“Haftalardır Meclis girişiminin niteliği üzerine bir fikir alışverişi sürüyor. Önemlidir ve saygındır. Bu değerli ve önemli olan fikir alışverişi, nitelikli bir ortak akıl oluşturmaya doğru umut verici bir şekilde ilerlerken, niceliksel en ufak bir hata tüm süreci sekteye uğratabilir, öteleyebilir.
Meclisin niteliği hepimize bağlı iken, niceliği bugün, bu girişimde sorumluluk almış, faaliyetlerini yürüten insanlarda ve özellikle de yürütmesindedir.
Meclis girişiminin bu gün attığı, atacağı adımlar bizlerin tasarrufunda değildir. Karar mercileri değiliz. Ancak yürütme, bugün atılan, atılacak adımları belirleyen tek organdır. Gözlerini, yüzlerini, gönüllerini, ellerini meclise dönmüş insanlara karşı olan sorumluluklarını iyi değerlendirmeliler ve kılı kırk yarmadan adım atmamalıdırlar.
Bu güne kadar yürütülen fikir alışverişlerinde önemli mesafeler kat edildi. Birçok ilke netleşmeye başladı. Bunlardan biri de oluşacak meclisin, diğer kurumlara karşı olan tutumlarıdır.
Kurumlar arası kavgalara, kurumların iç sorunlarına taraf olmamak, meclisi bu tür çekişmelere göre konumlandırmamak, gördüğüm kadarı ile netleşmeye başlayan ilkelerimizden biridir. Güçlü bir talep olmadığı sürece, bu talep o kurumun çoğunluğu ve ya kurumun ilgilendirdiği kitlenin çoğunluğu tarafından gelmediği sürece, iç işlerine karışmak veya içişlerindeki sorunlara göre meclisi konumlandırmak ne akıllıcadır, ne meclisin sorumluluğundadır ne de meclisin haddinedir.
NOT:
Katılmamız gereken ancak, taraf olmamak adına katılmayacağımız etkinliklere katılmamamız, o etkinliği protesto ettiğimiz anlamına gelecektir. Katılmak taraf olmak ise, katılmamak da aynı ölçüde taraf olmak demektir.
_Zülfikâr Akar_