Güney Kürdistan’da 25 Eylül 2017 tarihinde gerçekleştirilen “bağımsızlık referandumu” öncesinde ve hemen ardından ABD, batılı tüm emperyalist odaklar ve bölge gerici devletleri koro halinde ve ağız birliği ile Kürd halkının kendi kaderini yönetmeyi fiili olarak ilan etmesine karşı saldırya geçtiler.
Önce Bağdat hükükümeti, ardından İran ve Türkiye hükümetleri hava sahalarını ve tüm sınır kapılarını Güney Kürdistan’a kapatma kararını ilan ettiler.
Yine bu odakların tam desteği ve onayı ile 16 Ekim 2017 gecesi Irak ordusu ve Haşdi Şabi kuvvetleri, Peşmerge’nin 2015 yılında IŞİD’tan temizlediği Kerkük’ü işgal etti. Bağımsızlık referandumu öncesi ve sonrasındaki bu çok kapsamlı ve çok bileşenli saldırı; Kürd halkının sömürge boynduruğunu kırma, irade beyanına, kendi kendisini yönetme arzu ve isteğine karşı başlatılan ve devam eden bir saldırıdır. Irak, İran ve Türkiye nerede ise aynı argümanlarla demeçler veriyor, açıklamalar yapıyorlar. Üç devletin başında da bir Kürd belası var ve artık bunu dizginleyemiyorlar. Kürd halkı efendisiz yaşamak istiyor. Gelinen aşamada artık sömürgeci boyunduruğu taşımak istemiyor.
Güney Kürdistan yöneticilerinin çok güvendiği “mütefik ABD” haydutları da Kürd halkından bir şeylerin intikamını alıyor. Kürd halkının bağımsızlık istemi karşısında manevra alanı bulamayan Mesut Barzani, ABD’nin “referandumu ertele”me dayatmasına hayır demişti.
O günlerde; ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Güney Kürdistan Yönetimi’ne yazdığı mektupta; referandumun ertelenmesi karşılığında Irak’la bir yıllık müzakere ve Bağdat’la müzakereler başarısızlıkla sonuçlanırsa diye devam eden istemleri kabul edilmemişti. Ayrıca referandum öncesinde Kürdistan yönetiminin ABD’ye rağmen, Türkiye ve Rusya ile enerji anlaşmalarını imzalamış olması da bu intikam alma nedenleri arasındadır.
Onun için Irak ordusu ve Haşdi Şabi kuvvetleri Kerkük’ü işgal edince ABD Başkanı Donald Trump Irak hükümeti ve Kürt Özek Yönetimi arasındaki savaşta “taraf tutmadığını” açıklaması; Irak ordusuna yanındayım gizli mesajıyla yüklüydü. Bu aynı zamanda Kürtler’deki yaygın Amerikan hayranlığında da büyük bir hüsrana neden oluyordu.
Bu günlerde ABD Ortadoğu özel temsilcisi ve tam yetkili Brett McGurk yoğun bir diploması çalışması yürütüyor. Son günlerde şu açıklamayı yaptı; “ABD’nin bölge istikrarın sağlamak için yoğun çalışmalar yürüttüğünü ve tüm askeri operasyonların koordine edildiğini” söyledi. Bu sözler Kürd halkının irade beyanına yönelik saldırıların daha da yoğunlaşacağına işaret ediyor.
Ortadoğu’da halkların biribirini boğazlama kışkırtmaları ve mezhap savaşlarının tırmandırılaması işaretleri de daha belirgin görülmeye başladı. Suudi Arabistan ve Mısır uygun ortam kolama çalışmalarına başladı. Suudi Arabistan Körfez İşleri Bakanı Tamir el Sebhan, ABD özel temsilcisi Brett McGurk ile yoğun bir diploması yürütüyor. Bunlar, birlikkte “tüm askeri operasyonları koordine” çalışmaları yürütüyorlar.
Verili durum, Kürd halkının kendi kendini yönetme isteği ve bu doğrultudaki irade beyanı, emperyalist bir işgal hareketi ile karşı kaşıyadır. Bütün emperyalist odaklar ve Kürd sorunu olan bölge devletleri ittifak halinde Kürd halkının bağımsızlık özlemlerin karşı birleşmiş ve saldırıyorlar. Bu barbarlığı şiddetle protesto ediyoruz. Ve her zaman mazlum halkların kendilerini yönetme özlem ve isteklerinin yanında olduğumuzu ifade ediyoruz.
Ve yine öteden beri bir biçimde devam eden mezhep savaşlarının, yeniden boyutlandırılarak halkların birbirilerini boğazlama kışkırtmalarını lanetliyoruz.
Kerkük bir halklar bileşkesidir. Burada Kürt, Arap, Türkmen, Süryani, Ermeni ve Yahudi halkların bir arada kardeşce yaşamalarından yanayız. Kerkük’ün zenginlikleri bu halklar arasında adil bir biçimde paylaşılırsa, bu halkların refah düzeylerinin yükseleceğini ve huzur içinde yaşayacaklarına inanıyoruz.
Kürd halkının bağımsızlık yönündeki irade beyanına karşı başlatılan savaşa hayır.
Ortadoğuda mezhep savaşlarının boyutlandırılarak halkların büyük felaketlere sürüklenmesi kumpaslarına hayır diyoruz.
19.10.2017
Dersim Meclis-Avrupa