16 Nisan referandum seçimleri hile ve sahtelikleriyle tarihe geçecektir.
Referandum tarihte görülmemiş bir baskının ve tek taraflı propagandanın etkisinde yapıldı. Çökmüşlük had safhaya taşınarak kanunun hükmüne rağmen mühürsüz oylar geçerli sayıldı. OHAL düzeni ile yürütülen anayasasızlık, 16 Nisan 2017 hileli referandumuyla hakim kılındı ve böylece Tek adam rejimi fiilen kurulmasallaştırıldı.
Seçim sürecinin başladığı andan itibaren RTE ve AKP-MHP odaklı çevrelerce yapılan siyasal söylemler Türkiye toplumunu derin kutuplaştırmalara götürmek ve ötekileştirmek yönünde işlevsel bir içerik kazandı. Yetmedi, zorba ve despotça söylem ve davranışlarla insanlara korku ve göz dağı verildi. Devletin tüm imkanları hükümetteki AKP için tek yanlı olarak seferber edildi.
Anayasa, toplumsal veya sosyal sözleşme görevini yerine getiren; bireylerin hak ve özgürlüklerini düzenleyen, bu anlamda kişi hak ve özgürlüklerine riayet eden yazılı metindir. Bu sözleşmenin veya anlaşmanın tarafları, toplum denilen bütünlüğü oluşturan tüm kesimlerdir. Dolayısıyla toplumun tüm siyasal, etnik ve dinsel farklılıklarını koruyan, gözetleyen hak ve özgürlükleri sonuna kadar savunan bir metin olma özelliğini içermek durumundadır.
Yeni anayasa teklifleri „toplumsal sözleşme“ özelliğine sahip değildir.
Toplumsal bir anlaşma metni olması gereken anayasa, maalesef bu özelliğinden uzaklaştırılarak keyfi bir şekilde tek adamın eline verildi. 21. yy da olan ve toplumu adeta esir alacak bu gelişme, ne insan haklarına, ne de uluslararası hukuk normlarına uygundur. Toplumu depolitize eden, onu söz hakkından alıkoyan, «iradeyi» tek kişiye verecek bir anayasa, sadece toplumsal iç huzuru bozar; kaos ve iç savaş ortamını yaratır. Bu korkunç ve kabul edilemez bir tuzaktır. Toplumsal kaosun yaratılmasına zemin olan referandum seçimleri iptal edilmelidir.
Yönetme, yasama ve yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran, iktidarı tek kişiye veren bu diktatörlüğün Türkiye toplumunun başına getireceği belalar görmezden gelinmemeli, toplumsal duyarlılık gösterilmeli ve geniş bir muhalefet cephesi yaratılmalıdır. Şu ya da bu nedenle kimsenin kayıtsız kalma lüksü olmamalı. Toplumsal muhalefetin örgütlenmesi, genişletilmesi ve yan yana durma becerisi geleceğimizi belirleyecektir. Yaşanan hukuksuz ve keyfi uygulamaların geleceğimizi yaşanmaz hale getireceği konusu bilince çıkarılmalıdır. Bu nedenle gerekli hassasiyetlerin gösterilmesi son derece önemlidir.
Görülen o ki, Türkiye toplumunda bu yönde ciddi ve önemli bir toplumsal duyarlılık mevcuttur. HAYIR Cephesi çok farklı çevrelerden insanları yan yana getirmiştir. Farklılıklarıyla bu biraraya geliş, parti ve grupları aşan özelliği ile yeni bir dönemin başlayacağının habercisidir.
Tüm gericileşme sürecine karşı yükselen bu sivil yurttaş hareketini selamlıyoruz.
Hukuktan ve demokrasiden yana her yurttaşın bu tepkiyi vermesi, kendi geleceğine yönelik tehditlerin farkında olması anlamlıdır. İstisnasız hayatın her alanında örgütlenerek uzun soluklu bir mücadeleyi göze alıp özgüvensiz kaygılardan arınmalı, bu potansiyeli kısır siyasi tartışmalara boğdurmadan sosyal örgütlenmelere odaklanmalı ve bu farkındalık duygusunun gelişip güçlenmesi önemsenmelidir.
16 Nisan seçimlerinin meşru olmadığını, toplumsal uzlaşmasının önünde ciddi bir engel teşkil edeceğini tekrar belirtmek istiyoruz. Aslında Hayır Cephesi’ndeki farklı grup, parti, kişi ve oluşumlara bakıldığında toplumun büyük bir bölümünün bu seçimlerdeki tavrı açığa çıkmıştır.
Toplumun bu kesimlerini görmezden gelerek, yapılacak anayasanın hükmü olmayacaktır.
25 Nisan 2017
Dersim Meclisi-Avrupa Yürütme Kurulu
13 Ocak 2017 tarihli resmi gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile Munzur Vadisi Milli Parkı’nda yapımı planlanan Konaktepe Barajı ve HES I-II için Bakanlar Kurulu tarafından acele kamulaştırma kararı çıkartılarak toplam 4 baraj ve 6 HES projesi yargı kararlarına rağmen uygulanmaya çalışılıyor.
Devletin Dersim’i “derin sulara” gömmek amacı ile Munzur Vadisi Milli Parkı’nda yapımına başlayacağı barajlar ve HES’lere karşı ortak ve etkili bir mücadele geliştirmek amacı ile Dersim-Merkez’de aralarında milletvekilleri, belediye başkanları, siyasi parti, sivil toplum ve meslek örgütlerinin de bulunduğu ellinin üzerinde kurum ve kişi; 15.02.2017 tarihinde biraraya gelerek “Munzur Özgür Aksın Meclisi”ni kurdu. Kurulan bu meclis 9 kişiden oluşan Yürütme Kurulu‘nu seçti.
Tunceli Ticaret ve Sanayi Odası (TTSO) Meclis Toplantı Salonu’nda yapılan basın toplantısında konuşan Yürütme Kurulu sözcüsü Yusuf Cengiz, meclisin kuruluşunu ve amacını şöyle ifade etti:
„Geçtiğimiz günlerde Dersim Merkezde Emek Örgütleri, Meslek Odaları, Kanaat ve İnanç önderleri, Çiftçiler, Su Mücadelesi verenler, Yaşam savunucuları, Ekoloji Hareketleri, Muhtarlar, Belediye Başkanları ve İl Genel Meclis üyeleri, Milletvekilleri ve Demokratik Kitle Örgütleri ile bir araya gelerek konuyu ülke ve dünya gündeme taşıma, yasal her türlü çalışmayı yapma ve hükümet yetkilileri ile görüşme dahil çalışma ve girişimlerde bulunma kararı aldık.
Baraj ve HES projelerinin bir an önce durdurulması konusunda siyasi nüans farkı gözetmeksizin bir arada durma, konuyu ülke ve dünya gündemine taşıma kararı aldık.
Amacımız 1961 yılından bu yana ilimizde gerçekleştirilen ve gerçekleştirilmeye çalışılan Baraj ve HES’lere karşı ilimizde yaşam ve hayatı savunmak ve coğrafyamızı baraj bataklığından kurtarmaktır.
(…)
Munzur Vadisi Milli Parkı sınırları içerisinde toplam 4 Baraj ve 6 HES projesine izin veren bakanlık kararının iptali amacıyla 19.12.2011 tarihinde dava açılmıştı.
Davanın temyiz sürecinde Danıştay 10. Dairesi 2014/247 E. sayılı dosyasında verdiği 06.11.2014 tarihli karar ile “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça projelerle ilgili onay ve izin verilemez” diyerek Çevre ve Orman Bakanlığı’nın Munzur Vadisi Milli Parkı’nda yapımı planlanan 4 Baraj ve 5 HES Projesi ile Mercan Reg. HES Projesine Milli Parklar Kanunu’nun 14. maddesi çerçevesinde verdiği izin kararının iptal edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Anılan tüm Danıştay kararlarına rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Danıştay kararlarını hiçe sayarak Munzur Vadisi Milli Parkı sınırlarında inşa edilmesi planlanan en büyük Baraj Projesi durumundaki Konaktepe Barajı ve Konaktepe HES I ile Konaktepe HES II Projesi’nin Nazım İmar Planı ile Uygulama İmar Planı’nı onaylamıştı.
İmar Planları’na karşı açılan dava hali hazırda İdare Mahkemesi’nde devam etmekte olup dava kapsamında Keşif ve Bilirkişi incelemesi yapılması ara kararı alınmıştır.
Hal böyleyken 13.01.2017 tarihli ve 29947 sayılı resmi Gazete’de yayımlanan 2016/9574 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Konaktepe Barajı ve HES I-II için Acele Kamulaştırma Kararı alınmıştır.
Belirtmek gerekir ki Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun ve Danıştay 10. Dairesi’nin Munzur kararları geçerliliklerini korumaktadır. Hal böyleyken Çevresel Etki Değerlendirmesi süreci işletilmeden ve bu kapsamda Projenin çevresel etkileri analiz edilmeden Acele Kamulaştırma Kararı alınması hukuka çok açık şekilde aykırıdır.
Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme hükümlerine göre Munzur Vadisi Milli Parkı Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alması gereken alanlardandır. Nitekim Munzur Üniversitesi Senatosu da Munzur Vadisi Milli Parkı’nın Dünya Kültür Mirası Listesi’ne önerilmesi / alınması için gerekli kriterleri taşıdığına dair bir rapor hazırlamıştır. Keza, Munzur Vadisi Milli Parkı 1. Derece Doğal Sit Alanı olarak tespit ve tescil edilmesi gereken bir alandır. Nitekim Elazığ Müze Müdürlüğü uzmanlarının anılan doğrultuda hazırlanmış raporu bulunmaktadır.
(…)
Kısaca Munzur Vadisi Milli Parkı flora ve fauna açısından eşsiz türlere sahip bir alan olup tabiat özellikleri ve güzellikleri ile de önemli bir sahadır.
Munzur Vadisi, bilim, muhafaza ve doğal güzellik açısından istisnai evrensel değeri olan oluşumları barındırdığı gibi tükenme tehdidi altındaki hayvan ve bitki türlerini de barındırmaktadır.
Munzur ve Pülümür Vadileri Türkiye ve Dünya ölçeğinde ekosistemler içermekte olup başta tarım, hayvancılık ve doğa sporları olmak üzere önemli bir potansiyele sahiptir. Bu değerler de yaşadığımız Dünyanın zenginliğidir.
Munzur, Alevilik bakımından da bir inanç ve ibadet merkezidir. Yöre mitolojisinde önemli yer bulan Munzur’un Efsanevi bir yanı da bulunmaktadır. Ayrıca iki Vadide onlarca inanç yeri (Hızır Gölü, Nişange, Ulu Ağaç v.d. ) mevcut olup sürekli ziyaret edilmekte ve adaklar adanmaktadır.
(…)
Dersimlilerin Türkiye’de ve dünyada örgütlü bulundukları her yerde doğanın tahribatına neden olacak her türlü uygulamaya karşı mücadele edeceklerini belirtmek isteriz.“
Avrupa’da barajların yapımına karşı, Munzur Özgür Aksın Meclisi ile koordineli çalışmalar sürdürmek amacıyla 26.03.2016 tarihinde Köln’de bir toplantı organize edildi. Bu toplantıda, “Munzur Özgür Aksın-Avrupa Platformu” oluşturuldu. Köln’de yapılan toplantıda Yusuf Cengiz ülkedeki platform ve yapılan çalışmalar hakkında bilgilendirmede bulundu.
Munzur Özgür Aksın-Avrupa Platformu, Avrupa’da çevre ve insan hakları örgütleriyle çeşitli çalışmalar organize etmek, Avrupa kamuoyunun duyarlılığını oluşturmak, desteğini almak, siyasi platformlarda ve parlamentolarda konuyu gündeme getirmek amacıyla kuruldu. Platformumuz, ilk adım olarak da Munzur Özgür Aksın Meclisi’ni temsilen Almanya’da bulunan sayın Yusuf Cengiz‘in bazı Alman parlamenterler ve çevre örgütleriyle görüşmelerini organize etti. Ayrca NRW eyalet parlamentosu ziyaret edildi.
Bizler Avrupa’daki Dersim ve Alevi inanç kurumları bir araya gelerek oluşturduğumuz platform çalışmalarını kamuoyuna ilan ediyor, Avrupa’daki duyarlı kamuoyunu Munzur’u ve Dersim‘i sahiplenmeye çağırıyoruz.
10.04.2017
Munzur Özgür Aksın-Avrupa Platformu
Muzır Bêwair Niyo – Platformê Avrupa
- Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF)
- Avrupa Demokratik Dersim Birlikleri Federasyonu (ADEF)
- Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu (FDG)
- Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA)
- Dersim Gemeinde Rhein-Ruhr e.V.
- Dersim Kulturverein Rhein-Main e.V.
- Dersim Meclisi – Avrupa Çevre Komisyonu
- Dersim Özgürlük İnsiyatifi
- Förderverein Städtefreundschaft Ovacik/Tunceli – Solingen e.V.
- Kureyşan Köyü ile Dayanışma Derneği
- Kurmeşliler Derneği
DERSİM’de baraj ve HES yapımının KHK marifetiyle hızlandırıldığı ve “ivedi kamulaştırma” kararından sonra DERSİM’de oluşan “MUNZUR ÖZGÜR AKSIN MECLİSİ’nin oluşmasını, hem amacı, hem de bileşenleri açısından son derece umut verici olup, bizleri de bu çalışmalara katkı ve destek noktasında heyecanlandırmıştır.
Bu temelde; aynı amaç ve hedef (çevre) doğrultusunda bizler de Ankara’da değişik kurumlar olarak Ankara Dersimliler Derneği’nde toplanarak bir ortak platform oluşturma çalışmasına güç ve destek verdik. Böylece, bu platformda yerimizi aldık.
Bizler, sadece UNESCO’nun “dünya doğal mirası” kategorisinde olması nedeniyle Türkiye’nin ilk, “Ulusal Doğal Milli Parkı” olması nedeniyle değil; MUNZUR Vadisi boyunca yer alan inanç yerlerimizin varlığı için, kutsal saydığımız bir geyik türü olan ve yörede adı “Bezuvar” olan keçilerimiz için, “ur kekliğimiz” için, yani dünyanın en zengin “endemik” bitki yapısına sahip olan vadimiz için, en önemlisi de tarihi ve sosyolojik olarak bize miras kalan “Halvori Kaylıkları” uçurum ve vadileri olmak üzere vadi boyunca katledilen ceddimizin kemikleri ve hatırası için, bu vadinin katledileşine karşı her türlü çalışmaya destek vereceğiz.
Henüz yeni, iskeletini ve çatısını oluşturduğumuz “DERSİM MECLİSİ“ çalışmalarına denk düşen bu platformda yerimizi aldık. Tabiki, “DERSİM MAĞDURLARI PLATFORMU’nun” tarihimize, kültürümüze inancımıza ve doğamıza sahip çıkma ilkelerine denk düşen “DERSİM MECLİSİ” çalışmalarına, Ankara’da da dahil olarak bu işe bundan sonra daha bir ivme ve hız verdik.
Bu “Girşimi”, ileriki günlerde daha netleşmiş ve şekillenmiş olarak Dersim Kamuoyu ile paylaşacağız. Yaptığımız bu çalışmaya, Dersim’in tarihi, doğası ve itikadını her türlü siyasi şahsi ihtiras ve çıkarlarının önünde tutan bütün Dersimlileri bekliyoruz!..
“Munzur akmazsa boynumuz bükük kalır; Dersim’e sahip çıkalım. Keza, başka Dersim yok!”
Ankara, 23 Mart 2017
“ANKARA, DERSİM MECLİSİ GİRİŞİMİ”
“Dersim Meclis Girişimi” adı altında kamuoyuna, Ocak 2016 tarhinde 5 kişinin imzasıyla ilk çağrı bildirisi yayınlanmıştı. Bu bildirinin ana teması Dersimliler arasında var olan ve uzun bir zamana yayılan bir ayrışma ve kamplaşmanın yol açtığı parçalanmaya ve dağılmaya bir son vermek, sorunlarımızı birlikte, bir “cemat” edebiyle konuşmak ve çözüm yolları bulma amaçlıydı.
Bu dostların sesine kulak veren, hedefledikleri amaçları arzulayan Dersimli duyarlı bir kesim, çağrıya cevap verdi ve meclisin oluşturulmasının ilk adımı Şubat 2016’da yapılan Zwingenberg toplantısıyla karara bağlandı. O çağrı başlangıç itibarıyla bir girişim niteliğindeydi. Sonun ne olacağı, nereye varacağı hiç kimse tarafından tam olarak bilinmiyordu. Meclis oluşumunun tartışıldığı ilk günden itibaren karşı çıkanlar olduğu gibi, tereddüt edenler, çekimser davrananlar, bekleyip görmek isteyenler de vardı. Ama bunların yanı sıra, o atılan ilk adımdan itibaren tereddütsüz destekleyen ve sahiplenenlerin sayısı da az değildi. Desteğini veren tek tek bireyler, aydınlar, tanınmış şahsiyetler olduğu gibi, Meclis girişimini ve çalışmalarını açıktan destekleyen Dersimli kurumlarımız da oldu elbett. Eğer Dersim Meclisi bugüne geldiyse ve bundan sonra da varlığını güçlenerek sürdürecekse, bunu en başta o kurum ve bileşenlerine borçlu olduğunu açıkca ilan etmekten bir sakınca görmememiz gerekiyor.
Meclis’in oluşturulmasında kamuoyunda belli siyasi kimlik ve fikirleriyle bilinen (Dersimci, Zazacı, Alevici, Solcu, Sosyalist veya Kürtcü, Ermenici vs.), bu yönde düşünce ve anlayış sahibi kişilerin bulunması gayet doğaldır. Nihayetinde Meclis’in amacı da siyasi farklılıklarına rağmen Dersimlileri buluşturmaktır. Fakat Dersim Meclisi hiç bir siyasi partinin, akımın, örgütün, kurumun veya çevrenin güdümünde, ya da onların yönlendirdiği bir yapı değildir ve olmayacaktır. Aynı zamanda onlara alternatif bir yapı da değildir ve öyle de olmayacaktır. Dersim Meclisi tüm kurumlara eşit mesefade duran, Dersim’e dair en küçük olumlu çabayı ve emeği önemseyen, değer veren, sahiplenen bir duruş sergileyecek, olumlu çabaları teşvik edecek, olanakları dahilinde destek olacak ve tüm bu emeklerin toplumsal değer olarak ortaklaştırılması için çaba harcıyacaktır. Dersimli kurumlar ve Dersimi çalışmalar açısından taraf tutan, kayırmacı davranan bir tutum içine girmeyecek; Dersim’e dair olumlu tüm çabaları Dersim toplumuna katkı sunduğu müddetçe tüm mecralarda ortaklaştırmayı hedefleyecektir.
Ayrıca şunu da vurgulayalım; Dersim Meclisi bu oluşmların bileşenlerinden oluşacak bir çatı örgütü veya siyasi bir parti işlevi görecek bir yapı da değildir.
O halde Dersim Meclisi nedir?
Cumhuriyet’in ilk kuruluş yıllarında, Dersim’in önde gelen bazı aşiret önder ve liderlerinin oluşturmaya çalıştığı bir takım girişimleri saymazsak. Dersim toplumu son yüz yıldır hiç bir zaman, kendi adına hareket edecek ve kendi toplumsal çıkarlarını önde tutacak, söz, yetki ve karar sahibi olan bir temsiliyet gücüne sahip olmadı veya olamadı. O günden bugüne, Dersimliler hep başkaları için var olan, ama kendileri için bir varlık gösteremeyen bir toplum oldu. Bunun bir çok sebebi vardır. Ama en büyük sebebi Dersimlilerin aşiretcilik, ezbetcilik, kabilecilik, örgütcülük, particilik vs. adına birbirlerine düşman bir hale getirilmiş ve birbirleriyle sürekli didişen, kavga eden bir topluma dönüştürülmüş olmalarıdır. Dersim Meclisi, en başta buna bir son vermeyi amaçlamaktadır. Peki bunu nasıl başaracak, yüz yıldır birbiriyle didişen ve birbiriyle kavgalı olan bir toplum, tekrar yeniden nasıl barışık bir hale getirilecek? Dersim Meclisi’nin belkide en büyük sorunu budur.
İhtiyaç, amaç ve araç:
Yeryüzünde insanlık var olalı beri, insanoğlu sahip olduğu bütün araçları yaşadığı kişisel, toplumsal ve yaşamsal ihitiyaçlarından hareketle var edip sahiplenmiştir. Elinde kullandığı taştan tutun da, ayağına taktığı çarığa kadar; başını soktuğu kulübeden tutun da, içinde yaşadığı saraya kadar; ormanda avlanmak için oluşturduğu küçük avcı çetelerden tutun da, modern dünyada yüzbinleri bulan ordu gücüne kadar; küçük bir köy meclisinden tutun da, uluslarası yetkiye sahip kurumlara, örgütlere, devletlere kadar…
Bütün bu araçları var eden insanoğlu, araçtan önce ihityacını tespit etmiş, sonra ihitiyacına denk düşecek amacını belirlemiş, ardısıra da onu gerçekleştirecek aracını oluşturmuştur.
Bugünkü Dersim toplumunun ihitiyacı, talepleri ve amacı nedir ?
- Dersim toplumunun bir kimlik talebi vardır, bu talebin komşu halklar ve topluluklarca kabule ihtiyacı vardır. Ortalama son 500 yıldır Dersimliler bu kimliğinden dolayı etraf topluluklar ve halklar tarafından eziyet görmüş, canlarından olmuş, yok edilmişlerdir. Onların kimlikleriyle yaşama ihitiyacı ve sorunu vardır.
- Dersim toplumunun kendi arasında iletişimini sağladığı, acısını, derdini, sevgisini, öfkesini her türlü duygu ve düşüncesini ifade ettiği bir dili vardır. Bu dilin yine komşu halklar ve topluluklar tarafından kabullenilmemesi, yok sayılması, inkar edilmesi sorunu vardır. Dersim halkının her halk gibi kendi dilini konuşma, öğrenme ve öğretme hakkı vardır.
- Dersim toplumunun asırlardır yaşadığı ve yaşatmaya çalıştığı bir inanç biçimi vardır. Bu inancın yine komşu halklar ve inanç toplulukları tarafından baskıya uğraması, hor görülmesi ve tanınmaması sorunu vardır. Dersim toplumu ve halkı kendi inandığı biçimiyle, inancıyla birlikte yaşama talebi ve hakkı vardır.
- Dersim toplumu binlerce yıldır üzerinde yaşadığı topraklara el konulması, doğduğu ve var olduğu mekandan koparılması, yaşam alanının daraltılması, yerinden yurdundan edilmesi, başka diyarlara göç ettrilmesi, sürülmesi, kaybedilmesi sorunu vardır. Dersim halkının her halk gibi doğduğu toprağına, suyuna, ağacına, dağına, yurduna sahip çıkma hakkı vardır. Tehdit edilmeden, can güvenliği tehlikeye girmeden, vatanında özgürce yaşama hakkı vardır.
Dersim halkının kutsal gördüğü mekanlarının, değer verdiği Munzur Suyu’nun barajlar ile boğulması, doğasının ekolojik dengesinin bozulması, barajlar ve HES’lerle kuraklık tehlikesi ile baş başa bırakılma sorunu vardır. Dersim halkının Dersim’in insansızlaştırılmasına, baraj ve HES”lere karşı durma, doğasını koruma hakkı vardır. - Dersim toplumunun sorunlarını, taleplerini, amaçlarını dile getirecek, onları günümüz dünyasında, diğer halkların nezdinde temsil edecek, onların varlığını kabul ettirecek politik ve örgütsel temsiliyet sorunu vardır. Dersim halkının da her halk gibi bağamsız ve özgürce kendi temsiliyetine kavuşma hakkı vardır.
Bunlar Dersim toplumunun en acil ve en önemli sorunları ve talepleridir. Dersim Meclisi, bu ihitiyaç ve talepler etrafında örgütlenen, bu ihitiyaç ve talepleri dile getirmek için oluşturulan, bütün kurum, kuruluş, örgüt, yapı ve şahsiyetlerle birlikte çalışmayı amaç edinmiştir. Bu amaçlar doğrultusunda yürütlen çalışmaları koordine etmeyi, birleştirmeyi, bir merkezde toplamayı, Dersim’in çıkarlarını temel alacak ortak bir akıl yaratıp, toplumsal bir konsensüs oluşturarak, onunla hareket etmeyi amaçlayan bir araca ihtiyaç vardır.
Dersim Meclisi bu aracın ta kendisi olacaktır.
8 Mart 2017
Dersim Meclisi-Avrupa – Yürütme Kurulu
– Kamuoyuna –
11-13 Kasım 2016 tarihinde Almanya’nın Dortmund şehrinde Dersim Meclis Girişimi’nin 2. genel toplantısı yapıldı. Toplantı, 15 Kasım 1937’de Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edilen Dersim önderleri ile ’37-38’de katledilen Dersimliler’in anısına adandı.
Toplantı, bölgemizde süren savaş, Türkiye’de de iç savaşa doğru giden koşulların atmosferinde yapıldı. Avrupa’nın değişik ülkeleri ve Türkiye’den katılımcılarla başarılı bir şekilde gerçekleştirildi.
Etnik ve mezhep grupları üzerinden sürdürülen gerginleştirme adım adım Anadolu’da iç savaşa doğru gidiyor. Savaşa ve diktatörlüğe karşı barış ve demokrasi güçlerinin biraraya gelmesi zaruridir. Farklı örgüt ve çevrelerde mücadele eden Dersimlilerin de ortak akıl etrafında hareket ederek, yok edilmeye çalışılan coğrafyamızın ekolojik dengesi ile kültürel ve tarihi değerlerinin korunması ve yaşanabilir bir Dersim için birleşip birlikte hareket etmesi bir zorunluluk haline gelmiştir.
Toplantı, „teröre karşı mücadele“ adı altında sivil halka, yerleşim yerlerine karşı yapılan saldırıların kendisinin terör olduğunu belirtti. Diktatörlüğe karşı duran tüm siyasi parti, milletvekilleri, medya ve sivil toplum kuruluşları, sendikalar, aydın ve sanatçılara yönelik baskıları kınadı.
Mezhep ve etnik çatışmaya dönüşmesi halinde savaş ve çatışma ortamından en fazla Dersim’in zarar göreceği kaygısıyla Kırmanc/Zazalar’ın yanı sıra tüm etnik ve inanç grup ile kurumlarına dayatılan tek dil, tek din, tek otorite anlayışına karşı çok dilli, çok kültürlü, cinsiyetçi politikalardan uzak, ortak yaşam için birlikte direnmenin önemi belirtildi.
Toplantı, tüm taraflara barış ve diyalog sürecine dönme, Dersim’de ise sürdürülmekte olan çatışmalara son verilmesi çağrısı yaptı.
Toplantıda Dersim´in tarihi ve güncel sorunları tartışıldı. Dersim´in giderek boşaldığı, sivil yaşamın tehlike altında olduğu vurgulandı. Dersim inancı ve yok olmayla yüzyüze olan Zazaca´nın durumuna dikkat çekildi. Çözüm önerileri sunuldu.
Toplantı 37-38 Soykırımı’nın tanınması ve yaralarımızın sarılması için çalışmaya-mücadeleye devam edilmesine vurgu yaptı.
Tüm bu gelişmeler ışığında savunmasız ve dağılmış olan Dersimlilerin farklılıklarını koruyarak biraraya gelmesi, acilen güçlerini birleştirmesi, en az zararla bu koşullardan nasıl kurtulacağı tartışılarak, Dersimlilerin ortak aklının oluşturulması, Dersim’in bir temsiliyete ve statüye kavuşturulması fikri ortak görüş olarak kabul edildi.
Toplantı, DERSİM MECLİSİ-AVRUPA ayağının kuruluşunu ilan edip hedefine önümüzdeki süreçte
DERSİM MECLİSİ-AVRUPA KONGRESİ’ni toplama görevini koydu.
Türkiye Diasporası ile Dersim’de gerekli hazırlıklar yapıldıktan sonra, DERSİM MECLİSİ’nin MERKEZİ BİR KONGREYLE kuruluş ilanının yapılması kararlaştırdı.
Dersim’in beklemeye zamanı yok, sorunların değil, çözümün bir parçası olmalıyız.
16.11.2016
Dersim Meclisi-Avrupa Genel Kurulu
Meclis Girişimi 2. Toplantısına Giderken Dersimlilere Çağrımızdır!
Dêsim/Dersim Meclis Girişimi gibi bir çalışmaya ilişkin başlangıçtan bugüne kadar bir hayli şey söylendi ve yazıldı. Önemli görüşler ve öneriler dile getirildi. Yazılan ve söylenenlerde birbirleriyle çakışan ya da örtüşen önemli noktalar açığa çıktı. Yanı sıra önemli düşünce farklılıklarının olduğu da bir gerçek.
Önümüzdeki Kasım ayında Almanya’da yapılacak ikinci toplantıda bu oluşumun hedefleri, amaçları ve örgütlenme şekilleri vs. hakkında daha bir netleşmeye doğru ilerleme sağlanacağına inanıyoruz.
Dersim toplumunun kimlik tanımlanmasında önemli düşünce farklılıklarının olmasına karşın; geniş bir kara parçasına yayılmış bir toplumun, kendisini çevreleyen komşulardan farklı bir etnik-kültürel özellik gösterdiği genel kabul gören bir çerçeve oluyor. Dersim, tarihi, yaşam felsefesi, dili, inancı, kutsiyetleriyle ve bunların toplamı olan kültürü ile kendisi olan bir toplum.
Bütün bu özellikleriyle, tarih boyunca egemenlerin yüksek ilgisine mazhar olmuştur. Ama bu toplum, devasa asimetrik dengelere ve kendisinin kıt imkânlarına karşın, küçülerek ya da azalarak da olsa kendi varoluşsal orijinini korumayı ve sürdürmeyi mucizevi bir tarzda başarabilmiştir. Temel dert bunun korunması, geliştirilmesi ve yaşatılmasıdır.
Meclis Girişimi çalışmasının bir “ulus yaratma” amaç ve hedefleri yoktur. Bir soyutlama ile ‘Dersim’in özgürleşmesi’ni istemek ve bunun için çalışmak ‘yeni bir ulus yaratma’ olarak algılanmamalıdır.
Mevcut haliyle Dersim toplumunu nasıl tanımlarsak tanımlayalım bütün tanımlamaların buluştuğu/buluşacağı kavşak, onun ‘kendine özgü’ bir etno-kültürel kimliğe sahip olduğudur. Bu kimliğin korunması, yaşatılması ve geliştirilmesi bu çalışmanın temel amaç ve hedefidir.
Bu ana ekseni; son yarım asırda uygulanan yol, yöntem ve araçlarla korumak artık mümkün görünmüyor. Bunların önemli bir bölümü oynaması gereken tarihsel rolünü oynamış ve mutlaka geri çekilmeyi bekliyor. Miladını çoktan doldurmuş ve devamını Dêsım’in varoluşsal bağlamından tüketen yöntemler, artık onu yok etmeyi temel amaç edinen sömürgecilerin elindeki imkanlara dönüşme tehlikeleri göstermeye başlamış bulunmaktadır.
Dersim Meclis Girişimi, hayatın her günkü akışında, devlet ve egemenler ile Dêsım toplumu arasındaki ilişkilerde, en geniş Dersim insanı tarafından sözü muhatap alınan ve dinlenen bir konumu hedeflemektedir. Böyle derin ve kapsamlı bir düzeyin yakalanması, bu güne kadar yaşanan deneylerin sentezinden geçmektedir. Dersimli’nin değişik politik akımlar arasında bölünmüş olma gerçekliği, çok özel ve hassas araç ve yöntemleri dayatıyor. Dersim’in bugünü ve geleceği üzerinde bunlarla yapılan tartışma, en güçlü ve bilimsel inandırma argümanlarına dayanmak zorundadır. Bu, en başta en geniş Dersimli kesimleri inandırma açısından gereklidir.
Dersim Meclis Girişimi, geçmişten günümüze Dersim konusunda yapılan tüm çalışmaların mirası üzerinde yükselecektir. Ve ayrıca bu çalışmaların olumlu ve olumsuz boyutlarını irdeleyerek onlarla günümüz ihtiyaçlarının bir sentezini kurmayı hedeflemektedir.
Dersim’e ilişkin oluşturulan kurum ve bu kurumların yaptığı çalışmaların belli bir noktadan sonra iç çekişmelerden ötürü bir tıkanma ve dejenerasyon yaşadığı gerçeği önemle değerlendirilerek, iç sistemde ya da ilişkilerde yeni yollar ve yöntemler geliştirmek, bu çalışmanın selameti için yaşamsal bir önem göstermektedir.
Görüş farklılıklarının tartışılmasında, itham ve tanımlamalardan, ya da görüş ifade etme adına hakaret (bu kim olursa olsun) ve karalamalardan kaçınmayı temel bir prensip katına yükseltmeye çalışılacak. Bunların yerine, sorun neyse onun özü ve sınırları yapılan araştırmalar neticesinde elde edilen bilgiler ışığında ortaya konulacak. Karşı görüşü mahküm etme, çürütme değil, ikna çalışması esas alınacak. Dolayısıyla ispatlama ve inandırma temel metod olacak. Kısaca Dersimliler arası ilişkilerde ve yaşamda bir ‘yaratıcı yıkım’ gerçekleştirmek bu oluşumun uzun erimli muradı olacak.
Dersim Meclis Girişimi son tahlilde siyasal bir oluşumdur. Tarih boyunca bu toplumun kendi kimliği için atmaya çalıştığı her adım devletçe acımasız bir şiddetle bastırılmıştır. Bugün de bu temelde atılacak her adım, Dersim toplumunun etnik-kültürel kimliği bağlamındaki her istemin muhatabı doğrudan Türkiye Cumhuriyeti devleti olacaktır. Dolayısıyla örgütlenmenin kapsamı bu zeminde yükselmek durumundadır.
Bu oluşum, Dersim – Türkiye’nin batısı – Avrupa olarak üç saç ayağı üzerinde gelişmeyi hedeflemelidir. Bu üç alandaki her kol ya da şubenin örgütlenme biçimleri, çalışma tarzları ve hedeflerinin kendine özgü farklılıkları olacaktır. Bu üç alan arasındaki akış-geçiş ve çalışmaların toplamının hedefi, Dersim toplumu nazarında saygın bir yer tutmak olacaktır. Sözüne başvurulmadan edilemeyecek bir oluşum düzeyine çıkmak güncel çalışmaların temel sorunu olmalı.
Buradan baktığımızda, bu oluşumun Dersim ve batı metropollerindeki örgütlenme ve çalışma tarzı ve hedefleri gibi boyutların daha bir hayli tartışmaya ihtiyaç duyduğu bir gerçektir.
Avrupa’da ikinci toplantısını gerçekleştireceğimiz oluşum, bir tür Dersim diasporasıdır. Temel hedefi, Avrupa’ya dağılmış Dersimliler’in en geniş kesimlerini kapsamak ve onlar nezdinde sözü önemsenen bir kimliğe kavuşmak olacaktır. Bir diğer temel eksen, insan hakları vb. sorunları dert edinmiş uluslararası kurumlarca tanınma çalışması çerçevesinde kalacak. Uluslararası hukuk kapsamında, uluslararası kurumlarda temsil hakkı kazanmak önemli bir mevzi olacak. Dil, tarih, sanat vb. kültürel çalışma görevlerini de vurgulamak gerekiyor.
Dêsım/Dersim Meclis Girişimi, söz konusu yaptığımız üç alandaki çalışma ve örgütlenmesi arzulanan hedeflere yaklaşsa bile, yakın ve orta vadede klasik bir parlamento olmayacaktır. Yani yasalar çıkarma, uygulama gibi ‘yasama görevleri’ olmayacak. Bunlar çok uzun erimli bir geleceğin sorunları olacak. Türkiye rejimi ve sömürgeci sistemdeki genel gidişat ve değişim durumuna göre değişiklikler gösterebilir.
Biz, Dersim Meclis Girişimi’nin bu ikinci toplantısını organize etmeye çalışırken, ancak Dersimliler’in çok sınırlı bir kesimine ulaşma imkanı bulabildik. Oysa temel kaygımız, Dersimliler’in en geniş kesimlerine ulaşmak ve onlarla birlikte bu çalışmayı ilerletmektir. Bu nedenle Dersim davasına ilgi duyan ve bu çalışmanın ilerletilmesine katkıda bulunmak isteyen dostların bizimle ilişkiye geçmelerini özellikle istiyor ve arzuluyoruz.
İletişim:
http://dersimmeclisi.com/iletisim/ Eposta: desimmeclisi2016@gmail.com
Dersim Meclis Girişimi Yürütme Komitesi
26 Eylül 2016
Degișik çevrelerden, arkadaș ve dostlarımızdan Dersim Meclis Girișimi’ne yönelik haklı-haksız yazıları ve eleștirileri okuyoruz bazı sosyal paylașım sitelerinde. Kimi arkadașlarımız neden cevap vermediǧimizi veya sessiz kaldıǧımızı soruyor…
Bütün bunların olabileceǧini biliyorduk. Bu nedenle böylesi bir durumda ne yapmamız gerektiǧini önceden tartıșıp bir karar almıștık.
Kararımızı dostlarımızla paylașmak istiyoruz:
Yazılan her yazıya veya eleștiriye karșı bir șeyler yazmak, cevap vermek zorunda deǧiliz. Hele polemik yazılarına karșı bunu hiç yapmayacaǧız. Buna harcayacak ne zamanımız ne de lüksümüz var. Bu girișim bir fikriyat olușturmak arzusundadır. Biz tüm Dersimliler’in bu çalıșmaya bu yönde destek vermelerini, katkı sunmalarını arzu ediyoruz. Birilerine akıl vermek durumunda hissetmiyoruz kendimizi. Ortak bir akıl olușturmanın zorunluluǧunu söylüyoruz. Aslında kimsenin kimseye akıl vermesini doǧru da bulmuyoruz. Her Dersimli birey kendi fikrini ifade ederken mutlaka polemiklerden uzak durmalıdır. Kimsenin bir bașkasından üstünlüǧü yok ve kimse kendisini böyle görmemelidir.
Bir tartıșma sürecine ihtiyacımız var. Dersim Meclis Girișimi bir yola girmiștir. Yolun henüz tam bașındadır. Hatta bu yola sadece ilk adımını atmıștır da denebilir. İkinci, üçüncü ve daha sonra atılacak adımlar henüz atılmadı. Dostlarımızın bu durumu göz önünde bulundurarak fikir beyan etmelerini arzuluyoruz.
Ne varki yazılanların önemli bir bölümü bu durumu gözden uzak tutan bir içerikte ve oldukça önyargılıdır. Yeni bașlatılan bir çalıșmayı bitmiș veya sonuçlanmıș gibi deǧerlendirerek eleștiriler yürütülmektedir. Bir kısım dostlarımız kendilerini dıșlanmıș hissetmektedir. Bunların hiç birini doǧru bulmadıǧımızı belirtmek istiyoruz.
Yazılarımızda iki șeyden hareketle düșüncelerimizi ifade edersek daha saǧlıklıca yol alacaǧımızı düșünüyoruz:
Birincisi, Meclis Girișiminin üstlendiǧi misyondan yana mıyız? Șayet bu fikriyattan yana isek, girișimin önünü açacak fikir tartıșmalarına önem verilmesini diliyoruz. Tabiiki çalıșmalar içinde olabilecek hataları da eleștiri konusu yapabiliriz bunlar gereklidir de.
İkincisi, Meclis Girișiminin üstlendiǧi misyonu, ele almak istediǧi sorunları gereksiz veya yanlıș mı buluyoruz? Kușkusuz herkesin aynı düșünmesi beklenemez. Fakat bu fikirde olan Dersimliler’in ve Dersim dostlarının bunu açıkça ve nedeni ile birlikte ifade etmelerini bekliyoruz. Bu yöndeki düșüncelerini „eleștirme“ bahanesi ile saklamalarını samimi bulamayacaǧımızı șimdiden ifade etmek istiyoruz.
Dersim Meclis Girișimi ortak bir Dersim fikriyatı olușturmayı hedefliyor. Belki de, açık ve net olan belirlenmiș tek misyonu budur. Bu hedefe varacak yol ve yöntemler, örgütlenme ve çalıșma metotlarını belirlemek uzun süreli bir tartıșmayı gerektirmektedir.
Dolayısıyla Dersim Meclis Girișimini kișiler üzerinden deǧerlendirmemek gerekir. Böylesi bir tartıșma Dersim’e ve Dersimliler’e bir șey kazandırmaz, tersine onları böler ve parçalar. Dersim’deki sorunları görmek istemeyen; bunların çözümü yönünde çaba harcamak niyetinde olmayan çevrelerin hevesle bașvuracaǧı yöntemdir bu. Bu tuzaklara karșı her Dersimli’nin uyanık olmasında fayda vardır. Niyetimizin böyle olmadıǧını söylüyorsak, öyleyse sorunlarımızı kișisel boyuttan sosyal ve toplumsal alana kaydırmak zorunluluǧumuz olmalıdır. Dersimliler kaderlerini, popülist deyimle „iradelerini“ bașkalarına teslim etmemeli, tersine bunu belirleyecek devinimi ve gücü bizzat kendileri yaratmalıdır. Bunun da yolu kișısel dedikodulardan, ihtiras ve çekișmelerden; kariyer ve üstünlük taslayan tavır ve davranıșlardan kesinlikle uzak durmaktan geçer…
15 Mayıs 2016
Dersim Meclis Girișimi Yürütme Kurulu
Dersim Meclis Girişimi Yürütme Kurulu olarak kamuoyuna bu açıklamayı yapmayı gerekli buluyoruz.
Bilindiği gibi 19-21 Şubat 2016 tarihleri arasında Almanya’nın Zwingenberg kasabasında Dersim Meclis Girişimi ilk toplantısını gerçekleştirmiş ve önümüzdeki toplantıya kadar faaliyet yürütecek bir Koordinasyon Komitesi, bir Yürütme Komitesi ve bir de Sekretarya oluşturmuştu.
O günden bugüne Dersim Meclis Girişiminin faaliyetleri ve örgütlenmesine yönelik olarak ve ilerde oluşacak bir Meclis’in yapısına ilişkin önemli tartışmalar olmuş ve olmaya devam ediyor. Bu tartışmaları Meclis Girişiminin resmi Facebook sayfasında kamuoyu ile paylaşıyoruz.
“Gideceği limanı bilmeyene, hiç bir rüzgardan hayır gelmez”. Montaigne)
Şunu başından söylemek gerekir:
Dersim Meclis Girişimi Dersim’in içinde bulunduğu durumdan kaynaklanan acil ihtiyaçların bir ürünü olarak doğmuştur. Dersim tarihsel, kültürel, sosyal, inançsal ve coğrafik olarak ciddi tehlikelerlen karşı karşıyadır. Dersim tam bir varlık ve yokluk darboğazındadır. Bunun farkında olanlar ve olmayanlar var. Dersim Meclis Girişimi girişimcileri olarak bu farkındalık bilinci ile bu çalışmayı başlattık.
Dersim’de ciddi bir temsiliyet boşluğu ve arayışı söz konusudur. Görünen o ki, Dersim’de Dersimi olmayan, tarihsel ve kültürel bir yabancılaşma; Dersim’i felsefe ile bağı olmayan kültürel bir yozlaşma ve savrulma söz konusudur. Bu yabancılaşma ve yozlaşma karşısında duran, itiraz eden bir kuruma ihtiyaç vardı ve Meclis Girişimi bu kurumun yaratılması için bir adım attı.
Oluşum, henüz meclis örgütlenmesinin başındadır. Bunun nasıl olması gerektiğine, hangi zemin ve arkaik temeller üzerinde kurulması gerektiğine dair verilmiş bir karar yok. Tersine buna hep birlikte karar vereceğiz. Yalnızca şuna karar verilmiştir: Dersim’in geleceği konusunda Dersimliler’in kendileri karar ve söz hakkına sahip olmalıdırlar. Dersimliler kendi kaderlerini yalnızca kendileri belirleyecektir. Bu ana eksen etrafında ortak bir akıl oluşturmak ana hedefimizdir. Diğer tüm tartışmalar ve yürütülecek faaliyetler bu amaca hizmet etmek durumundadır. Dolayısıyla bu süreçte ciddi bir fikir-alışverişine ihtiyaç olduğunun bilincindeyiz. Dersimlilerin ciddi, olgun ve adabında bir tartışma yürütmeleri için bir ortam veya bir düşünce platformu yaratmak istiyoruz. Bu projenin başarılı olabilmesi için birleştirici, yol açıcı, kapsayıcı ve gönül rahatlığı içinde bir beyin jimnastiğine ihtiyaç vardır.
„Kırılganlığın, çıplaklığın yanında cüppesiz yürümeliyiz. Temellerinin artık önyargı ve yargı değil, alçakgönüllülük ve anlayış olduğu bir dünyayı oluşturmak için yürümeliyiz.” (Susanna Tamaro)
Adeta “zihinsel bir devrim” sürecine girmeliyiz. Bireyin kendine güvendiği, tüm önyargı ve yönlendirmelerden kendisini kurtarabildiği, özgüven ve sorgulayan bir kişilik kazandığı yeni bir süreç başlıyor şimdi. Bunun kolay olamayacağını biliyoruz. Sebatla ve inatla bu “devrimi” gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Her Dersimli bireyin kendisini içinde bulabildiği, kendisini özgürce ve rahatlıkla ifade edebildiği toplumsal bir dayanışma ve birliktelik yaratmak; o toprakların “zereweşiye” kültürü, felesefe ve hümanizması üzerinde şekillenen ve büyüyen bir oluşumu arzu ediyoruz.
Farlılıkların bir arada buluştuğu, düşmanlığın ve şiddetin yer almadığı; ötekileşmenin yaşanmadığı bir Dersim yaratmak, hepimizin kalkış ve varış noktası olmalıdır. Bu bilinç ve yetkinlilkle fikirlerimizin olgunlaşması için kendi aramızda tartışarak bir güç olabilmekten başka bir çabamız ve amacımız yoktur.
Bu duruma itiraz eden dostlarımızın olması doğaldır. Ayrı hedef ve amaç taşıyan Dersimliler’in de olması bir o kadar doğaldır. Önemli olan, saldırgan, çoğulculuğa müdahale edici, ötekileştirici, tekçi ve düşmanlık yaratabilecek bir dil kullanmaktan özenle kaçınmak ve bundan uzak bir duruş sergileyebilmektir.
Devletin ve sistemin Dersim’de uyguladığı politikalar, Dersimdeki politik çevrelerin yanlış politikaları nedeniyle ve Dersimliler’in kendi geleneksel yapılarından kaynaklı oluşmuş sorunlar var.
Dersim Meclisi Girişimi ideolojik bir kurum değildir. Ancak yukarıda belirtiğimiz sorunların çözümünde bir misyon üstlenmek istiyor. Bunun için de farklılıklara karşı hoşgörülü, olabildiği ölçüde “tüm” Dersimliler’i kapsayan, farklılıklarını demokratik bir zeminde müzakere edebilen bir yöntemi esas alarak yürüyecektir.
“Hiçbir şey öfke kadar, insan düşüncesini sapıtamaz.” (Montaigne)
Dersimliler bugün tarihinde göremedikleri kadar çok yönlü ideolojik yönlendirmeler ve saldırılar altındadırlar. Uzunca bir zamandır Dersim gençliği geçmişi ile (tarih-kültür-felsefe-inanç) bağı zayıflamış ve ciddi bir bellek yitimi tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Adeta şiddetsiz düşünemez duruma gelmiştir gençliğimiz. Asimilisyon ve şiddet sarmalında yörüngesi belli olmayan öfkeli bir zihin yaratılmaya ve yaşatılmaya çalışılıyor. Ve Dersim gençliği bu öfkesinin esiri olarak sağlıklı bir zihin sahibi olmaktan adım adım uzaklaşıyor, başka yörüngelere savruluyor. Çocuklarımız bir dostumuzun ifadesiyle “kırk yıldır masal dinleyerek büyümüyor” onlara “kırk yıldır sadece ölmeyi” öğretiyoruz. Çocuklarımızın hayal dünyaları köreliyor, düşün dünyaları parçalanıyor. Oysa toplumumuzun geleceğini kurması için kollektif akıla ihtiyaç vardır Bunu da düşünen, sorgulayan özgür kişilikler yaratabilir.
Kollektif akılla “Zihinsel devrim”e bu nedenle herkesin, özellikle de Dersimlileri’in ihtiyacı var Bu belirlemenin altını kalın çizmek gerekir. Dersimlilerin veya Dersimliler olarak her birimizin kendisinin söz sahibi olduğu, geleceğini kendisinin belirleyeceği bir kuruma acilen ihtiyacı vardır. Tüm önyargı ve yönlerdirmelerden kurtulmadıkça, bireyin özgürleşemeyeceğini biliyoruz. Dersim Meclis Girişimi bu süreci başlatmıştır. Kısacası Dersim Meclis Girişimi çok acil ihtiyaçlardan kaynaklı olarak doğmuştur ve Dersimlilerin karşı karşıya olduğu ihtiyaçların farkındadır.
Bu farkındalık bilincinin yaratılmasından yana olmayan, bazı çevrelerin bu oluşumu engelleme veya boşa çıkarma çabalarının olabileceğini/olduğunu biliyoruz. Ancak biz enerjimizi bu tür anlayışlarla tüketmeyi düşünmüyor, yolumuzu kararlıca yürüyeceğimizin altını çizmek istiyoruz.
Bu nedenle Meclis Girişimin resmi adreslerinden çıkmayan hiçbir fikre ve görüşe itibar edilmemesi gerektiğini tüm dostlarımızın bilmesi gerekir. Meclis Girişimi lehinde veya aleyhinde; destekleyen veya eleştirici yönde görüş berlirten dostlarımızın bu girişimin önünü açan öneri ve dileklerle örtüşen bir dil kullanmalarına dikkat etmelerini rica ediyoruz. Söyleceklerimizi söylemeye devam edeceğiz. Bunu şu an Meclis Girişiminin Facebook sayfası üzerinden ve çok yakında da girişimin resmi web sayfası üzerinden yapmaya devam edeceğiz. Söylemediklerimizi bize mal ederek, üzerinde gürültü koparmaya çalışan çevrelerin, bizi kendi ana tartışmalarımızdan alıkoyma çabalarına prim vermeyecek kadar olgunlaştığımızı düşünüyoruz. Kimseyi dışlamak gibi bir niyetimiz yoktur. Buna hakkımızın olmadığını da biliyoruz. Hep birlikte var olmanın arayışı içindeyiz. Her Dersimlinin düşün dünyası ile zenginleşeceğimize, güçleneceğimize; Dersimin karşı karşıya olduğu sorunların üstesinden ancak bu yolla gelineceğine inanıyoruz.
Kararlaştırılmış, bitmiş veya sonuçlanmış bir kurum veya kararı kılınmış bir model değiliz. Hatta düşündüğümüz tek bir model de yok. Bundan hala çok uzakta olduğumuzun bilinmesinde yarar var. Hiçbir Dersimli dışlandığı, görmemezlikten gelindiği hissine kapılmamalı. Son derece şeffaf ve denetlenebilir bir çalışma sürecinin örneğini yaratacağız Bu girişim ile çalışmak isteyen her Dersimlinin bir yere veya merciye başvurması da gerekmiyor. Emailimize yazabilir, toplantılarımıza katılabilir; Facebook sitemizde görüş belirtebilir, denildiği gibi yakında açılacak web sayfamızda görüş ve önerilerini rahatlıkla iletip yayınlayabilecektir…
Toplumsal tarihimiz, kültür ve dillerimiz, inançlarımız ve doğamız adına ortak akıl oluşturmak için; olduğumuz gibi görüneceğimize, göründüğümüz gibi olacağımıza kimsenin kuşkusu olmasın!…
Dersim Meclis Girişimi Yürütme Komitesi
1 Mayıs 2016
Dersim Meclis Girişimi Zwingenberg Sonuç Bildirgesi
19-21 Şubat 2016 tarihinde Almanya-Zwingenberg’de Dersim Meclis Girişimi Hazırlık Komitesi; tarihsel ve toplumsal meseleler ile Dersim ve bölgede yaşanan sorunları ve olası gelişmeleri ele alan iki günlük bir toplantı yaptı.
Her ne kadar süreklilik arz etmese de, esas olarak 1985 yılından itibaren Avrupa’da başlayan ve sonrasında Türkiye’de de devam eden tartışmalar ve girişimler, önemli birikim ve potansiyeller yaratmış, Dersim Fikriyatı’nın gelişmesinde ciddi sıçramalara önayak olmuştur. Bu dönemlerde gerek Avrupa’da gerekse Türkiye’de ortaya çıkan her yeni kurum ve oluşum yaratılan bu bilgi, deney ve birikim üzerinden şekillenmiştir. Bu tespitten hareketle Avrupa’nın değişik ülkelerinden ve Türkiye’den katılımcılarla yapılan bu toplantımızda, Avrupa ve Türkiye’deki Dersimi örgütlenmelerin kurumlaşma sorunları ve deneyimleri tartışıldı, yeni gelişmeler ışığında çözüm önerileri sunuldu.
Dersim toplumunun, tarihsel ve toplumsal sorununun çözümü için yeni örgütlenme modelleri üzerine yapılan tartışmalar sonucu, Dersim Meclis Girişimi’nin fikri doğru bulunarak, sürekliliğinin sağlanması yönünde kararlar alındı.
İnsanlığın yüzlerce yıllık birikimini hiçe sayan militarist uygulamalar bugünü ve geleceği tehdit ediyor. İçinde bulunduğumuz konjonktürde şiddetin her türlüsü, varlık yokluk meselesi ile cebelleşen, Dersim ve Dersimliler’in zararınadır. Dersim toplumu, kendisini kuşatan şiddet/savaş sarmalında boğulup yok edilme tehlikesi ile yüz yüzedir. Toplumuzun daha fazla şiddet ve savaş ortamını kaldırabilecek mecali kalmamıştır. Bu nedenle silahlanmaya, şiddetin örgütlenmesine hayır diyor, başta Dersim ve bölgemiz olmak üzere çeşitli coğrafyalarda sürdürülen savaşların son bulmasını istiyoruz.
Dersim’in tarihsel ve güncel sorunlarının yanı sıra, devletin Ortadoğu ve Türkiye’de süregelen etnik ve inanç kimliklerine karşı yürüttüğü savaş ortamı bizi daha da somut tehlikelerle karşı karşıya getirmiştir.Tüm bu tehlikeli durumların yanı sıra Dersimliler’in doğası, kültürleri, Raa Heq İnancı ve dillerini korumak ve yaşatmak amacıyla Dersimi kurumların birlikte hareket etmesinin zorunluluğu doğmuştur.
Toplantının ikinci günü olan 21 Şubat ‘Uluslararası Anadil Günü’nde, Zazaca’nın (Kırmançki) 2009 yılında UNESCO tarafından yayınlanan dil raporlarında da belirtildiği gibi, kaybolma tehlikesi altında olan dillerden biri olması nedeniyle, bu dilin sahiplenmesi ve korunabilmesi için eğitim dili olması gerekliliği belirtildi.
Önümüzdeki süreçte mümkün mertebe bütün Dersimi kurum ve kuruluşların öncelikli olarak bu sorunları gündemleştirerek çözüm önerilerini ortaklaştırmak ve birlikte mücadele etmenin araçlarından biri olarak Dersim Meclisi’nin kurulması fikri ve aciliyeti önem kazanmaktadır.
Tüm bu nedenlerden ötürü, Dersim Meclisi Girişimi’nin Avrupa ve Türkiye’den yeni toplantılarla sürdürülerek, Dersim ve sorunlarına dair söyleyeceği olan her bir Dersimli bireyin bu toplantılara katılması hedeflenerek bir Dersim Meclisi’ne dönüştürülmesi görüşü tüm katılımcılar tarafından kabul edildi ve yeni çalışmaların organizasyonu için Dersim Meclis Girişimi Koordinasyonu oluşturuldu.
22.02.2016
Dersim Meclis Girişimi Koordinasyon Komitesi
(Koordinasyona seçilen ve görev alan üye sayısı: 23 kişi)