Düzgün Baba Mekanı ve dikilen/sökülen(!) Hasret Gültekin anıtı tartışmaları üzerine
Dersim kültür coğrafyasında yaşanan Raa Haq/ Alevi-Kızılbaş İnancı, ocak sistemi üzerine kurulu talip-pir-mürşid, mısayıp, kirva kurumsallıkları üzerinden yürüyen bir sosyal sistem olarak bugüne kadar gelmiştir. Kemerê Duzgıni (Duzgı Bava) gibi kutsal mekanlarda yürütülen inanç ve ibadet, tarih boyunca bu sosyal dokunun hukuk sistemine göre yürütülmüş, düğünü, cenazesi, kavgası, barışı aklınıza gelebilecek her sosyal eylemi böylesi bir hukuk sistemi çerçevesinde yaşanmıştır.
İslamcılığın ve Türkçülüğün saldırıları altında, katliamlar, savaşlar arasında ayakta kalmaya çalışan Dersim, son yüzyılda büyük tahribatlara uğramış,´38 öncesi başlayan çözülme ´80 sonrası ivmelenerek sürmüştür. Günümüz de ise artık bu sistemin, yani Kırmanciye sosyal isteminin ekseni önemli ölçüde çözülmüş, Ocakların ve diğer yol taşıyıcılarının yaptırım gücü önemli ölçüde yitirilmiştir. İnanç mekanları zamanla Raa Haq mana dünyasının dışındaki politik güçlerin toplum üzerinde etki sağlama mücadelesinin ve şahsi çıkar peşinde koşan çevrelerin rant ve prestij elde etme alanları haline getirilmiştir. Raa Haq inanç sistemine dayalı hukukun en güçlü ayağı olan rızalık mercii de el değiştimiş, ocakların yerini ideolojik-politik yapılanmalar, siyasi partiler ve bunların etki çemberi içindeki dernekler, iş adamları vb. almıştır. “Rızalık” artık bu çevrelerden sorulur ve alınır hale gelmiştir.
Sivas Katliamı şehitlerini temsilen Duzgı Bava Mekanı´ında dikilmek istenen Hasret Gültekin anıtı olayının da bu bağlamda ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. Son günlerdeki talihsiz gelişmeler ve bunları takip eden tartışmalar, inanç mekanlarını idaere ettiğini iddia edenlerin Raa Haq İanç bütünselliğinin manasıyla aralarındaki mesafenin ne ölçüde açıldığını da su yüzüne çıkarmıştır. Karar vericiler (Cem Evi yönetimi ve anıt projesinin sahipleri) Kemerê Duzgı gibi mekanların Dersimlilerin ve diğer Alevilerin manevi dünyasındaki önemini idrak edememiş, bu kutsal mekanın inanç bütünselliğı içindeki doğallığına aykırı atılan her adımın er ya da geç geri tepeceğini, insanların yüreğinde nasıl bir yara açabileceğini idrak edmemiştir. Projeye onay vermesiyle Düzgün Baba Cem Evi Dernek Yönetimi yanlış bir karar almıştır. Projenin hayata geçirilmesi sürecindeki tutumu verdiği kararla uyumluluk arzetmektedir. “Haberimiz yoktu, bizden önceki yönetim tasarrufuydu” gibi açıklamalar gelişmelerin seyri takip edildiğinde inandırıcı gelmiyor. Kaldi ki, yeni yönetim aynı kurumun yönetimini devralıyor ve kurumsal devamlılığın sağlanmasından da sorumludur.
Cem Evi yönetimi daha sonra kararının arkasında duramamış, hangi sebepten olursa olsun, anıtı kaldırmıştır. Anıtın apar topar kaldırılması hem Hasret Gültekin’in yakınlarını ve Hasret Gültekin de dahil Sivas’ta devletin örgütleyip harekete geçirdiği yobazlığın ateşinde yanan diğer canlarımızın acısını yüreğinde hisseden her Aleviyi rencide etmiştir, üzmüştür. Bu üzüntüyü heykel projesini onaylayan ve onaylamayan her Alevi yüreğinde hissetmiştir. Düzgün Baba Cem Evi Derneği yönetiminin, Alevilere ve dostlarına bu üzüntüyü ve acıyı reva görme hakkı yoktur. Onları, hepimizin ortak değeri ve yürek yarası olan Hasret Gültekin canın heykelinin diklimesi mi, sökülmesi mi doğru gibi absürd bir tartışmayla yüz yüze getirmiş olmasının vebalini taşıdığını unutmamalıdır. İnanç mekanları olması gereken cem evlerinin sıradan bir dernek gibi yönetilmesini ve bunun da “toplumun iradesi” olarak yansıtılmasını kabullenmek mümkün değildir.Hatalarını örtbas etme telaşı içinde Cem Evi Derneği yöneticilerinin, kamuoyuna açıklamasından dolayı Yeter Gültekin’i, Dersim’li iş insanı Sinan Samat’ı ve eşini, tutumlarındaki çelişkiyi dile getiren başkalarını suçlamaları doğru değildir.
Gelişmelerin seyri içinde bir çok Alevi kurumunun ve kurum yöneticisinin yaptıği açıklamalar sorunun çözümüne değil, çözümsüzlüğüne katkı sunmuştur. Yaptıkları hatanın ağırlığına rağmen Düzgün Baba Cem Evi’nin yöneticilerini ve aynı doğrultuda hareket eden herkesi Madımak yangını canileriyle ve Zini Gediğı Anıtı’nı tahrip edenlerle eş anlamlı tutmanın anlaşılır bir tarafı yoktur. Böylesi tutumlar, Alevileri ve demokrasi güçlerini biribirine düşürmek için fırsat kollayan, provokasyon peşinde olan malum güçlerin ekmeğine yağ sürmekten başka bir fonksiyon göremez.
Alevileri temsil ettiğini söyleyen kişiler ve kurum temsilcileri ve diğer Yol ileri gelenleri inanç mekanları meselelerini, modernist ve pozitivist bakış açısından uzak, Yol’un bütünsellik manası içinde ele alıp çözüm arayışına girmeliler. Politik partiler ve örgütler, Raa Haq Alevi inanç meseleleriyle ilgili olmayan sivil toplum kurumları ve şahsiyetler Kemerê Duzgıni/Düzgün Bava gibi ziyaret mekanalarını dizayn etmeye calışmaktan vazgeçmeliler. Alevi İnancı`nı ilgilendiren konular, bu inancı kendi içinde nacizane yaşayan yol ehillerine bırakılmalıdır.
Dersim Meclisi Kongresi | 22 Temmuz 2020