Farklılıklarımız zenginliğimizdir…
Dersim Meclisi, farklı fikirlere sahip, yaşamlarının bugüne kadarki kesitinde değişik tecrübeler edinmiş Dersimlilerden oluşan gönüllü bir yapılanmadır. Bu yapılanmada biraraya gelmiş olmaları, bu kişilerin her konuda hem fikir oldukları, dünya görüşlerinden feragat ettikleri anlamına gelmez. Meclis ve Kongre çalışması, Dersim toplumunun karşı karşıya bulunduğu sorunlara cevap olabilme gayretinin bugünkü somut bir adımıdır. Bu çalışmaya yön veren proğramsal ve güncel sorunlara ilişkin düşünceler, bu çalışmaya katılanların oluşturdukları ortak müştereklerdir. Bunlar, daha önce Dersim Meclisi adına kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bunun dışında, kişinin konumu ve Dersim Meclisi ile ilişkisi ne olursa olsun, özellikle sosyal medya üzerinden yapılan açıklamalar veya yazılıp çizilenler bireylerin kendisini bağlar. Meclis çalışmasına katılmak da, bir süre sonra bu çalışmadan ayrılmak da tamamen bu çalışmaya katılan bireylerin tasarrufundadır.
Meclis yapısı içinde yer alsın ya da almasın her Dersimli, Dersim coğrafyasına ve toplumuna karşı vicdani bir sorumluluk hissetmek durumundadır. Her birey, kendisi dışındaki Dersimli kurumların ve bireylerin toplumsal çabalarını; bunlar arasındaki çelişkileri bu sorumluluk ölçüsünde değerlendirmeli ve buna göre tavır belirlemelidir. Dersim Meclisi ve Dersim Kongresi çalışmasını yürütenler, ayaklarımızın altındaki toprağın ateşe verildiği bir ortamda, farklı düşünce ve yaşam tarzına sahip Dersimlilerin en geniş eylemsel ve örgütsel birliğini sağlamayı amaç edinmişlerdir. „Zwingenberg Bildirgesi “, „Dersim Kongresi Sözleşme Taslağı“, „Dersim Meclisi’nin Dersimli Birey, Kurum, Kuruluş ve Örgütlerle İlişkisi Nedir, Nasıl Olmalı?“ gibi belgeler ve güncel toplumsal ve politik gelişmelerle ilgili yayımlanan bir çok açıklama bu birliğin düşünsel zeminini oluşturmakta, birlik seviyesini yansıtmaktadır. Bu birlik seviyesinin, bu çalışmada yer almayı kabul etmiş her bireyin önceliklerine cevap verememesi eşyanın tabiatı gereğidir. Sabah akşam sosyal medyada „Dersim Fikriyatı’nın“ ipotek sahibi rolünde kendisini övmek, ya da övdürmekle meşgul bazı Dersimlilerin bu gerçeği fırsat bilip, güç bela oluşturulmaya çalışılan birlik platformlarına saldırma hakkını kendilerinde görmeleri anlaşılır gibi değildir. Ne hikmetse bu arkadaşlar, Dersimlilerin kendi aralarındaki farklılıkları bir tarafa bırakıp birlikte birşeyler yapmaya niyetlendikleri zamanda sahneye çıkıyorlar, kendilerini ve kişisel önceliklerini dayatıp her iyi niyetli çabayı daha filiz vermeden sabote ediyorlar. Dersim Meclisi ve Dersim Kongresi somutunda yaptıkları da bundan farklı bir şey değildir. Meclis çalışanlarının, kudreti kendinden menkul dünyalarında kopardıkları fırtınalara karşı sessiz kalmalarını da „üstün akılları“yla uğraşılamayacağının kanıtı olarak sunmaya çalışıyorlar. Eyvallah. Biz, bunun takdirini kamuoyuna ve Dersim toplumunun vicdanına bırakıyorz. Dedikodunun, iftiranın, küfürün, ahlak dışı cinsiyetçi saldırıların ve toplumu zehirleyip birbirine düşüren düşmanca bir dilin hakim olduğu bu sahneyi gönüllü olarak bu şahıslara bırakıyoruz. Umarız hakettikleri sonuçları elde ederler.
Biz, öncelikli olarak, Dersim’in ekolojik yapısıyla birlikte nasıl korunacağı, yerleşim ve yaşam alanı olarak nasıl yeniden inşaa edileceği, Dersimlinin “toprağıyla buluşması ve kendisiyle yüzleşmesi”nin nasıl sağlanabileceği, bu sefer ki kopuşun/terkedişin geri dönüşünün ne tür projelerle mümkün olacağı gibi sorulara cevap olmakla meşgulüz. Şu anda Meclis ve Kongre çalışması dışında kalanlar da dahil, her Dersimli aydın bu sorulara cevap aramalıdır ve özgünlüğünü koruyarak bu çalışmaya katılmalıdır. Tarihi toplumsal hafızası sıfırlanmış, diline, inancına, kültürel değerlerine yabancılaştırılmış ve sosyo-demografik yapısı değiştirilmiş bir coğrafya durumuna getirilmiş bir Dersim, „Doğunun Paris’i“ olsa bile Dersimliye ne faydası olacak?
Mevcut olanın sınırlarını aşmak bir zorunluluktur!
Mıslet/Meclis oluşturma ve Kongre toplama çalışmaları Dersimliler için bir ilktir. Mevcut durumda kullanabileceğimiz dolaysız tarihi ve toplumsal bir tecrübemiz yoktur. Elbetteki başka toplumların benzeri tecrübelerine başvurulabilir. Fakat bu yapılırken, hem tecrübelerine baş vurulan toplumların, hem de kendi toplumumuzun özgün, tarihsel ve toplumsal dinamikleri hiç bir zaman gözardı edilmemelidir. Bir nevi el yordamıyla yol alıyoruz. Dinliyoruz, fikir beyan ediyoruz, tartışıyoruz; bazen birbirimizi de kırıyoruz. Fakat birey olarak kendimize dönebiliyor ve özümüzü dara çekebiliyoruz. Ancak bu şekilde her CANımızı kapsayabilecek ortak iradeyi bulabiliyoruz. Gelişmenin ancak çelişkilerle cebelleşme yoluyla olabileceğinin farkındayız. Dersim’in ve Dersimli toplumun içinde bulunduğu sosyal, ekonomik ve siyasal durumun, yani mevcut şartların her yönüyle aleyhimize olduğunun farkındayız. Ve yine mevcut olanın sınırlarını aşma cüretini gösteremeden, mevcut olanı dönüştürmek ve onun ilerisinde bir gelişme sağlamanın mümkün olmadığının da bilincindeyiz. Dersim Meclisi ve Dersim Kongresi çalışmaları, senaryosu önceden yazılmış; defalarca provası yapılmış bir sahne oyunu değildir. Dolayısıyla bu çalışmanın inişli çıkışlı olması, arzu edilmeyen adımların atılması, yanlışların yapılması gayet anlaşılır bir durumdur. Bu gerçek, sabahtan akşama kadar kendisini övmekle meşgul olan dostlarımızın, bir kaç meclis çalışanının muhtemel hatalarını da kullanarak, meclise ve kongre çalışmalarına karşı saldırı üzerine saldırı düzenlemelerinin sebebi olabilir mi? Haydi diyelim Dersim Meclisi sabote edildi ve Dersim Kongresi de engellendi. Bu arkadaşların eline ne geçecek?
Dersim Meclisi’inin Dersimlileri birarada tutabilme becerisini gösterebilmesi bu Dersimli „aydın“ları neden bu kadar rahatsız ediyor?
Her Dersimli Meclis ve Kongre çalışmasının öznesidir!
Bu çalışmadaki hiçbir bireyin kapasitesi ve tecrübesi yalnız başına bu kongre sürecine cevap olamayacaktır. Bunun için, irili ufaklı her katkının tarihsel önemi vardır. Hiçbirimizin Meclis ve Kongre çalışmasına en ufak bir katkı sunma arzusunu bile küçümseme, dikkate almama lüksü ve hakkı yoktur. Farklı politik yapılar ve geleneklerden gelip bu çalışmaya katılan Dersimliler, tarihlerinde ilk DERSİM KONGRESİ‘ni toplama iddiasındalar. İlk defa kendileri olarak bunu yapmaya çalışıyorlar. Herhangi bir parti adına değil, kendisi olmayan başka herhangi bir toplum adına değil, ilk defa DERSİM’İ VE DERSİMLİLERİ ÖNCELEYEN bir kongre amaçlanmaktadır. Dersimliler 37-38 Tertele’sinden sonra ilk defa kendileri için kapsamlı bir güç olarak ortaya çıkma cüretini gösteriyorlar. Böylesi hassas bir dönemde, bireysel ihtiraslar, megalomanik, narsist eğilimler, kişisel sürtüşmeler, politik ve bireysel hesaplar, sosyal-siyasal klik oluşturma girişimleri, bireyler ve toplumsal gruplar (aşiretler, inanç ve etnik gruplar, politik parti ve örgütler vb.) arasındaki çelişkileri kızıştırmak, bundan çıkar sağlama beklentisi içine girmek gibi tutumlar, kongre çalışmasının sabote edilmesi ve başarısızlığı için bulunmaz nimetlerdir. Umut ediyoruz ki, kongre çalışmasına katılmaya rıza göstermiş her birey, bütün önyargılarından arınmış, „sıradanlaşmış“ ve kelimenin tam anlamıyla derviş ruhunu kuşanmış bir vaziyette bu eşikten ayağını içeri atmış olsun. Dersimliler, bu süreçte ayrılıklarına değil, ortak noktalarına yoğunlaşmalıdır. Eleştiri kisvesi altında birbirlerini karalamaktan, linç etmekten vazgeçmeliler. Emin olun ki, dünya buna rağmen dönmeye devam edecektir…
Kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorundayız
Dersim Meclisi, yeni bir toplumsal „BİZ“ olma bilincini oluşturmayı öncelikli görevleri arasında görür. Toplumumuzdaki iç kavgaların, bireysel ve grupsal düşmanlıkların, birbirini çekememezliğin, her önüne gelenin, toplumumuzun özellikle inanç değerlerini kullanarak kendisine toplum lideri payesi biçmesini, bu toplumsal aidiyet bilinci eksikliğiyle de ilgisinin olduğunu düşünüyoruz. Soykırımdan geçirilmiş, kimliğinin her ögesi tarumar edilmiş yaralı bir toplumun bireyleriyiz. Hemen hemen eli kalem tutan her Dersimli, toplumumuzun travmalı yapısına dikkat çeker. Dolayısıyla hiçbirimiz, kendimizi bu yaralı sosyo-piskolojik durumun dışında konumlandıramayız. Dersimlilerin birbirleriyle ilişki süreci ve tarzı aynı zamanda bu yaralarını tedavi süreci ve tarzı olmak zorundadır. Çünkü, toplumsal ve bireysel travmanın tespiti, aynı zamanda travmanın tedavi yollarını da içermek zorundadır. Bu yapılamıyorsa travmanın depreşmesi ve sonraki kuşaklara aktarılması kaçınılmaz olur.
Maalesef, Dersimliler bugüne kadar travmalarının teşhisi ve tedavisi için hekimi hep dışarıda aradılar. Buna hiçbir zaman inanmadılar. Oysa hastalığın teşhisini koyacak, tedavisini yapacak hekimin de kendileri olmak zorunda olduklarını kabullenmeliler. Bu anlamda Dersim Meclisi ve Dersim Kongresi, toplum olarak travmamızı tedavi etmenin ve tarih sahnesine „BİZ“ olarak çıkmanın araçlarıdır.
Bir daha belirtmekte fayda var:
Dersim Meclisi, yatay örgütlenme biçimini kendisine eksen almış olduğundan, emir-komuta ile hareket eden bir yapılanma değil. Bu yapılanma içinde her birey kendi fikrini özgürce ifade edebilme hakkına sahiptir. Önemli olan uslup ve seviyedir.
Biz farklılıklarımıza rağmen biraradayız, bunu önemsiyoruz.
15.08.2018
Dersim Meclisi – Yürütme Kurulu