Sol Ortak
Dersim Tertelesi´nde TKP´nin ortaklıĝı Komüntern´e sunulan raporla sınırlı deĝil. Rasim Davaz imzası ile yayınlanan yazıdan da ibaret deĝil. Rasim Davaz´ın TKP´nin uzun dönem sekreterliĝini yapan İsmail Bilen olduĝu söyleniyor. Fark etmez. TKP bir bütün olarak aynı çizgideydi. Bu çizgiye H. Kıvılcımlı´nın muhalefet ettiĝi yönünde bir görüş var. O dahi sorunludur.
TKP´nin Dersim Tertelesi´ne ortak olması, Şıx Sait direnişinin bastırılması vesilesiyle yaşadıĝı sevincin saĝlam temelleri vardır.
Önce TKP´de, Kemalistler de Türk milliyetcisidirler. Osmanlının yerine kurulan devletin, Kürtleri, Zazaları, Rumları, Ermenileri ezmesi, Türklerin kurtuluşu olarak görülüyordu. Bu görüşün kabaca özeti şudur. Türkler kurtuluş savaşı veriyor. Kürtler, Zazalar, Ermeniler, Rumlar, Asur-Süryaniler emperyalistlerle birlikte bu kurtuluşu engellemek istiyorlar. Türklerin devlet kurmaları, yabancı devletlerle siyasi, ekonomik, askeri antlaşmalar, birlikler kurması normaldır. İlericiliktir. Öteki halkların böyle bir sürece girmeleri gericiliktir.
İkinci önemli neden, TKP de, Kemalistler de İttihat-Terakki´den çıkmışlardır. Ortak geçmiş, sonraki birlikteliklerinin hafızasıdır. Öyle ki Mustafa Suphi ve arkadaşlarının öldürülmesi dahi bu ortaklıĝı bozmamıştır.
TKP yasaklı, illegal bir partiydi. Ama yasal alanda faaliyetleri vardı. Partiye yakın gazete ve dergiler vardı. Bunlardan birisi de sonradan CHP´li faşistler tarafından yakılan Tan gazetesiydi. Tan´ın sahiplerinden birisi de Zekeriya Sertel´di. Zekeriya Sertel sol görüşlüdür. Kendisi hakkında yazılanlara bakılırsa TKP´ye yakındır. TKP üyesi olduĝu da yazılıyor. Tan´da yazarlık yapan Sabiha Sertel ise TKP üyesidir. Merkez Komite üyeliĝi de var.
Tan´ın Dersim Tertelesi´nde izlediĝi çizgi ile öteki gazetelerin izlediĝi çizgi arasında bir fark yoktur. Tan, Abdullah Alpdoĝan´ın basın bürosu gibidir. 15 Haziran 1937´de yazılanları aktarmam yeterlidir.
„Mazideki hataları tekrar etmemek için yıllarca araştırmalar yapıldı ve izlenecek yol teferruatlı noktalara kadar karar verildi. Bir sene evvel de tatbikata geçildi fena hatıralarla dolu Dersim ismi atıldı. Anavatanın tabii hayatına yeniden karışacak olan bu kıtaya Tunceli ismi verildi. Islahat hareketinin başına da büyük salahiyetlerle General Alpdoğan getirildi.
Bu kıymetli generalimiz, çok geniş görüşlü ve tedbirli bir asker ve idare adamı olduğunu Tunceli’de işbaşında ispatlamıştır. Tunceli halkına cezalandırılacak bir suçlu değil şifa bekleyen bir hasta gözüyle bakmıştır… Köle sınıfının yüzü gülmüş onlar için insanca bir hayat başlamıştır.“
Ìki gün sonra ise, Abdullah Alpdoĝan´ın yönetimini „saadet devri“ olarak görmüştü.
Tan, Dersimlileri „haydut, çapulcu, eşkiya“ diye isimlendiriyordu. Tan´da çıkan haberlerde Dersimliler „ilkel“, „hırsız“ gösteriliyor, hükümetin „medeni“ siyaseti savunuluyordu.
Tan aynı çizgisini daha sonra da sürdürdü.
10 Kasım 1938 sayısında Zekeriya Setel, Atatürk´ün ölümü üzerine, „Babamızı kaybettik“ diye bir yazı yazmıştı.
Şimdi öyle deĝil. Sol da deĝişti denilebilinir. Kısmen doĝrudur da. Ama , o milliyetci temel, ittihatcı gelenek doĝru dürüst rededilmez, özeleştirisi verilmezse, zamanı geldiĝinde yeniden yeşerir.
Yeşeriyor da.
26.05.2019