“Ortak akıl” lafı soyut bir kavram olarak kaldığı sürece, üzerine tartışmaya oturmak pek akıllı bir uğraş gibi gelmiyor bana. Bu kavram ekseninde kaleme alınan makalelerden ve iştirak ettiğim toplantılardan duyduklarımdan hareketle “ortak akıl” lafının aşağıdaki manalarda kullanılmış olabileceği sonucunu çıkarabilirim:
a) Dersimlilerin, aralarındaki politik, ideolojik vb. farklılıkları bir yana bırakarak, yan yana durmaları, kendi çaresizliklerine ve toplum olarak karşı karşıya bulunulan devasa tehlikelere birlikte meydan okuma ihtiyacını ve arzusunu dile getirmek.
b) Meclis ya da Kongre oluşum sürecinin sonunda herkesin benimseyeceği, kadim Dersim toplumunun değer yargıların ifade eden bir politik-ideolojik “Dersim Fikriyatı” programı umudu dile getirmek.
c) Dersim toplumunun ekseriyetine ve Meclis/Kongre faaliyetine katılanlara kendi temsil ettiği düşünce yapısını empoze etme beklentisini ifade etmek. Bunu, kendi “Dersim Fikriyatı” tahlilini “ortak akıl” olarak kabul ettirme gayreti içinde olmak olarak da okuyabiliriz.
Mıslet, daha doğrusu Dersim Kongresi, Dersim’de varlığını sürdüren sosyal-katmanların/grupların, sınıfların ve diasporadaki Dersim orijinli toplumun en üst siyasi temsil organı olmaya aday olarak sahneye çıkmayı hedeflemelidir. Önümüzdeki süreçte koordineli tartışmalar sonucu ete kemiğe bürünmüş, Dersim toplumunun desteğini almış bir Dersim Kongresi Sözleşmesi bu organın anayasası fonksiyonunu oynayacak. Dersim Kongresi Sözleşmesini kabul eden, Kongre kararları zemininde toplumun nezdinde temsil gücüne erişmiş her siyasi-ideolojik oluşum (parti, grup, meslek örgütü, başka sivil toplum örgütü vb.) Kongre’nin, ya da Meclis’in bileşeni olacaktır.
Dolayısıyla, eğer somut tarif edilebilecek bir “ortak akıl”dan bahsedeceksek, bu, birlikte yürütmeye karar verdiğimiz çalışmamızın her aşamasında vardığımız ortak konsensus seviyesi ile birlikte Dersim Kongresi Sözleşmesi (Dersim Kongresi Anayasası da diyebiliriz) olmalıdır.
17.04.2017