Alevilik İslam içi mi, dışı mı tartışmaları, Alevi Hareketi’ni tehdit edici bir boyutta, son hızla devam ediyor. Ocakzadeler ve kurum yöneticileri de dahil, Alevi Toplumu neredeyse ortadan ikiye bölünmüş durumda. Bir delinin kuyuya attığı taşı çıkaracaklar diye kırk akıllının birbirine ettiğini kimse azılı düşmanına bile reva görmez.
Tarafların edep-erkan edebiyatı bir yana, tartışmaların andaki haliyle devam etmesi, bin bir süreğiyle kadim Alevi İnancı’na indirilmek istenen nihai darbeye hizmet sunmaktan başka pek bir işe yaramıyor.
Tartışmaya “sol”dan iştirak edenlerin tutumuna ilişkin bir kaç noktaya dikkat çekmek gerekiyor. Tartışmada konunun bilimsellik boyutu ve teolojik boyutu kesinlikle birbirinden ayrıştırılmalıdır. “Yol”da ve süreklerde bir reform, ya da İslam öncesi “Raa Haq” inanışına bir rücu gerekiyorsa, bunu sağlamak yol/inanç önderlerinin ve Alevi/Raa Haq İnancı’na bağlı entelektüellerin işidir. İnançlar ve dinler tarihine diyalektik tarihi materyalist dünya görüşü ekseninde baktıklarını iddia edenler, Alevi İnancı’na karşı başlatılan kötü niyetli kampanyalara “bilimsellik” adına alet olmamalıdırlar.
Asırlar boyu toplumsal altüst oluşlardan etkilenerek bugünkü şeklini almış Alevi İnancı’na yeni format vermek bilim dünyasının işi değildir. Alevi/Raa Haq inanç dünyasının bu “yeni bilimsel” önermeleri kabul etmelerinin sosyal ve kültürel şartları da mevcut değildir. Aleviler, yaşadıkları her coğrafyada tarihte insanlığın aydınlık yüzü olmuşlardır ve bunun için soykırımlara varan bedeller ödemişlerdir. Bunu, başkalarının dışarıdan kendilerine empoze etmeye çalıştığı kimlikle değil, “KENDİ” Alevi/ Raa Haq inanç kimliğiyle yapmışlardır. Alevi/Raa Haq İnancı’nın değişik tarihi dönemlerdeki her ritüeli, sembolü ve kutsal saydığı kişisi bu o andaki “KENDİ” olma halinin bileşenidir. Bilimsellik adına bunları “özüne uygun” ve “özüne aykırı” zıtlıklar diye tasniflemek ve bundan dolayı Alevi/Raa Haq yol/inanç önderlerini gericilikle suçlamanın mazur görülecek tarafı olamaz.
Bilimde “tartışılamaz” diye bir konu yoktur. Her inanç, her dogma, her bilimsel bulgu tartışılabilir ve edilen tecrübeler ışığında tashih edilebilir. Ne var ki, bilimsel bulgular ve tarihi gerçekler bugün artık yeni bir din ya da inanç yaratmak için kullanılamaz, inanç ritüellerinin yerine ikame edilemez. Alevilerden/Raa Haq inanç sahiplerinden, yüzyıllardır uyguladıkları inanış pratiklerini ve ritüellerini terk edip, İslam öncesi inanç dünyasına rücu etmelerini beklemenin hiçbir bilimselliği yoktur. Sosyal bilimciler, diyalektik ve tarihi materyalist araştırmacılar, ateist solcu yazar ve aydınlar “Aleviliği/Raa Haq İnancı’nı takkiyeden arındırma” ve Alevileri/Raa Haq inanç sahiplerini asırlardır uyguladıkları, içselleştirdikleri inanış ritüellerinden vazgeçirme çabalarından uzak durmalılar. Böyle davranmakla hem kendilerine hem de Alevi inanç dünyasına zarar vermektedirler.
Aleviliğin tarihten gelen, zulme ve haksızlığa karşı direniş geleneği damarına atıf yaparak Aleviliğe/Raa Haq İnancı’na toplumsal kurtuluş felsefesi misyonunu yüklemek de günümüz şartlarında doğru değildir. Örneğin, toplumsal ve siyasal kurtuluş vaat eden Türkiye sol hareketinin çıkmazı, Aleviliğin/Raa Haq İnancı’nın “takkiyeden arındırılarak özüne kavuşturulması”ıyla da tazmin edilemez. Türkiye’de Aleviliğe karşı ciddi oyunların sahnelendiği ve Alevi kitlelerin büyük tehlikelerle karşı karşıya olduğu bir gerçektir. Ne var ki, bu tehlikeleri savmak için, Aleviler dışındaki toplumsal güçleri de kapsayan ciddi politik örgütlenmeler gerekiyor. Sadece Alevi/Raa Haq inanç sistemi içinde bu devası saldırılara karşı çözüm bulmaya çalışmak beyhude bir çabadır.
Alevi inanç dünyası, kendi iç sorunlarını tartışırken, düşmanlarının Alevilere ve diğer mazlumlara karşı kullandıkları metotları ve dili birbirine karşı kullanmaktan imtina etmelidir. Alevilerin ve dostlarının birbirine karşı kışkırtılmalarına karşı her kes uyanık olmak zorundadır. Devletin böl-parçala-yönet politikası hepimizin malumu. Bunu böl-parçala-yok et olarak da okuyabiliriz.
Kimse aklından çıkarmasın: Aleviler, solcular, ateistler de dahil, mazlumlar cephesinin her rengi bu yok etme eyleminin hedefidir.
30.12.2018