Haydar Çavuş dostumuzun Dersim Meclisi konulu yazısıyla, Ortak Akıl tartışmasının tekrar gündeme gelmesi isabetli olmuştur.
Yazının genel anlamda olumluluğu bir yana, ilginç olanı, A.Haydar dostumuzun, var olan Dersim Meclisi çalışmalarına hiç değinmemesi, yokmuş gibi davranması. Acaba neden? Bir çok açıdan sonuçlar çıkarmak mümkün. Bu ayrı bir konu. Biz gelelim iki yıllık Dersim Meclisi çalışmaları sürecinde çok kullanılan ve fakat üzerinde yoğunlaşılmayan, yeterince irdelenip özü doldurulmayan „Ortak Akıl“ söylemimize.
Bir çok dostumuz bu haliyle, her söze başlamada „tüm farklı ideolojik, politik fikirlerle, Dersim Sevdasıyla yanyana durup ortak bir akıl oluşturma“ya vurgu yapmayı özellikle tercih etti ve ediyor…
Peki nedir bu Ortak Akıldan anladığımız?
Birincisi; „farklı ideolojik, politik fikirlerle yanyana“ duruşun adı Ortak Akıl olmaz.
Olsa olsa, günümüzde örnekleri çok yaşanan ortak cephe, blok, pratik harekette birlik, platform vb. politik aksiyonlar olur. Yani yanyana olma ayrı, kaynaşmak ise tamamen ayrı bir şey. Bizim önemsediğimiz ve özümsediğimiz, ortak aklın ilk hali- çekirdek halidir ki burda kaynaşma hali mevcuttur. Bu çok önemlidir…
İkincisi; Dersim’in Kırmanciya Belekê, zerrêweşiye otantik (özgün) kültürünün, farklı dil ve itikatlarla hoşgörü ve bağdaştırıcı sosyal yaşam zemininin günümüzdeki yüksek boyutta zehirlenmiş halini hesaba katmadan; hatta bu zehirlenmede bilerek ya da bilmeyerek, kah direkt, kah dolaylı olarak payı olan ideolojilerle „birlikte yanyana“ „ortak akıl“ oluşturma düşüncesi aklın ortaklığını anlamamaktır.
Canlı örneklerini yaşadık, yaşıyoruz. Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu ile „ortak- yanyana“ çalışma denemesinin sonucunu hepimiz biliyoruz. Girmeleriyle bir kaç derneği peşine takıp çıkmaları ve altarnatif federasyon örgütlemeleri çok kısa bir zaman sürecinde oldu bitti…
„Arêyê Kay“ Tiyatro Grubu mensubu Yılmazcan Şare yazmıştı. Biliyorsunuzdur. İzmir ve Bursa Dersim Dernekleri, bahane üreterek, erteleyerek, oyalayarak Kırmanc/Zaza dilinde yiyatro oyunlarının Dersim halkına ulaşmasına engel olunmaktadır“ diye feryat ediyor… Ercan Gür dostum, „Eskişehir Dersim Derneğini de bunlara ekleyebilirsiniz“ demişti… Hepimiz diğer büyük şehirlerdeki Dersim Tabelası altındaki derneklerin halinin aynı olduğunu biliyoruz. Yılmazcan Şare dostumuzun dediği gibi, piknik ve alkollü geceler, anadilde tiyatroya tercih ediliyor maalesef… Örnekler çoğaltılabilir.
Birisi kalkıp izah etsin lütfen. Dağlardan- şehirlerden- namlunun ucundan hedeflenmiş, kendince bir devrim ideolojisi aklıyla nasıl bir „ortak akıl“ oluşturacağız? Dersimde uygulanan şiddet, tehdit, cinayetlerle yaratılmak istenen korku imparatorluğu amaçlayanlarla, „Dersim Kürdistandır, Kürdistan Dersimdir“, „Munzur Dicleye Akacaktır“ vb. siyasi dayatma ve asimile karekterli ters akıl örnekleriyle nasıl bir ortak akıl oluşturacağız?
Acı sonuçlarıyla, cevabı belli olan bu soruları çoğaltmak mümkün. Dersim Meclisi çalımalarına katılan tüm canlarımızın bu sorulara ortak bir cevabı olduğuna ben eminim. Sorun, bu gerçeklerin açıkca konuşuluyor olmamasında.
Zehirlenmiş kültür, şiddet sarmalına esir düşmüş bir sosyal yaşam ve çarpıtılmış bir tarihle karşı karşıyayız. Bu üç temel olguyla yok edilen Zerrêweşiyê, Kırmanciya Belekê ve haştiye aklında bir ortaklık hareket noktamız olmalı. Bu çekirdek ortak akıldan ne anlaşılması gerektiği, zaten çalışma prensiplerimiz, ilke ve amaçlarımız belgelerijnde mevcuttur. Hedef, bu çekirdek otak aklı Dersim Toplumu’na mal etmek olmalıdır. Bunun nasıl mümkün olduğunu hepimiz geçmiş tecrübelerimizle biliyor olmalıyız. Örgütlenmek… Pratik projeler, dernekler, sosyal aktiviteler vb. kurumsal çalışmalarımızla örgütsel ağımızı oluşturmalıyız. Hedeflediğimiz Dersim Kongresi’nin yolu da burdan geçmiyor mu? Dersim Toplumu’nu kapsayıcı ortak akıl bu sürece paralel olarak gelişecektir.
Bu amaçlı pratik çalışma ağımızla bağımsız, temiz, bağdaştırıcı, çağdaş ve barışçı Dersim siyaseti kendini alanda gösterince, bazı örgütlerin gölgesi altındaki Dersim derneklerinin kayıtlı üye kitlesinin tavrı değişecektir. Yönetici kademesi ya da örgütsel üst akıl tarafından şartlandırılmış bize şaşı bakan, küçümseyen ve hatta karalayan kör siyaseti ancak böyle tersine çevirip olumlayabiliriz.
Sonuç olarak; Hüseyin Tekin dostumuzun bu konudak değerli düşüncelerine katılıyorum. Fakat bence sorun, ortak akıl tanımının erken dillendirilmesinde değil. Sorun, bu tanımın özünün yanlış algılanmasında ve içinin yanlış doldurulmasında. Avrupa ayağının oluşturulduğu Dersim Meclisi çalışmalarımızın ilkeleri, amaçları ve prensipleri kendi içinde bir ortrak akıl çekirdeği taşımaktadır. Bu, zehirlenmiş Kırmanciya Belekê, haştiyê ve zerreweşiyê kültürünü temiz, otantik (özgün) haliyle yeniden kazanma aklıdır. Şiddet sarmalında yok edilen sosyal yaşamı yeniden inşa, doğasını, dilini ve itikatını koruma, kurtarma aklıdır. Henüz çekirdek halinde bulunan bu ortak akıl, bu zeminde Dersim Toplumu’na mal olmuş bir karekteri süreç içerisinde kazanacaktır. Yani demem o ki arkadaşlar, çekirdek haliyle de bunun adı ortak akıldır.
Dersim Meclis Girişimi de, Dersim Meclisi- Avrupa da bu ortak akılla oluştu. Bu oluşumu büyütmek Dersim Toplumu’na mal etmek konusunda ortak inanca ve kudrete sahipsek problem yok…
14 Nisan 2017