Tertelê ‘38i / Dersim Soykırımı (İmza) Kampanyaları
Tertelê ‘38i / Dersim Soykırımı hakkında yaklaşık 20 yıldır çalışmalar yapılmaktadır. Yapılan etkinliklerde eksik olan toplumsal ağırlığı bulunan bu tür çalışmaların olabilecek en yüksek birlikteliklerle değil de dağınık, tek tek grup, dernek, federasyon veya kurumların kendi başına yürütme çabasıdır. Bir toplumu ilgilendiren böylesi önemli çalışmalar topluma maledilebildikçe başarı şansı elde eder. Gidişat bu yönlü olmadığı için kimi çalışmalarla tavan yapılmasına rağmen, malesef bir zaman sonra hak ettiği noktaya varamamıştır.
Dersim’in sorunlarının çözümü için kurulmuş ve faaliyette olan onca kurum ve kuruluşun başarılı olamamasının, nihayi hedeflerine ulaşamamasının, Dersim dilinin, kültürünün ve inancının yok olma aşamasına gelmesinin sebeplerinin en başında projelerin bireysel yapılması, kurumların farklı projeler üzerinde teke tek çalışması ve ortak hareket edememesi gelmektedir. Bu durum sorunların çözümü arayışında gidilecek, başvurulacak mercilerin karşısında meşru temsiliyet anlamında da sorun olmaktadır. Bu yüzden çözüm arayışlarında Dersim’i kurum ve şahıslar arasında güçleri birleştirmekle olabilecek en geniş mutakabatın sağlanması, hem muhatap alınan merciler nezdinde sonuç alma açısından ciddiye alınmalarını, hem de Dersim Davası’nda samimiyetin ispatı olacaktır. Dersim Meclisi olarak tam da bu ihtiyaçları görerek, bilerek sorumlu davranmanın ve tarihi bir görevi yerine getirmenin bilinciyle sorunlarımıza çözüm arayışı içinde olan her kuruma, Dersim’i anlamda yapılan her proje ve çalışmanın ‘sahiplerine’ bu sorumluluk ve bilinçle çalışmaları ortaklaştırmaları çağrısında bulunuyoruz.
Asl olan bireysel ve politik hesaplara alet edilmeden farklı siyasi eğilimlerine rağmen tüm Dersim’i kurum ve kuruluşlarla bu tür çalışmaların yapılmasıdır.
Tertelê ‘38i / Dersim Soykırımı bağlamında yapılan çalışmalara kronolojik olarak göz attığımızda, geçen bu süre içerisinde zaman zaman uygun konjüktüre rağmen istenilen noktaya yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı ulaşılmadığı daha da rahat anlaşılacaktır.
- Ware Dergisi 1998 yılında yayınladığı 12. sayısının ön ve arka kapaklarını “Tertelê ‘38”nin 60. yılına adar; 4 Mayıs 1937 yılında yapılan Tunceli Tenkil Harekatı’na Dair Bakanlar Kurulu Kararı‘nın tam metinini Türkçe ve Almanca olarak yayınlar.
- 15-17 Haziran 2001, Berg/Eifel-Almanya’da yapılan Avrupa Dersim Örgütleri‘nin toplantısında 1937-38 Dersim Soykırımı Anma Günü’nün ilan edilmesi ile ilgili şu karar alınır:
„Köln Dersim Cemaati’nden Mehmet Doğan ve İsmail Kılıç’ın hazırlamış oldukları Dersim Soykırımı dosyası katılımcıların bilgisine sunuldu. Yapılan tartışmalardan sonra, oybirliği ile, 4 Mayıs’ın 1937-1938 Dersim Soykırımını Anma Günü olarak ilan edilmesi kararlaştırıldı.
(…)
Bu konuda Türkiye’deki kurumların da bilgilendirilip oybirliği sağlanmaya çalışılışılması kararlaştırıdı. Dersim Soykırımı’nı Anma Günü ortak çalışmayla hazırlanacak merkezi bir toplantıda ilan edilecek.
(…)“
- 05.2002 tarihinde Köln’de toplanan Avrupa Dersim Dayanışma Kurulu (ADDK) merkezi Köln’de bulunacak bir „Arşiv ve Dokumentation Zentrum“un kurulmasına karar verir.
- “Dersim 38 Girişimi 2005 yılı başlarında Dersim Soykırımı’nı dünyaya tanıtmak ve tanınmasını sağlamak amacıyla oluşturulur. Girişimi başlatan “Dersim 38’den Dolayı TC Devletinden Davacıyız!” başlıklı imza kampanyası başlatılır (29 Mart 2005).
Bu kampanya Girişime ait Dersim 38 Forumu’nda yaklaşık üç yıl boyunca (Kasım/Aralık 2005-18/19 Ağustos 2008) yoğun bir aydınlatma çabası eşliğinde yürütülür. Girişimin etkinlikleri merkezi Berlin’de bulunan Dersim 38 Merkezi aracılığıyla aralıksız şekilde devam eder. Devamında kuruluşu Eylül 2007’de gerçekleşen Berlin Dersim 38 Merkezi lobi ağırlıklı bir faaliyet yürütür.
- Eylül 2008 tarihinde Dortmund’da yapılan toplantıyla “Dersim Sözlü Tarih Projesi” hayata geçirilir.
“Daha FDG kurulmadan başta Köln Dersim Cemaati olmak üzere bir çok cemaat arşivleme çalışmaları” yapar. FDG’nin kuruluşu aşamasına paralel olarak “Dersim 1937-38 Arşiv ve Dökümantasyon Merkezi”nin kurulması çalışmaları başlatılır.
13 Haziran 2009 tarihinde yapılan 4. Avrupa Dersim Kültür Festivali’nde ise “Zaman geçirmeden 1938’in tanıkları ile mülakatların yapılacağı ve kayıtların görsel ve yazılı olarak güvence altına alınacağı” duyurulur.
“1937-38 Dersim soykırımı hakkında yapılacak çalışmaların akademik kriterlere ve uluslararası standartlara uygun olması gerektiği” belirtilir.
“Dersim Tertelesi’ni dünyaya anlatma, bu soykırımın Türkiye’nin resmi olarak kabul etmesini sağlama gibi hukuki, siyasal çalışmaları yaparken (…) alanında uzman bilim adamlarının yanısıra, Dersim halkının kültürünü, inancını ve dilini iyi bilen Dersimliler”in yanısıra “Projenin Akademik Danışma Kurulu’nu oluşturan dünyaca tanınmış uzman kişiler” ile de bu çalışmanın “akademik kriterler çerçevesinde yürütülmesinin” sağlanacağı belirtilir.
“Dersim 1937-38 Sözlü Tarih Projesi” adına “2009 yılından bu yana dünyanın dört bir yanında tanıklarla uluslararası standartlarda, 7 farklı ülke ve 43 ayrı şehirde 360 civarında tanık ile mülakatlar” yapılır.
“FDG, 1937-38 Davası’nın bütün Dersim’in davası olduğunu, dolayısıyla bu projenin bütün Dersim halkına ait olduğunu vurgulayarak geniş katılım ve sahiplenme çağrısında” bulunur.
- Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu (FDG) ile Tunceli Dernekleri Federasyonu (TUDEF) 14 Kasım 2008 tarihinde “70 yıldır kapanmayan yara / Seyitlerimizin mezarları nerede?”imza kampanyasını başlatırlar.
Dersim Seyitleri’nin mezarlarının yerinin bulunması, emanetlerin yakınlarına teslim edilmesi istemi ile 30.10.2006 tarihinde Seyit Rıza’nın kızı Leyla Ağlar ve torunu Rüstem Polat’ın avukatları Hüseyin Aygün aracılığı ile dava açılır.
Toplanacak imzalar ile “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayip Erdoğan ve TBMM’ye giderek Seyitlerimiz’in mezarlarının kutsal Dersim topraklarına taşınmasını, emanetlerinin aile yakınlarına teslim edilmesini talep edeceğiz” denilir.
- Demokratik Alevi Federasyonu, “1937-38 yılları arasında on binlerce insanın yaşamını yitirdiği katliamın ‘soykırım’olarak tanınması için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) başvuruya hazırlanır ve 24 Kasım 2010’da Almanya’nın Berlin Eyalet Parlamentosu’nda ‘Dersim Katliam Konferansı’ düzenler; mücadelesini internet üzerinden sürdürür. “Türkiye’nin soykırım için özür dilemesi, mağdurların maddi ve manevi zararlarının tazmin edilmesi ve dil ve inancın serbestçe yaşanması için yasal düzenlemelerin yapılması” amacıyla “UCM’nin Roma Statüsü’nün 5. ve 6. maddelerinde yer alan ‘kültürel soykırım’ kapsamında başvuru yapacakları belirtilir.
- Avrupa Parlamentosu’nda 26 Mayıs (2011) günü “Dersim 38 gerçeği ile tarih, siyaset ve hukuk üçgeninde yüzleşme” başlığı altında 4. Dersim Konferansı düzenlenir. Avrupa Parlamentosu Sol Grup, Demokratik Aleviler Federasyonu, Dersim’i Yeniden İnşa Cemiyeti ve Kurmeşliler Derneği’nin ev sahipliğinde gerçekleşen konferansın sonuç bildirgesi yayınlanır.
(…)
“Avrupa Birliğine: Türkiye’nin AB ne üyelik sürecinde tarihiyle yüzleşmesi için Hakikatleri araştırma ve Adaleti sağlama komisyonunun oluşumunun bir şarta dönüştürülmesi. Bunun için Avrupa Parlamentosunun daha aktif çaba göstermesini” talep eder.
- DEDEF, Dersim Soykırımı’nın 77 yıldönümünde (04.05.2014) Galatasaray Lisesi önünde ‘38 Katliamını lanetleyerek taleplerini şöyle dile getirir:
“Devletin idari ve siyasi uygulamalarıyla topraklarımız ve insanlarımız üzerinde dramatik mağduriyetlerin devam etmemesi, sosyal, psikolojik, kültürel ve ekonomik travmaların ortadan kaldırılması için yüzleşme yapılarak Dersim isminin tekrar ilimize verilmesini; 1934-38-94 tarihlerinde uygulanan zorunlu iskanla birlikte topraklarından koparılan tüm insanların mülkiyet hakkının tekrar iade edilmesini; evlatlık verilen insanlarımızın isimlerinin açıklanmasını; Seyid Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanmasını; baraj ve imar uygulamalarının sona erdirilmesini ve Dersimlilerin kendilerini kimliksel ve kültürel olarak özgürce ifade etmesi önündeki tüm engellerin kaldırılmasını istiyoruz.”
- “38’in tanıkları maalesef aramızdan ayrıldılar. Ama bu Dersim Tertelesinin unutulacağı anlamına gelmez. Biz tanıkların tanıklarıyız ve onların sesini sizlere taşıyoruz” ifadesiyle „Dersim Soykınımının Almanya Meclisinde görüşülmesi için #AnerkennungfürDersim“ adıyla 2017 yılı itibariyle imza kampanyası başlatılır.
Yaşanan felaketin dünya kamuoyuna duyurulması, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihiyle yüzleşmesi ve gereğini yapması, taraflar arasında nihai ve kalıcı bir barışın sağlanması, insanlık tarihinde bu türden yüzkarası soykırımların tekrar etmemesi için beraberce hareket edilmelidir.
Kişisel itibar ve ‘ben’ olgusunu bayraklaştırma, en iyimser bir anlatımla önlerde tutma tavır ve alışkanlıklarının bir kültür düzleminde katılaşması, memleketin ilerici aydınları gibi, Dersimli’nin de kolektif aidiyetini bozmuştur. Öyle bir çoraklaştırılmıştır ki, o da Dr. Claude Brunet’in 1868’de ‘var olan her şey benim ve benden başka her şey sadece benim tasarımımdır’ dediğine benzer bir noktaya gelinmiş durumdadır maalesef.
O halde, Dersim’e sahip çıkmak ve onu yaşatmak isteyen her Dersimli, devletin tarih katline karşı, mekanlarımızı, ziyaretlerimizi yok etme saldırılarına karşı, her türlü kişisel hesap ve kaygıdan sözde değil, gerçekten uzak durarak, kendi içinde yaşadığı postmodern yabancılaşmanın farkında olarak birbirleriyle ilişkilerini yeni bir formda düzenlemeli, organize olmalı ve mücadele etmelidir.
Dersim Meclisi fikrinin bu ortaklaşmacı anlayıştan hareketle önem kazanması veya bu manada değerlendirilmesi önemlidir. Kazanımların, kişisel çabaların ortak bir kanalda bir araya getirmenin yaratacağı enerjinin, heyecanın farkındalığını fark etmek ve bilince çıkarmak mutlaka sağlanmalıdır.
Dersim’e sahip çıkmaktan, Dersim’i yaşatmaktan da bunlar anlaşılmalıdır.
03.07.2017
Dersim Meclisi – Avrupa Yürütme Kurulu