listesi